Tekstil Güç-Sen Başkanı Erkan Bayrak ile Röportaj
Merhaba Erkan başkan. Öncelikle sizi tanıyalım, siz ve sendikanız neler yapıyorsunuz?
Öncelikle tüm işçi sınıfını selamlıyorum. İsmim Erkan Bayrak. Doğma büyüme İstanbul Sultangazi’de ikamet edip aynı zamanda aynı bölgede çalışan işçi bir ailenin beş çocuğundan biri olan, 1988’den bu yana tekstil fabrikalarında, atölyelerinde çalışan bir tekstil işçisiyim.
Aynı zamanda tekstil işkolunda faaliyet yürüten Tekstil İşçileri Güç Birliği Sendikası | TEKSTİL-GÜÇ-SEN Genel Başkanlığı görevini yürütmekteyim.
Sultangazi gibi sınıf mücadelesiyle hiç tanışmamış olan, daha önce hiçbir sendikanın uğramadığı bir bölgede, kaderine terk edilmiş kitleleri mücadeleye kazanmak hedefiyle sendikal mücadelemizi başlattık. 2 yıllık zorlu bir mücadelenin ardından ilk büyük basamakları geride bıraktık ve 2022 içerisinde sendikamızı kurduk.
TEKSTİL GÜÇ-SEN kurulduğundan bu yana nasıl bir gelişim gösterdi?
3 yıl önce henüz kurumsallaşmamış bir işçi birliği olarak bölgedeki ilk çalışmalarımıza başladığımızda, işaretlenme ve işsiz kalma korkusuyla iş çıkışlarında dağıttığımız sendika bildirilerimizi dahi almaya çekinen çalışanların geldiğimiz noktada hızla sendikamıza hiç çekinmeden üye olmaya başlamaları çarpıcı bir gelişme sanırım.
Daha önce uğradıkları haksızlıkları yutup kabuklarına çekilen işçilerin şimdi artık sahipsiz olmadıklarını fark ederek hak gaspına uğradıklarında örgütlü gücümüze katılmaya yöneldiklerine sık sık şahit oluyoruz.
Tabii sendikal örgütlenmemiz de adım adım yayıldı, yayılıyor. Sultangazi’den Arnavutköy’e, İkitelli’ye, Çağlayan’a, sonra Urfa’ya, Antep’e, Batman’a…
Yakın zamanda birkaç eylem gerçekleştirdiniz. Zİ-EM Tekstil ile başlayalım. Neler yaşandı Zİ-EM’de, neden eylem yaptınız?
En son bir hafta önce eylemini gerçekleştirdiğimiz benim de o dönemde işçisi olduğum Zİ-EM tekstilde altı yıl önce yaşadığımız bir SGK dolandırıcılığını açayım önce. Zİ-EM öncülü olan firma kayıtları ile çalışırken altı yıl önce ansızın SGK primlerimiz daha önce hiç tanımadığımız bir esrarengiz şahıs tarafından ödeniyor görünmeye başladı. Bu durum dokuz ay kadar sürdü, ta ki mali polis fabrikaya baskın düzenleyinceye kadar.
Mali polis bir takım tutanaklar tutup fabrikayı terk edince apar topar SGK primlerimizin tekrar asıl patronun çocuğu üzerine döndüğünü gördük. Bu arada hem SGK’yi hem işçileri dolandıran Zİ-EM patronlarının esrarengiz yol arkadaşı sahte sigortaların yapıldığı şahsı aradan geçen 6 yılda ne gördük ne de tanıdık.
Yapılan mali incelemeler sonucunda Zİ-EM patronları sahte sigortacılarıyla birlikte duvara toslamışlardı. Fakat düşünün, her şeyin apaçık ortada olduğu bir durumda bile sahte sigortaların tespiti tam 6 yıl sürdü! Bu arada SGK, soruşturmada tespit edilmiş olmasına rağmen gerçek patronların sigortalarımızı tamamlaması için hiçbir girişimde bulunmadı.
Sultangazi SGK müdürlüğünün verdiğimiz ifadelerin örneğini vermemekte ısrarlı davranmasından sonucunun belli olduğu bir inceleme sürecine girdiğimiz en başından belliydi aslında. SGK, İŞKUR ve patronların oluşturduğu şeytan üçgenine yakalanmıştık.
Bu gelişmelerin ardından kimi emekli olmuş kimi başka yerde çalışmaya başlamış kimi de hali hazırda fabrikada çalışan mağdur arkadaşlarımızla birlikte fabrika önünde basın açıklamamızı gerçekleştirdik ve fabrika yönetimine verdiğimiz sürenin sonunda tüm yasal yollara ve fiili mücadelelere başvuracağımızı ilan ettik.
Sigorta sorunları tekstil sektöründe hâlâ yaygın mı, nasıl durumlar?
Hiç abartısız sendikal örgütlenmenin olmadığı tüm iş kollarında üretim yapan fabrikaların tamamında “çift bordro” uygulaması yapılıyor. Yani ücretin asgari ücret kısmını bankaya yatırıp diğer kısmını elden veriyorlar. Kısacası patronlar daha hızlı servet sahibi olmak için hem devlete ödemeleri gereken vergilere hem de işçilerin primlerine, sosyal haklarına ve hatta gelecekteki emekli maaşlarına çöküyorlar.
Tabi bir yandan sigortasız çalıştırma, sigorta hileleri ile primlerin çöp edilmesi gibi envaiçeşit olayla da hâlâ karşılaşmak mümkün. Birkaç on yıl öncesinde neredeyse çoğunluğun sigortasız çalıştığı dönemler geride kalmışsa da neredeyse herkesin “çift bordro” ile çalıştığı bir dönemde olduğumuzu da rahatlıkla söyleyebilirim.
Gelelim FPS Hadımköy eyleminize. Neler yaşandı, neden eyleme geçtiniz?
Bundan yaklaşık altı ay kadar önce uluslararası düzeyde üretim yapan eski ismi GREİF şimdiki ismi ise FPS olan bir fabrikanın işçileri ile iletişim sağladık. Söz konusu fabrikada sermayenin kontrolü altına geçmiş, işçileri satan, güya DİSK üyesi ama gerçekte sapsarı bir sendikanın üyesi olduklarını söylediler. Düşünün, FPS işçileri sendikalı olmalarına rağmen piyasanın altında maaş alıyorlardı. FPS işçileri bize TEKSTİL GÜÇ-SEN’e geçerek patronun aygıtına dönüşmüş eski sarı sendikadan kurtulmak istediklerini ifade ettiler.
Yaptığımız incelemelerde her şey ortadaydı aslında, DİSK Tekstil sendikası işverenle iş birliği içerisindeydi. Biz de gerekli adımları atmaya başladık.
Bu süreçte, DİSK Tekstil’den istifa eden, dayanışma aidatı dilekçesi veren ve bir yandan da sendikamıza üye olan bir kısım öncü işçi üzerinde, DİSK Tekstil’in Şirinevler’deki genel merkezinden koordine edilen, FPS fabrika yönetimi tarafından uygulanan bir baskı süreci başladı. Haftalar süren Ali Cengiz oyunlarından sonra geçen hafta 4 üyemiz, DİSK Tekstil sendikası tarafından işten atıldı. Evet, yanlış duymadınız, sendika tarafından işten atıldılar!
Biz de işten atılan üyelerimizle beraber fabrika önünde eylemimizi gerçekleştirdik ve bir yandan da tüm yasal yollara başvurularımızı yaptık. DİSK Tekstil sendikasının ve FPS yönetiminin yaptıkları bu hukuksuzlukların hesabını soracağız dedik.
Teşekkür ediyoruz Erkan başkan. Son olarak tekstil işçilerine bir çağrınız olursa buradan sesinizi duyurmak isteriz.
Tabi ki işçi sınıfının üzerine düşen sorumlulukları vardır, sendika seçerken sermayenin ve devletin zapturapt altına aldığı sarı sendikacılık yapan sendikalardan uzak durup sınıf sendikacılığı yapan mücadeleci bir sendikaya, tekstil iş kolunda TEKSTİL GÜÇ-SEN’e üye olmaları gerekmektedir. Tüm işçi kardeşlerimizi bu mücadelede yoldaş olmaya davet ediyorum.