Ekonomik Kriz, Yolsuzluk, Protesto Dalgası: Sri Lanka Krizinin Tanıdık Hikayesi – Emre Güntekin

Ekonomik Kriz, Yolsuzluk, Protesto Dalgası: Sri Lanka Krizinin Tanıdık Hikayesi – Emre Güntekin

Sri Lanka bağımsızlığını kazandığı 1948 yılından bu yana en derin ekonomik kriz sürecinin içinden geçerken, protestolar son bulmuyor. İktidarda olan Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa çareyi OHAL ilan etmekte buldu. Ülkede ekonomik kriz nedeniyle ithalat sıkıntısı yaşanırken, halkın en temel tüketim maddelerine bile erişiminde sorunlar yaşanıyor. Ülke sık sık elektrik kesintileriyle karşı karşıya. Uzunca bir süredir devam eden protestolar, 13 saatlik bir elektrik kesintisinin de yarattığı öfkeyle, Perşembe günü kitlelerin Devlet Başkanı Rajapaksa’nın kapısına dayanmasıyla sürmüştü. Yüzlerce kişi Rajapaksa’nın konutunun önünde polisle çatışmıştı. Protestolarda 53 kişi gözaltına alınırken, başkent Colombo’da sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Sri Lanka declares state of emergency amid street protests over economic crisis

Sri Lanka’da ekonomik krizin tetiklenmesinde pandemiyle birlikte ülkenin başlıca gelir kaynağı olan turizm gelirlerinde ve göçmen işçilerin getirdiği döviz miktarında yaşanan düşüş önemli bir rol oynuyor. Kısıtlamaların sona ermensine rağmen turizm gelirlerinde eskiye dönüşün zor olacağı tahmin ediliyor. İngiltere başta olmak üzere pek çok ülke Sri Lanka’da yaşanan enerji kıtlığı ve protestolar nedeniyle seyahat etmeyi vatandaşlarına tavsiye etmiyor. 

Öte yandan 2020 yılında pandemi yasaklarıyla birlikte ülkenin emekçi nüfusunun yaklaşık % 60’ını istihdam eden hizmet sektörü duruşa geçmiş ve işsizliğin katlanmasına yol açmıştı. Dünya Bankası’na göre günlük 3,2 dolar ve altına çalışan yoksullar nüfusun % 9,2 sini oluştururken, bu oran 2020 yılında % 11,7’ye yükselmişti. 

İthalat kısıtlamaları ve özellikle gıda maddelerine ve enerjiye ulaşmada yaşadığı sıkıntılar hizmet sektörünün toplarlanmasını imkansız hale getirdi. Ülkede en önemli ekonomik faaliyetlerden biri olan balıkçılık da akaryakıt sıkıntısı nedeniyle büyük bir kriz yaşıyor. Fırınlarda da un ve enerji tedarikinde yaşanan problemler nedeniyle ekmek üretiminde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Pek çok restoran bu nedenle kepenk kapatmak zorunda kalırken, mevcut işsizlik tablosu bu nedenle daha da körükleniyor.

Yaşanan bu kıtlık en trajik sonuçlarını yoksul halk üzerinde gösterirken, El Cezire’nin haberine göre 70’li yaşlarında dört kişi akaryakıt kuyruklarında beklerken yaşamını yitirdi. 

Geçtiğimiz ay IMF ile yapılan anlaşma sonrasında ülkenin para birimi olan rupide develüasyon yapılmış ve bu enflasyonu tetiklemişti. Rupi bu süreçte dolar karşısında % 50 değer kaybetmişti. Bu durum ülkede enerji başta olmak üzere temel ihtiyaç maddelerinin ithalatına balta vuruyor. Geçtiğimiz aylarda ülkeye pirinç, şeker gibi temel tüketim malzemelerini taşıyan yaklaşık 2000 konteyner ödemelerin gerçekleşmemesi nedeniyle ülkenin en önemli tedarik merkezi olan Colombo Limanı’nda beklemeye alınmıştı. Okullarda kağıt kıtlığı nedeniyle sınavlar bile yapılamaz duruma gelirken, sağlık sektöründe en temel malzemelere bile ulaşmada sorunlarla karşılaşılıyor. Sri Lanka halkının karşı karşıya kaldığı açlık tehlikesine dair örnekler uluslararası medyada sıkça yer alıyor. 

Öte yandan Rajapaksa’nın geçtiğimiz Nisan ayında kimyasal gübre kullanımını yasaklama kararı ülkenin tarımsal üretimine önemli bir darbe vurdu. Bunun tarımsal üretimde % 30’luk bir düşüş yaratması bekleniyor. Bu durum halihazırda gıda enflasyonunun % 30’u aştığı ülkede, enflasyondaki yükselişin hızlanmasını beraberinde getirecektir. Hükümet durumu kurtarmak adına özellikle ülkenin en temel gıda maddesi olan pirinçte ithalat seçeneğini devreye sokmuştu.

Sorunun kökeninde yatan hikaye ise Türkiye’ye oldukça benzer. Sri Lanka’da yıllar içerisinde ithalata dayalı bir ekonomi inşa edilirken, ülke dışardan gelecek sıcak paraya bağımlı hale getirildi. 2019 yılında Asya Yatırım Bankası ülkedeki mal ve hizmet üretimi yetersizliğinin ve cari açığın ekonomik krizi tetikleyebileceğini ifade ediyordu. Öte yandan 2019 yılında Rajapaksa’nın başkanlık seçiminde bir koz olarak öne sürdüğü vergi kesintileri ülke bütçesinde önemli bir düşüşe yol açtı. Ülkenin döviz rezervlerinin iki yıl içerisinde % 70 oranında azaldığı belirtiliyor. Sri Lanka’nın 2022 yılı içerisinde 4 milyar dolar borç ödemesi yapması gerekirken, rezervlerde 2,31 milyar dolar kaldığı belirtiliyor. Nisan 2021 itibariyle 35,1 milyar dolar dış borcu olan ülkenin en büyük kreditörleri ise Asya Kalkınma Bankası, Çin ve Japonya. 

Rajapaksa uzun bir süre muhalefetten gelen çağrıları görmezden gelerek IMF ile anlaşmadan uzak dursa da, Rusya’nın Ukrayna işgali ile birlikte artan enerji fiyatları sonrası IMF’nin kapısını çalmak zorunda kalmıştı. Bu ay içerisinde hükümetin IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlarla kredi anlaşmalarına imza atması bekleniyor. Bu anlaşmalar bir yandan uluslararası sermayenin ülkeden alacaklarını teminat altına alma hedefi taşırken, diğer yandan emekçi sınıflara yeni saldırıların gündeme gelmesi de sürpriz olmayacaktır. Bu saldırılardan en büyük payı kamu çalışanlarının ve yoksul halka sağlanan çeşitli sübvansiyonların alması bekleniyor.

Enerji tedariki konusunda ülke geçtiğimiz haftalarda Çin ve Hindistan’dan yardım istedi. Yine Hindistan ile gıda ve ilaç tedariki için 1 milyar dolar kredi talep edilirken, 1 milyar dolarlık bir kredi talebinin daha yolda olduğu belirtiliyor. Çin’in ise 1,5 milyar dolarlık bir swap anlaşması ve 1,3 milyar dolarlık bir sendikasyon kredisi sağlarken; 2,5 milyar dolarlık bir kredi paketinin üzerinde çalışıldığı aktarılıyor. 

Sri Lanka Opposition Rallies Thousands to Protest Economic Woes - Bloomberg

Son on yılda Çin, özellikle Bir Kuşak Bir Yol Projesi için özel bir önem atfettiği Sri Lanka’ya, otoyol, havalimanı ve termik santral inşası için 5 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirmişti. Sri Lanka’nın Çin’le geliştirdiği ilişkiler, özellikle ABD tarafından, ülkenin borçlanma yoluyla Pekin’in periferisine girebileceği endişesi yaratmıştı. Ancak Sri Lanka’yı yöneten Rajapaska ailesi ve diğer elitler emperyalist çelişkiler arasında pragmatik bir yol izlemeyi tercih etmişti. 2019 yılında Rajapaska’nın başkan seçilmesiyle birlikte Hindistan’la da ilişkiler yumuşatılmış, hatta dış politikada “India First” (Önce Hindistan) adıyla yeni bir yönelim izleneceği açıklanmıştı. Bu kapsamda özellikle Colombo Limanı’nda 500 milyon dolarlık bir yatırımı bulunan Çin’le beraber, Hindistan’a da yeni yatırımlar için kapı açılmıştı. Bu durum halihazırda Asya-Pasifik’in büyük güçlerinin hegemonya savaşının merkezlerinden biri olan ada ülkesi üzerinde krizle birlikte akbabalar arası rekabetin kızışacağını da gösteriyor. Özellikle protestolar artarak sürer ve Rajapaska’ya iktidardan gidiş yolu görünürse Çin, Hindistan ve ABD gibi güçler ekseninde rekabet daha görünür hale gelecektir.

Sri Lanka’nın hikayesinin bir başka tanıdık yüzü olarak Rajapaska ailesinden bahsetmek gerekir. Ülke uzun yıllardır bir avuç siyasi elit tarafından kontrol edilirken, Rajapaska ailesi bunların en önemli bileşimi. Ülkenin başbakanlık koltuğunda Mahinda Rajapaska (2005-2015 yılları arasında devlet başkanlığı da yapmıştı), ekonomi bakanlığı koltuğunda Basil Rajapaska (kendisi kamu ihalelerinden aldığı rüşvetler nedeniyle Mr. Yüzde On lakabına sahip) yer alırken; diğer iki kardeşi de çeşitli bakanlıkların koltuğunda oturuyor. Başbakan Mahinda Rajapaska’nın oğlu ve aynı zamanda ülkenin Gençlik ve Spor Bakanı olan Namal Rajapaska 2016 yılında kara para aklama suçlamasıyla gözaltına alınmıştı. Yine kardeş Basil Rajapaska da Maithripala Sirisena’nın başkanlığı döneminde soruşturmadan kaçamamış, aile Mahinda Rajapaska’nın 10 yıllık başkanlığı süresince milyarlarca dolarlık kamu kaynağını hortumlamakla suçlanmıştı.

Sri Lanka: Protests near president′s house turn violent | All media content | DW | 01.04.2022

Rajapaska’lar 2005-2009 yılları arasında Tamil Kaplanları’na karşı yürütülen kanlı iç savaşın da önemli aktörleriydi. Şimdiki başkan o dönemde de savunma bakanlığı (savunma bakanlığı koltuğu halen kendisinde.) görevindeydi. İç savaş sayısız insan hakkı ihlali ve katliamla uluslararası gündemde yer alırken; 4 yıl içinde onbinlerce kişi öldürülmüş yüzbinlerce insan da insanlık dışı koşulların hüküm sürdüğü cezaevlerine gönderilmişti.  

Sri Lanka, Güney Asya’da devrimci Marksizmin uzun ve köklü bir geçmişe sahip olduğu ülkelerden birisi. Bu küçük ada ülkesi için emperyalist haydutlardan ve ülke içerisinde zenginliği yağmalayan, halkı açlığa mahkum eden Rajapaska gibi asalaklardan kurtuluş ancak sürekli devrim programı eşliğinde yükselecek bir sınıf mücadelesiyle mümkün olacaktır. Sadece Sri Lanka’nın değil, Güney Asya’nın yoksulluk ve kriz sarmalına mahkum edilmiş diğer sömürülen, ezilen emekçi halklarının da böyle bir çıkış yoluna acil olarak ihtiyacı bulunmaktadır.

 

KATEGORİLER