Her Alanda Çürüme – Emre Güntekin
Geçtiğimiz günlerde Erdoğan “Siyasi olarak iktidar olmak başka bir şeydir. Sosyal ve kültürel iktidar ise başka bir şeydir. Biz 14 yıldır kesintisiz iktidarız. Ama hâlâ sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var” sözleriyle AKP iktidarının zorbalıkla dayatmaya çalıştığı kültürel “değer”lerin oturmadığını itiraf etmişti.
Neydi bu kültürel değerler, açıkça ifade etmediği için bilemiyoruz. Fakat sinemadan müziğe, spordan medyaya kadar her alanda AKP’nin dindar ve kindar bir topluma hizmet edecek unsurları ön plana çıkarmaya çalıştığını; bu uğurda her türlü muhalif, aydın, ilerici sanatçı, sporcu, müzisyen, tiyatrocu vs. değeri değersizleştirmeye, gerekirse baskı altına almaya çalıştığını görüyoruz.
Biraz geriye gidelim. Gezi Direnişi’nin hararetli günlerinde Galatasaray basketbol takımı Banvit’le oynadığı seriyi kazanarak basketbol ligi şampiyonu olmuştu. Maç sonrasında Galatasaraylı Cenk Akyol kendisine uzatılan mikrofonların arasından, Gezi Direnişi’ni iktidar adına çarpıtan ve sansürleyen medya organlarının başında gelen NTV’nin mikrofonunu ayırarak ona konuşmayı reddetmişti. Tepkiler üzerine “Tüm Türkiye’nin üzüntüyle takip ettiği Gezi Parkı olayları sırasında sessiz kalan bir televizyon kanalına kendi özgür irademle konuşmama hakkımı kullandım. Konuşmak kadar, bazen konuşmamak da demokratik bir tepkidir, saygısızlık değildir.” sözleriyle verdiği tepkinin arkasında durmuştu. Sonuç: Cenk Akyol en büyük sponsorunun NTV’nin sahibi olan Doğuş Grubunun olduğu milli takıma çağrılmamıştı. Neden çağrılmadığını ise şöyle anlatmıştı: “… bir hafta önce teknik ekipten Ertuğrul Erdoğan ile yüz yüze, Nihat İziç ile de telefonda konuşmam oldu. Benim kesinlikle kadroda olduğumu, hatta bu sezon oynadığım basketbolun Avrupa Şampiyonası boyunca da sürmesi gerektiğini söylediler. Kadro bir hafta sonra açıklandı, yoktum. Nihat İziç’e telefonla ulaştım, ‘Ne oldu da kadroda yokum?’ diye sordum. Bana sadece ‘devlet’ dedi. Ardından da ‘Senin kadroda olmayacağını öğrenince Tanjevic de rahatladı’ cümlesini kurdu. Ama ben bir sporcu olarak, ‘devlet’ seçeneğine inanmıyorum, inanmak istemiyorum. (…) Nihat İziç’in ‘devlet’ derken neyi kastettiğini izah etmesini bekliyorum.”
O gün Cenk Akyol’a kapıları kapatan “devlet”in kapısının kimlere açık: Milli takım uçağında kendisini eleştiren gazeteciye küfürlü yumruklu saldırıda bulunmaktan çekinmeyen kabadayılara…
Evet AKP iktidarının futboldaki son dönem simgesi Arda Turan’ın gazeteci Bilal Meşe’ye saldırmasından bahsediyoruz. Böyle durumlarda beylerin gerekçeleri hazır: milli manevi değerler, şeref, onur, adamlık vs… Biliyoruzki saldırıya uğrayan Bilal Meşe Arda’nın bahsettiği değerlerine laf etmedi. Geçtiğimiz yıl Euro 2016 beyfendilerin cepleri doldurulmayınca o çokça kıymetli gördükleri milli formayı nasıl sattıklarını herkes hatırlıyor. O dönemin kahramanı Arda’da kendisini eleştirenlerden tek tek hesap soracağını söylemişti.
Çünkü AKP iktidarının adamı olmak bunu gerektiriyor. Eleştirileri kabul etmeyi değil, eleştirilere yumrukla karşılık vermeyi… Arda çok sıradışı bir harekette bulunmuyor. Çünkü büyüklerinden öyle öğrendi. Büyükleri kendilerini eleştiren gazetecileri ya işinden eder, ya mafyatik elemanlarına dövdürür ya da hapse atar. “Yeni” Türkiye milli takımının futbolcusu da bundan farklı davranacak değil ya… Daha birkaç hafta önce Emre abisiyle gazeteci döven Başakşehirlilerin cezasız kaldığını görmedik mi?
En başa dönecek olursak, Erdoğan’ın kültürel iktidarlarında sorunlar gördüğünü söylediğini belirtmiştik. Kültürel iktidar baskıyla değil; toplumu rol model olabilecek örneklerle etkileyerek sevdirerek kurulur. Sanatta, futbolda her alanda böyle. Şimdi sokakta top oynayan küçük bir çocuğa siz rol model olarak gazeteciye ana avrat küfrederek saldırmış futbolcuyu örnek göstererek mi kültürel normlarınızı dikte edeceksiniz? Elbette böyle kabadayılığa, Kurtlar Vadisi karakterlerine özenen tiplemelerle kültürel bir iktidar değil, ancak ve ancak küçük bir kitlenin şiddetine dayanan zorbalığın iktidarı kurulabilir. Böyle bir iktidar belki bir süre güce ve şiddete dayanarak ayakta kalabilir; fakat bu ülkede Metin Oktayları, Çizgi Metinleri, Baba Hakkıları, Lefterleri izleyerek dinleyerek büyümüş bir emekçi çoğunluk tarafından nefretle yad edilecektir.