General Motors İşçilerinin Grevi Üzerine
ABD’nin en büyük otomotiv üreticisi General Motors (GM)’da 15 Eylül’de başlayan grev halen sürüyor. Birleşik Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) ile şirket arasında ücretler, sağlık hakkı ve kar paylaşımı konularında yaşanan anlaşmazlık yaklaşık 49 bin işçinin katıldığı grevi tetiklerken, taraflar arasında henüz bir anlaşma sağlanabilmiş değil.
Ayrıca şirketin Kasım 2018’de açıkladığı Ohio ve Michigan başta olmak üzere ABD’deki dört fabrikasını tasarruf için kapatma planı da işçilerin uzunca bir süredir tepki gösterdiği konular arasındaydı. GM ise görüşmelerde sendikaya Ohio’da kapatılacak fabrikanın yerine elektrikli araç bataryası üretecek bir fabrika açılacağı ve böylece yeni istihdam olanakları yaratılacağı vaadinde bulunmuştu. Ayrıca şirket, sendikaya 8 fabrika için 7 milyar dolarlık yeni yatırım yapılacağı ve 5,400 kişilik bir istihdam oluşturulacağını belirtmişti.
Fakat Amerikan otomotiv sektöründe satışlarda yaşanan düşüşle birlikte, başta GM olmak üzere büyük otomotiv tekellerinde yatırım azalması ve işten çıkarmalar genel eğilimlerden birisi olarak göze çarpıyor ve bu tablonun değişeceğine dair bir izlenim görünmüyor. Bu konu 2020 başkanlık seçimlerinin de gündem maddelerinden biri. Trump da işten çıkarmalarla ilgili olarak GM’yi eleştirmiş ve özellikle 2016’da yapılan seçimlerde kendisine önemli bir destek çıkan Michigan ve Ohio’daki fabrikaların yeniden açılması talebinde bulunmuştu. 2016’dan bu yana özellikle işsizlikteki yükseliş Trump’ın 2020’de tekrar seçilme hayallerinin önündeki önemli engellerden biri.
Bu durum ABD’li otomotiv şirketlerini kara kara düşündürüyor. Çünkü GM işçilerinin mücadelelerinin müzakere sürecine girecek olan Ford ve Chrysler şirketlerinde çalışan işçilere de örnek olmasından çekiniliyor. Zira GM işçilerinin temel sloganlarından birisi de bu yönde: “If we win, everyone wins!” (Biz kazanırsak, herkes kazanır!). İşçi sınıfı bir yandan 2008 krizinde Amerikan emekçilerinin cebinden çıkan vergilerle toplanan 50 milyar doların GM’yi krizden çıkarmak için Obama yönetimi tarafından şirkete nasıl hediye edildiğinin, kendilerine insancıl şartlar sunmaktan kaçınan şirketin son üç senede nasıl 35 milyar dolar kar elde ettiğinin ve şirket CIO’su Mary Barra’nın 2018 yılında nasıl 22 milyon dolar ücret kazandığının farkındalar.
İşçilerin ve sendikanın temel taleplerinden birisi ücret adaletsizliğinin giderilmesi. Öncelikle yeni başlayan bir işçinin başlangıç ücreti olan saatlik 20 $’dan tavan ücret olan 30 $’a geçiş süresinin 8 yıldan 3-4 yıla düşürülmesini talep ediyorlar.
Otomotiv endüstrisi gibi kapitalizmin can damarı olan sektörlerden birinde gerçekleşen bu grevin güvencesiz ve kötü şartlarda çalışan diğer sektörlerdeki işçi kitleleri de etkileyecektir. Zira ABD’li egemenler şimdiden greve karşı baskıyı artırmış durumdalar. Öte yandan JP Morgan analistlerine göre grevin sürmesi halinde GM şirketine günlük maliyetinin 75 milyon doları bulacağı belirtiliyor. Daha şimdiden şirketin Kanada’da bulunan ve motor, eski model kamyon ve bazı otomobil modellerini üreten iki fabrikasında üretim durduruldu. Grevin sürmesi halinde Kanada’da bulunan diğer fabrikaların ve Meksika’daki fabrikaların parça yetersizliğinden ötürü durması bekleniyor. Bu durum GM’ye yedek parça sağlayan üreticileri de zor durumda bırakıyor.
Dünyanın önde gelen medya organlarından Financial Times ise GM’de yükselen grevin ardından 22 Eylül’de yayınladığı “Organised Labour has returned” (Örgütlü Emek Geri Döndü) başlıklı makalede özellikle genç kuşak işçiler arasında yükselen örgütlülüğe vurgu yapıyor. ABD’de 2008 krizin ardından yaygınlaşan işsizliğe ve eşitsizliğe karşı başlayan Occupy Wall Street ve 7 yıl önce özellikle fast-food zincirleri için başlayan saatlik 15 $ ücret mücadelesinin yarattığı mücadele bilinci ve kapitalist sistemde gelecek göremeyen yeni kuşak beyaz yakalı, freelance veya güvencesiz işlerde düşük ücretlerle çalışan emekçilerin örgütlenme arayışları sınıf mücadelesine önemli bir besin kaynağı sunuyor. Şimdi ise Amerikan kapitalizminin can damarlarından otomotiv sektörünün en önemli aktörlerinden GM’de işçilerin kararlı bir mücadeleye girişmesi kapitalizme karşı verilen mücadeleler için önemli bir itici güç haline gelecektir.
Üstelik bu mücadele kaçınılmaz bir şekilde bulaşıcı olacaktır ve olmalıdır. Zira neoliberal politikalar sadece GM’de çalışan veya sadece ABD’de yaşayan emekçileri etkilemiyor. Tüm dünyada emekçi sınıflar farklı tonlarda da olsa emek düşmanı politikaların hedefi haline geliyor. Sarı Yelekliler’den GM işçilerinin mücadelesine… Gelecek yıllarda neoliberal ekonomi politikalarına ve emek düşmanı saldırılara karşı işçi sınıfı cephesinden farklı tepkilerle karşılaşmamız oldukça olasıdır.
Bizim için önemli olansa küresel sınıf mücadelesinde emekçilerin örgütlü bir güç olarak yer alabilmesidir. Tüm dünyada bu mücadelelere sosyalist bir alternatif önerebilecek, bu uğurda işçi sınıfına önderlik edebilecek devrimci bir öncüyü yaratma görevi bizleri beklemektedir.