Hak Verilmez Alınır: İşçi Sınıfının Sesi Yükseliyor – İsmail Güleşci
Hergün çeşitli iş kollarından işçilerin ve kamu emekçilerinin insanca bir yaşam için yeni eylemleri gerçekleşiyor. Aile hekimleri tasarruf tedbirlerine hizmet eden ücret kesintilerinin yönetmelik eliyle meşrulaştırılmasına karşı ülke çapında iş bırakma eylemleri düzenledi. 13 Ocak’ta KESK öncülüğünde öğretmen, doktor, taşımacılık işçileri ve KESK’e bağlı farklı iş kollarından emekçiler, memurlara yapılan %11.54’lük sefalet zammına, vergide adaletsizliğe ve diğer sorunlarına karşı 81 ilde 1 günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdiler. Öte yandan Lezita, Polonez, Fernas, MKB Rondo gibi daha nice işyerinde ve fabrikalarda sendikal haklarını kazanmak için işçilerin mücadelesi sürüyor ya da kazanımlar elde edildi.
İşçi sınıfı mücadele ederken patronlar ve sermayeyi kollayan hükümet boş durmuyor olsa da bu süreçte önemli kazanımlar elde edildi. Polonez fabrikasında sendikalaştıkları için işten atılan 150 işçi 176 gün boyunca dayanışma içinde polisin 2 işçinin kemiklerinin kırılmasına varan saldırılarına, yürüyüşlerini sermayeyi kollayan kolluk kuvvetlerinin engellemesine rağmen 176 gün sonunda haklarını kazandılar. Bundan öncesinde Ankara’ya yürüyen Fernas madencileri kaderleri Soma olmasın diye seslerini yükseltip kazanım sağlamıştı.. Schneider işçileri ise 25 günün sonunda grevleri Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile yasaklanmasına rağmen kazandılar.
Bu mücadelelerde Türkiye’deki kimlikler ve yaşam tarzları üzerinden yapılan kutuplaştırmanın panzehirini gördük. İşçiler dini, dili, mezhebi, etnik kökeni ne olursa olsun haklı talepleri için patronların her türlü baskısına, polis copuna, aylarca işsiz kalmaya karşı birlikte göğüs gerdiler. Aynı işyerinde aynı çalışma koşullarına aynı sefalet ücretlerine maruz kalan, aynı dertlerle başını yastığa koyan, çocukları okulda beraber aç kalan insanlar ekmek ve insanca bir yaşam kavgasında birleştiler. Sistemin mevsimsel krizleri bitmediği gibi grev yağmurları da durulacak gibi durmuyor.
Asgari ücrete, emekliye ve memura yapılan zamlarla birlikte sınıfsal taleplerle yerel ve kendiliğinden eylemliliklerin arttığı bir gerçek. Fakat önemli olan işçi sınıfının gündemini ülke gündemi haline getirebilmek. Bunun için de örgütlü ve öncü işçilerin mücadeleyi büyütmesi ve var olan direnişler arasında bağ kurulması şart. Aynı zamanda sendikalar da üzerine düşen görevi yapmalı günübirlik eylemler ile tabandan oluşan ve her geçen gün artan basıncı dağıtmak yerine arttıracak bir mücadele programı ortaya konmalıdır. Bahsettiğimiz örneklerde de görüldüğü gibi emekçilere yönelik saldırıların yoğunlaştığı, sendikaların engellendiği böyle bir dönemde dahi pek çok işçi direnişinde önemli kazanımlar sağlanması bir kez daha “hak verilmez alınır” cümlesinin doğruluğunu kanıtlıyor. Mücadele ve kazanımların artması için emekçilerin ve gençlerin örgütlenmesi yeni araçların geliştirilmesi var olanların canlandırılması şart. Mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz.