Emperyalizmin Elinde İnsanlık 5 Paralık
Türkiye ile AB arasında sürdürülen pazarlıkların sonucunda, Avrupa’ya olan göçmen akışının engellemesi karşılığında Türkiye’ye 3 milyar Euro ödeneceği ve Türkiye’den gelenlere vize muafiyeti sağlanacağı yönünde bir anlaşmaya varılmıştı. Yunanistan’da yayın yapan bir haber sitesi, pazarlıklar esnasında Antalya’daki G-20 zirvesinde bir araya gelen AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile Erdoğan arasındaki görüşmenin tutanaklarını yayınladı.
Marksist Bakış dergisinde “Göçmenlere Çalışma İzni: Lütuf mu? Göz Boyama mı?” başlığıyla duyurduğumuz anlaşmaya ilişkin şunları söylemiştik: “Ne pazarlık ama! Para ve vize muafiyeti karşılığında Akdeniz’e dikenli teller örmek! Yapılan anlaşmanın Türkiye Hükümeti için anlamı tüm bunların gerçekleştirilebilmesi için verilecek olan siyasi ve maddi destek. AB ise söz konusu anlaşma, üye ülkelere yaşanan göçmen akışını durdurabilmeyi hedefliyor. İki taraf için de kirli çıkarlar söz konusu. Hükümet duyurduğu gelişmelerin ne kadarını gerçekleştirebilir bilinmez. Ancak her durumda göçmenlerin kaderi üzerine devreye sokulacak herhangi bir hamle, Avrupa ve Türkiye egemenleri açısından kendi develerini gütmekten başka bir amaç barındırmıyor.”
Nitekim Erdoğan ile AB temsilcileri arasındaki görüşmenin yayınlanan tutanakları, iki tarafın çıkarlarının da ne kadar kirli olduğunu kanıtlıyor!
Erdoğan görüşme esnasında AB’nin Türkiye’ye vereceği 3 milyar Euro’yu beğenmiyor, 1 Kasım seçimleri sonrasına ertelenerek açıklanan AB Türkiye İlerleme Raporu’na çatıyor, kendisinin Brüksel’de “prens gibi ağırlandığına” yönelik hatırlatmaya ise adeta “ya ne olacaktı” diyerek cevap veriyor.
Öte yandan AB temsilcileri için ise pazarlıkların tek amacı Avrupa’ya göçmen akışını durdurmak. Yapılan konuşmalardan, AB’nin bu akışı durdurmak için Türkiye’ye muhtaç olduğu ve bu yüzden Erdoğan’ı kendi istedikleri şartlara ikna etmeye çalıştıkları görülüyor.
Tusk, Juncker ve Erdoğan arasındaki görüşmelerin Yunan basınına yansıyan tutanakları şöyle: (Tutanakların Türkçeleri Cumhuriyet Gazetesi’nden alınmıştır)
Tusk: İki yılda 3 milyar avro ödenmesi için anlaştık ama Davutoğlu’nun yılda 3 milyar istediğini öğrendim
Erdoğan: İki yıl için 3 milyar Avro verecekseniz, konuşmaya gerek yok. AB’nin parasına muhtaç değiliz. Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarını açıp mültecileri otobüslere doldururuz. Yunanistan’a kriz sırasında 400 milyar Avro verildi. Bu paranın bir kısmıyla Suriye’de güvenli bölge kurup mülteci sorununu tamamen çözebilirdik.
Juncker: Türkiye dört yılda 8 milyar Avro harcadı…
Erdoğan: Biz o parayı kamplara harcadık. Kızlarım mülteci kampına gitti, ağlayarak döndü. (BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri) Gutteres daha iyi kamp görmediğini söyledi.
Tusk: Kamplar iyi ama Yunanistan’a Avro Bölgesi’ni kurtarmak için kredi verildi, böyle karşılaştırmalar yapmamalısınız.
Erdoğan: Bu da Schengen’le ilgili, o da bir Avrupa projesi.
Tusk: AB zor durumda, Paris saldırısından sonra Schengen Anlaşması iptal edilebilir. Bu yüzden sizinle anlaşmak istiyoruz.
Erdoğan: Anlaşma olmazsa mültecileri nasıl durduracaksınız, öldürecek misiniz?
Tusk: AB kendini daha az çekici yapabilir ama istediğimiz çözüm bu değil.
Erdoğan: AB, Türkiye kıyılarında boğulan bir çocuktan fazlasıyla karşılaşır. 10 ila 15 bini bulur. Nasıl başa çıkacaksınız? Paris’teki saldırılar yoksulluk ve dışlanmışlıkla ilgili. Bunlar cahil insanlar, Avrupa’da terörist olmayı sürdürecekler.
***
Juncker: Schengen dağılırsa Türkiye AB’ye vize muafiyetinden faydalanamaz. 5 Ekim anlaşmasına uyulmazsa başka çözümler aramak zorunda kalırız. İlerleme raporunu Türkiye’deki seçimlerin sonrasına ertelediğimizi hatırlatırım. Bu yüzden eleştirildik.
Erdoğan: Erteleme AKP’nin seçimleri kazanmasına yardım etmedi. Zaten rapor da bir hakaretti. Bu raporu kim hazırladı? Nasıl böyle şeyler yazarsınız? Bu gerçek Türkiye değil, gerçeği öğrenmek için bana hiç gelmediniz.
Juncker: Siz istediniz diye raporu erteledik. Avrupa’yla uzlaşmak istediğinizi sanmıştım, şimdi kendimi kandırılmış hissediyorum.
Erdoğan: Bize verdiğiniz tek bir sözü tuttunuz mu?
Juncker: Kaynaklar toplanıyor, müzakereleri ve vize muafiyetini hızlandırmaya çalışıyoruz.
Erdoğan: AB Türkiye için hiçbir şey yapmadı. Para Türkiye değil mülteciler için. Üstelik üyelik öncesi fonlarımızdan kullanıyorsunuz. Tek bir fasıl da açılmadı. Dalga geçiyorsunuz.
Juncker: Türkiye bu 53 yıl boyunca bir demokrasi değildi.
Erdoğan: Almanya ve Britanya da değildi, büyük bir savaşa da yol açtılar. Yunanistan, Portekiz, İspanya da değildi.
***
Juncker: Çok yoğun çalışıyoruz, Brüksel’de sizi prensler gibi ağırladık.
Erdoğan: Prens gibi mi? Tabii ki, ben bir üçüncü dünya ülkesini temsil etmiyorum…
Juncker: AB hiç 28 artı 1 zirvesi yapmadı ama Türkiye için hazırız.
Erdoğan: Ben de öyle yapardım ama bunu yüzüme vurmayın. Juncker’ın böyle konuşması saygısızlık. AB Türkiye’yi istemiyor diye düşünüyorum. Öyleyse açıkça söyleyin, rahatlayalım.
Tusk: 29 Kasım’a dek anlaşmalıyız, böyle tartışmayı sürdüremeyiz. Üye ülkeleri mülteciler için para vermeye ikna etmek kolay değil.
Feridun Sinirlioğlu: Ama 3 milyar Avro hakaret.