İş Cinayetlerinde Tablo Vahim – Berat Kaşkal
İSİG meclisleri Temmuz ayı işçi ölümleri raporunu yayınladı. Rapora göre Temmuz ayında en az 163 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Ekonomik krizin derinleşmesi ile beraber hali hazırda güvenli ve sağlıklı olmayan çalışma şartları giderek kötüleşiyor. 2019’un ilk yedi ayında 1004 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Bu veri işçi ölümlerinde geçmiş yıla göre % 7’lik bir artış yaşandığını gösteriyor.
Rapordan görüleceği üzere Temmuz ayının en fazla ölüm gerçekleşen iş kolu tarım. Tarım iş kolunda Temmuz ayında 55 işçi iş cinayetlerine kurban gitti. Yıllardır büyük bir sorun olan mevsimlik işçilik bu ölümlerin ortaya çıkmasında büyük rol oynuyor. Hiç bir güvencesi olmayan binlerce mevsimlik işçi insan sağlığına zararlı şartlarda, hatta çoğu zaman insan haklarına da aykırı yerlerde barındırılıyor, karın tokluğuna çalıştırılıp kamyon kasalarında oradan oraya taşınıyor. Her alanda olduğu gibi tarımda da denetleme mekanizmaları işlemiyor; özellikle mevsimlik işçiler için hiç bir güvence bulunmuyor. Örneğin Temmuz ayının en çok ölüme yol açan vakaları trafik ve servis kazaları.
Temumuz ayı raporunun dikkat çektiği bir konuda son zamanlarda hedef haline getirilen göçmen işçilerin Türkiye’de ne şartlarda çalıştıkları, ne şartlarda öldükleri! Rapordan yer alan verilere göre 2019 yılının ilk yedi ayında 70 göçmen/mülteci işçi yaşamını yitirdi.
Yıllara göre baktığımızda kayıtlara yansıyan göçmen/mülteci iş cinayetlerinde artış yaşanıyor:
- 2013 yılında 22 göçmen/mülteci işçi,
- 2014 yılında 53 göçmen/mülteci işçi,
- 2015 yılında 67 göçmen/mülteci işçi,
- 2016 yılında 96 göçmen/mülteci işçi,
- 2017 yılında 88 göçmen/mülteci işçi,
- 2018 yılında 110 göçmen/mülteci işçi,
- 2019 yılının ilk yedi ayında 70 göçmen/mülteci işçi yaşamını yitirdi…
Özellikle Suriyeli göçmenlerin oldukça düşük ücretlerle yoğun bir şekilde istihdam edilmeleri ve işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin patronlar tarafından bir yük olarak görülmesi ölümleri artıran en önemli sebep. Özellikle geçtiğimiz aylarda İstanbul ve Kocaeli’de gerçekleşen fabrika yangınlarında göçmen işçilerin ölümü burjuva basına da yansımıştı. Ancak çoğu zaman en ufak bir sosyal hakka sahip bulunmayan ve kaçak çalışan göçmen işçilerin yaşadığı vakalar gündeme dahi gelmiyor. Görüldüğü üzere göçmen işçiler de patronların kar aşkı yüzünden Türkiyeli sınıfdaşlarından farksız bir şekilde ölmeye devam ediyorlar. Hatta ucuza çalıştırılıp insan onurunu ayaklar altına alan şartlarda yaşamaya mahkûm edilmenin de ötesinde en ağır, en riskli işler içinde patronların biçilmiş kaftan olarak gördükleri işçiler haline geliyorlar.
Rapora göre göçmen işçiler özelinde en çok ölüm nedeni patlama/yanma, zehirlenme/boğulma, trafik/servis kazası, ezilme/göçük ve yüksekten düşme… Aynı patronların sömürdüğü farklı kimliklerden işçilerin neden bir birine düşman edilmek istendiğini net bir şekilde anlatıyor tablo. Burjuva medyanın göçmenler Türkiye’de zevk sefa içinde yaşıyorlar yalanlarının yanında dil-renk- ırk gözetmeksizin patronların bütün işçileri aynı vahşi koşullarda nasıl ölüme sürüklediklerini hepimiz görebiliyoruz.
Bir diğer çarpıcı veri ise iş kazalarında ölen işçilerin örgütlülük durumu. Temmuz 2019’da ölen 163 işçiden sadece 1’i sendikalı. İşçi sınıfının örgütsüzlüğü patronların işçi sağlı ve güvenliği önlemlerinden kaçışını kolaylaştırıyor, işçilerin güvenli olmayan ve sağlığa ortamlarda çalışmaya zorlanmasına olanak tanıyor. Sendikalı olan işçilerse örgütlülüğün verdiği özgüvenle bu konuda daha atılgan olabiliyor.
Ekonomik kriz pazarda markette belimizi bükmeye devam ederken, işsizlik oranları cumhuriyet tarihinin en yüksek oranlarına ulaşmışken, iş cinayetlerinin sayısı her ay katlana katlana artarken oturup bekleme vakti değil artık. Hayatımızı hiçe sayan çalışma koşullarına, iş cinayetlerine ve meslek hastalıklarına karşı mücadeleyi büyütmenin tam vakti!