İktidardan Kamu İşçisine Sadakavari Zam Teklifi!

İktidardan Kamu İşçisine Sadakavari Zam Teklifi!

 

Ä°lgili resim

İşçi statüsünde çalışan kamu emekçileri için toplu sözleşme görüşmeleri devam ederken, memurlar için de sıcak bir Ağustos yaklaşıyor. Ağustos ayında kamu emekçilerine 2020-2021 döneminde ne kadar zam verileceği netlik kazanacak.

Emekçi sınıflar ağır bir ekonomik krizle baş etmeye çalışırken elbette herkesin gözü kulağı gelecek zamda olacak. Bugüne kadar iktidar cephesinden memurlara ve kamu işçilerine sadakadan öte bir teklif gelmemişti. Nitekim bu senede önceki dönemleri aratmayacak.

Kamuda çalışan 200,000’e yakın işçi için hükümetin sunduğu zam teklifi bugün belli oldu. Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, “3 bin 500’ün altında ücret alanlara 60 TL, ilk 6 ay yüzde 5, ikinci 6 ay yüzde 4 enflasyon teklif edildi. Biz de sayın Bakan’a teşekkür ettik. Kabul edilir, müzakere edilir bir tarafı yok.” sözleriyle hükümetin teklifini açıkladı. Türk-İş ise toplu sözleşme masasına tüm kamu işçilerine seyyanen brüt 300 lira zam, ilk altı ay yüzde 15, ikinci, üçüncü ve dördüncü altı aylarda enflasyon artı 3 puan refah payı talebiyle oturmuştu.

Yıllık enflasyon oranının TÜİK’in ayak oyunlarıyla belirlenen halinin bile % 15 civarında olduğu bir yerde işçiye % 5 ve altında zam teklifiyle gelmek açık olarak emekçileri daha da fakirleşmeye itmek demektir. İlerleyen dönemde krizin daha da derinleşeceği kesin ve bu zamlar da hem yüksek kur hem de yüksek enflasyon oranlarıyla eriyip gidecektir.

Yoksullaşma Türkiye işçi ve emekçi sınıflarının son yıllarda değişmeyen kaderidir. İktidar zaten zamlarla, ekstra vergilerle emekçilere verdiği ücret artışını bir şekilde gasp etmektedir. Yakın gelecekte BES ve kıdem tazminatı fonu gibi uygulamalarla hem maaşımızdaki kesintileri artıracak hem de işçinin temel ekonomik haklarının gasp edilmesine yol açacak saldırılarla krizi tamamen bizim üzerimize yıkmak için uğraşacaktır.

İşçi sınıfı bu sıcak yaz mevsimini iktidar için daha da ısıtmalıdır. Bizlere sefaleti dayatanlara karşı emeğimizin ve alın terimizin hakkını söke söke almalıyız.

Sendikaların geçmişte yaptıkları ihanetler ortadadır. Onlar sıcak makam koltuklarını kaybetmemek, gelecekte siyasi ikbal peşinde koşmak için işçi sınıfına başta hamasi nutuklar atacak, sonra işler kızıştığında tıpış tıpış sefalet zammına imza atacaklar ve bunu da başarı hikayesi olarak anlatmak isteyeceklerdir. Buna karnımız tok olmalı!

Yapılması gereken net: Toplu sözleşmelerde inisiyatif iktidarın truva atları olan Türk-İş ve Memur-Sen gibi sendikaların eline bırakılmamalıdır. Bugüne kadar yaşadığımız deneyimler bize mücadeleden uzak durduğumuzda hiçbir ekonomik ve demokratik hakkın gasp edilmesini engelleyemediğimizi gösterdi.

İnsanca yaşamaya, geleceğimizi güvence altına almaya yetecek bir ücret için işçi ve emekçiler emekten gelen güçlerini kullanarak biz de buradayız diye haykırabilmelidirler. Onlar adına toplu sözleşme masasına oturan sendikal bürokrasiye olası bir ihanet durumunda iki ellerinin yakalarında olacağı mesajını kararlı bir şekilde vermelidirler. Bunu yapabilirsek başaramayacağımız hiçbir şey yok! Örgütlü ve mücadeleye kararlı bir şekilde atılan emekçilerin önünde hiçbir barikat duramaz. Bu tarihsel gerçeği hatırlatmanın tam sırası!