Erkan İbiş Yönetimi ve Yargı Ankara Üniversitesi’nde Faşistleri Kollamaya Devam Ediyor!
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde 2 devrimci öğrenciye pala ve satırlarla saldıran 4 faşistin 3’ünün yargılandığı davada ödül gibi cezalar verildi. Mahkeme sanık İsa Kök’e ‘haksız tahrik’ ve ‘iyi hal’ indirimi uygulayarak iki öğrenciye yönelik yaralama suçundan 2 yıl 10 ay 48 gün hapis cezası verdi. Diğer sanıkları ise iki kez 1 yıl 11 ay 22’şer gün hapis cezasına çarptıran mahkeme, üç sanığın da cezalarını erteledi. Ayrıca hukuk fakültesinden sonra staja başlayan İsa Kök stajı bitirdiğinde avukat olabilecek.
Saldırı Nasıl Gerçekleşmişti?
4 kişi; bellerinde silah, pala ve satırla üniversiteye giriyor; kantindeki 2 öğrenciye saldırıyor. Şüphelileri savcı değil avukatlar bulup dava açtırıyor
Mahkeme, dava sonunda 3 saldırgana ödül gibi ceza veriyor
(Palalılardan biri yakında avukat olacak)https://t.co/rhMvCk1UaX pic.twitter.com/peejijHXUO
— Alican Uludağ (@alicanuludag) January 13, 2020
19 mayıs 2016’da Gazi Üniversitesi öğrencisi Mehmet Ali Gelebek ile Ankara Üniversitesi öğrencileri İsa Kök ve Emrehan Bayramusta’nın bulunduğu 4 kişi, bellerinde silah, satır ve palalarla Ankara Üniversitesi Cebeci Yerleşkesi’ne girdi. Aralarında okul öğrencisi olmayanlarda bulunduğu halde hiçbir güvenlik aramasından geçirilmeyen 4 faşist saldırgan, Hukuk Fakültesinin kantininde Hakan Cin ve Ali Can Süt’e saldırdı. Kameralara yansıyan görüntülere göre Mehmet Ali Gelebek belindeki silahı çekerek öğrencilere doğrulttu. Emrehan Bayramusta’nın da belinde silah olduğu görüldü. Araya kantin çalışanlarının girmesiyle faşistler okuldan kaçtı. Hastaneye kaldırılan Hakan Cin’in başına 20 dikiş, Ali Can Süt’ün sırt ve başına 15 dikiş atıldı.
Ankara 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında, öğrencilerin avukatları Nilay Nayman ve Hülya Yıldırım, şüpheliler hakkındaki davanın ‘adam öldürmeye teşebbüs’, ‘eğitim ve öğrenimin engellenmesi’, ‘nefret ve ayrımcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’ suçlarından açılmasını istedi. Mahkeme tüm talepleri reddetti. Ankara Savcılığı, olayı ‘iki taraf arasında okul içerisinde kavga’ şeklinde değerlendirdi. Savcılık, şüpheliler hakkında iki ayrı iddianamede sadece ‘yaralama’ suçundan dava açtı.
Bu bahsi geçen isimlerin vukuatları oldukça fazla. Muhalif öğrencilerin binbir türlü baskıyla karşılaştığı üniversitelerde bu faşist çeteler ellerini kollarını sallayarak terör estirmekteler. Son örnekte de Ankara Üniversitesi’nde Siyasal Bilgilere silah doğrultan bir faşistin aynı fakülteye asistan olarak atandığı ortaya çıkmıştı. Kısacası İbiş yönetimi okulu yeni bir Gazi’ye çevirmekte kararlı.
Fakülteye silah doğrultan kişi asistan olarak atandı | 2017 yılının başında, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiyken sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğrafta Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne silah doğrultan M. A. V’nin Siyasal Bilgiler Fakültesine asistan yapıldı. pic.twitter.com/DI1yRHc7Iq
— Hergele Postası (@HergelePostasi) January 10, 2020
Satır dışarı bilim içeri | Ankara Üniversitesi'nde okul yönetimi, polis, yargı tarafından desteklenen 'Ülkü Ocakları'adlı faşist çeteler Cenk Yiğiter'i bugün tehdit etmişti. Faşist çetelerin geçmiş yıllara ait sicillerini fotoğraflarla açıklıyoruz! pic.twitter.com/TXBbFywD4q
— Hergele Postası (@HergelePostasi) January 14, 2020
Üniversiteler, toplumsal muhalefetin her dönemde sesini yükselttiği alanlardır ve her dönemin egemenleri yükselen bu sesten rahatsızlık duymuştur. Bu sesin kısılması için en önemli araçlardan biri ise faşist saldırılardır. Devlet desteğini arkalarında hisseden faşist çeteler, yalnızca devrimci öğrencilere değil kendinden olmayan herkese saldırmaktadır. Güçlendikleri alanlarda neler yaptıklarına dair en somut örnek Gazi Üniversitesi’dir. Okul yönetiminin sırtlarını sıvazlamasıyla yeni saldırılar için güç almaktadırlar.
Başta da söylediğimiz gibi bu teşvikler boşuna değildir. İktidarların üniversitelerin sesini kısmaya yönelik politikalarının bir sonucudur. Türkiye tarihinde Maraş, Beyazıt, Bahçelievler gibi onlarca kanlı katliama imza atmış olanlardan hesap sormak için elbette mahkemelere, okul yönetimlerine bel bağlayacak değiliz. Bunun yalnızca gençliğin ortak mücadelesi ile başarılı olabileceğini biliyoruz.