EYTliler İçin Mücadeleden Başka Seçenek Yok!
Geçtiğimiz günlerde bir toplu açılış törenine katılan Erdoğan’ın hedefinde bu kez EYTliler vardı. Erdoğan “Tutturmuş bir EYT, erken emeklilik. İskandinav ülkelerinin hepsi bu sistemle battı. Bizim ülkenin başına da bu erken emekliliği dolayanlar bunun bedelini ödediler.” sözleriyle EYTlilerin taleplerine kapıyı kapattı.
“Niçin erken emeklilik? Bırakalım ne zaman emekli olması gerekiyorsa o zaman emekli olsun ve parasını alsın” diye sözlerini sürdüren Erdoğan, “Erken emekli olduğu zaman ideal ücreti alamayacak hem de ikinci bir iş aramak suretiyle ikinci iş ile işsizliğe öncü olacak. SGK sistemimizin çökmesini istemelerinin tek sebebi kaos ortamından kendilerine siyasi rant devşirme hesabıdır. Biz bunu yapmayacağız.” sözleriyle EYTlileri de nihayet ülkede kaos ve kargaşa çıkarmak isteyen toplumsal gruplar olarak kategorize etmeyi başardı.
Oysaki ortada on yıllardır süregelen açık bir hak gaspı var. EYTlilerin mağduriyetine yol açan, 8 Eylül 1999’da çıkarılan 4447 sayılı yasa emekli olmak için aranan sigortalılık süresi (erkek için 25, kadın için 20 yıl) ve prim ödeme (5000 gün) şartlarının yanına bir de yaş şartı (kadın için 58, erkek için 60 yaş) getirmişti. EYTlilerin en temel talebi bu yasanın geçmişe dönük uygulanmasına son verilmesi. Ancak bugüne kadar iktidar kanadından bu sorunun giderileceğine dair en ufak bir ışık belirmedi.
Belirir mi?
Buna olumlu yanıt vermek de zor. Zira emeklilik mevzusu öteden beri neoliberal ekonomik programın Türkiye’deki yürütücülerinin de en önemli saldırı alanlarından birisi ve bu saldırılar Türkiye’de yaşayan emeklileri dünyanın en kötü üçüncü emeklilik şartlarına mahkûm etti.
Euronews’in haberine göre Avustralya’da Melbourne Mercer’in her sene hazırladığı Küresel Emeklilik Endeksi’ne bu sene Türkiye de eklendi. Araştırmada 37 ülkenin emeklilik sistemi; yeterlilik, sürdürülebilirlik, dürüstlük ve doğruluk gibi kriterler bakımından mercek altına alındı. Ayrıntılı incelemelerden sonra her ülkenin endeks puanı ortaya çıkarılarak 37 ülkenin sıralaması yapıldı. Zirvede 81 puanla Hollanda yer alırken Danimarka (80,3) az farkla ikinci sırada kendine yer buldu. Bu ülkeleri Avustralya (75,3), Finlandiya (73,6) ve İsveç (72,3) takip etti.
Listenin sonunda ise 39,4 puan ile Tayland yer aldı. Sondan ikinci sırada 39,5 puan ile Arjantin bulunurken Türkiye ise 42,2 puan ile sondan üçüncü oldu.
Emeklilik meselesi sadece Türkiyeli kapitalistlerin değil, tüm dünyada sermayenin hedef tahtasında. Emekliler, yaşlılar, engelliler gibi kapitalist üretim sürecine aktif katılamayan, daha doğrusu sermaye tarafından emek sömürüsüne dâhil edilemeyen, kitleler birer maliyet unsuru olarak görülüyor. Emekli maaşları, emeklilik tazminatları, sağlık harcamaları… Mezarda emekliliğin kelime anlamı bu açıdan bakıldığında daha somut bir anlam kazanmaktadır.
Egemenler günümüzde özellikle yaşam standartlarına bağlı olarak yükselen yaş ortalamalarını bahane ederek mümkünse emeklilik yaşını daha da öteleme eğilimindeler. Örneğin 2017 yılında Dünya Ekonomik forumu hazırladığı raporda insanların daha uzun yaşamaya başlamasının küresel ısınmanınkine benzer sonuçlar doğurabileceğini ve bu nedenle emeklilik yaşının 70’e çıkarılması gerektiğini dile getirmişti. Raporu hazırlayanlar bunun meşruiyetini ise emeklilerin gelecek kuşaklara ağır bir yük getireceği söylemi üzerinden kurmaya çalışıyor.
Uluslararası kapitalizmin fikri ne ise, Erdoğan’ın zikri de o. Hemen her şeyin sermayenin karlılığı üzerine kurulu olduğu düzende elbette o da emeklileri bir yük olarak görecek, hatta iş arayanlara işsizlik oranlarını yükselttikleri gerekçesiyle çemkirecek. İskandinav ülkelerinin batışı masalına ise cevap vermeye lüzum bile yok. Erdoğan’da sosyal çelişkilerin artık taşınamaz hale geldiğini görüyor. Aynı zamanda toplumu kimlikler, yaşam tarzları, bu tarz sosyal problemler üzerinden kutuplaştırmadan gemiyi yürütemeyeceğini de…