CHP’li Belediyelerdeki Grevleri Neden Desteklemeliyiz? – Av. Engin Kara

CHP’li Belediyelerdeki Grevleri Neden Desteklemeliyiz? – Av. Engin Kara

Önce Kadıköy Belediyesi, ardından Maltepe Belediyesi’nde başlayan grevler tartışmaları ateşledi. Anlaşma sağlanamazsa 2 Mart’ta Ataşehir, 4 Mart’ta Kartal, 15 Mart’ta ise Beşiktaş Belediyelerinde de grev başlayacak. Yani işçilerin haklı mı yoksa şımarık mı olduğu, belediye yönetimlerinin dürüst mü yoksa grev kırıcı mı olduğu tartışması devam edecek. Bizim açımızdan bu soruların cevapları gayet açık. Ama biz, bu sorulara henüz şüpheyle yaklaşan emekçi kardeşlerimizle tartışarak ortak bir noktaya varmak istiyoruz. Bu nedenle bütün emekçileri, bu yazıyı dikkatle okumaya ve tartışmaya davet ediyorum.

1 – İşçiler Grev Yaparsa AKP Mi Kazanır?

Belediyelerdeki greve karşı çıkan “muhalif”lerin en büyük kozu, bu işin AKP’ye yaradığını söylemek. Tabii bu söylem hem kafaları karıştırmaya yarıyor hem de çoklarını açıkça grevden yana tavır almaktan korkutabiliyor.

Ama bir düşünelim. AKP yıllardır nasıl kazanıyor? Hak arama mücadelelerini bastırdığı ölçüde AKP’nin güçlü olduğu doğru değil mi? Toplum örgütsüzleştikçe AKP kazanmıyor mu? Emekçiler “kaderlerine” baş eğdikçe AKP oy toplamıyor mu?

Kusura bakmayalım ama AKP, aritmetik seçim hesaplarıyla gitmeyecek. Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez ama örgütsüz, hakkını aramayan bir halk da yenilmeye mahkûm olur. Bizim baskıcı rejimden kurtulmak için emekçi halkın örgütlü güçlerini ve mücadelesini büyütmeye çalışmamız gerektiği gün gibi ortada değil mi?

Belediyelerdeki grevlere bir de buradan bakalım. Sınıf mücadelesi etkileşimlerle büyüyor. Bugün milyonlarca işçi yoksullukla boğuşurken çoğu sendikasız, örgütsüz ve dolayısıyla sessiz. Belediye işçilerinin grevi başarıya ulaşırsa, umutsuz ve muhafazakâr milyonlarca emekçi için örnek olacaktır. Unutmayalım, daha ücretini artırmak için bile mücadele etmeyen bir emekçi, iktidar karşıtı mücadele de veremez. Gerçek muhaliflerin görevi, emekçilerin örgütlü mücadelesini seçim bahaneleriyle baltalamak değil bu mücadelenin yanında durmaktır.

2 – Grev Hakkı Kötüye Kullanılamaz Mı?

Elbette kullanılabilir. Tarihte sağcıların bile grev adı altında toplumsal mücadeleyi manipüle etme çabaları olmuştur. Ama çizgiyi net çizmek gerekir. Sırf muhalif diye bir belediyede grev yapan işçilere karşı çıkmak hiçbir mantığa sığmaz.

Hadi diyelim ki CHP’li belediyelerdeki greve karşı çıktınız. CHP’li patronların fabrikalarındaki grevlere de mi karşı çıkacaksınız? Hatta siyasi dengeleri gözetip İyi Partici, Saadetçi, Devacı, Gelecekçi patronlara karşı da mı grev yapılmasın AKP gidene kadar!?

Doğrusu insanın tutarlı olması gerekiyor. Demokratik hakları savunan biri, işçi sınıfının grev hakkını sonuna kadar savunmak zorundadır. Aksi ikiyüzlülük olur.

AKP iktidarının muhalif belediyeleri zor durumda bırakma çabası, iktidara karşı kurulmaya çalışılan siyasi ittifaklar, belediyelerin zor durumda olması gibi bahaneler asla bir greve karşı çıkmayı haklı kılmaz. Eğer AKP’ye karşı güçlü bir muhalefet örgütlenecekse bunun yolu işçi sınıfını kazanmaktan geçer.

3 – CHP’li Belediyeler Halk Sağlığını Mı Düşünüyor Grevi Mi Kırıyor?

Hem Kadıköy hem de Maltepe’de grev süresince ilçe belediyeleri ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, grevdeki işçilerin durdurmuş olduğu işleri yaparak grevin etkisini kırmaya çalıştı. Toplanmayan çöpler toplanmak istendi.

Ekrem İmamoğlu’nun başkanı olduğu İBB ise sosyal medya hesabından yaptığı duyuruda “Maltepe’de halk sağlığı için çöpleri İBB’nin topladığı”nı ileri sürdü. Duyuruda neler yok ki: anayasal sağlık hakkı, toplum sağlığı, çevre sağlığı… Yahu sorarlar adama, grev hakkı anayasadan çıkartıldı mı diye!

Belediye işçileri grev yaparken, Türkiye işçi sınıfının dişiyle tırnağıyla kazandığı anayasal hakkını kullanıyor. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmeleri Kanunu 68. maddeye göre “İşveren, kanuni bir grev veya lokavt süresince, [grevdeki] işçilerin yerine, sürekli ya da geçici olarak başka işçi alamaz veya başkalarını çalıştıramaz.”. Türk Ceza Kanunu’nun 118. maddesine göre sendikal hakların kullanılmasını engellemek suçtur.

Zaten bizim sendikal kanunlarımız çok baskıcı. Bir sürü grev yasağı, engeli var. Bir de üstüne apaçık bir şekilde yasaklanmış olan grev kırıcılığı uygularsanız bunun adına halk sağlığı diyerek geçiştirilemez.

AKP de yıllardır grevleri yasaklarken “genel sağlık” ve “milli güvenlik” bahanelerini kullandı. CHP’li belediyelerin bu yaptığını kabul edersek, AKP’nin grev yasaklarına karşı da ağzımızı açamaz hale geliriz. Aman dikkat emekçi kardeşim!

4 – Belediye Başkanları Haklı, İşçiler Şımarık Mı?

Grevler başlar başlamaz, önce Kadıköy Belediyesi işçilerin %38 zam ile 4.972 TL net ücreti kabul etmeyip greve çıktığını iddia etti. Sonra Maltepe Belediyesi %47 zam ve 4.188 TL net ücretin kabul edilmediğini iddia etti. Peşinden CHP’li sosyal medya trolleri işçileri şımarıklıkla suçlamaya başladı. CHP tabanından ciddi bir kesim de bu zokayı yuttu ve grev yapan işçilere karşı sosyal medyada cephe aldı.

Oysa gerçekler hiç de Belediye Başkanlarının iddia ettiği gibi değildir. Bir kere işçilere net olarak teklif edilen çıplak ücret 3.200 TL’ydi. Yani AKP’nin belirlediği sefalet koşullarını dayatan asgari ücretten sadece 374 TL fazla! Hatta CHP’nin 2021 için asgari ücret teklifi 3.100 TL’ydi. Bunu düşününce sendikalı belediye işçilerine sadece 100 TL fazlasını önermiş oldular.

Dürüst olalım, bu ülkede mevcut pahalılık ve yoksullaşma tablosunda bu rakamlara ev geçindirmek mümkün değil! Hadi diyelim ki iktidar bu rakamları milyonlarca örgütsüz işçiye reva görüyor. Sendikalı olan, toplu sözleşme hakkını kullanan işçilere sadece ufacık harçlık eklemek sizce hak mıdır? Bakın, Kadıköy Belediyesi’nde yapılan anlaşma ile en düşük net ücret 3.456 TL olmuştur.

Gerçi biz başka türlüsünü beklemezdik ama yine de üzgünüz diyelim: Belediye Başkanları emekçi halka yalan söyledi! İşçiler şımarık falan değildi. Ufak tefek kazanımları da söke söke mücadeleyle kazandılar.

5 – Ücret Dışı Gelirler Kafa Karıştırmasın

Kadıköy Belediyesi ile Genel-İş Sendikası arasında yapılan toplu iş sözleşmesiyle işçiler ücret dışındaki diğer yan haklarla yani sosyal yardımlarla beraber aylık 5.275 TL’lik bir gelir, bir de her yıl 30 günlük ücret tutarında ikramiye hakkı elde ettiler. Bunda da garip olan bir şey yok.

Sendikalı işyerlerinde işçiler ücret dışındaki haklar sayesinde ciddi yan gelirler kazanabilmektedir. Bundan daha doğal bir şey var mı? Boşuna mı örgütlenmek için onca bedel ödeniyor? Örgütlü olanın kazanması gerekmez mi zaten?

Hatta bakın Kadıköy Belediyesi bugüne kadar işçilere sadece yılda 10 günlük ikramiye hakkı vermiş. İlk defa bu sözleşme ile işçiler yılda 30 günlük ücret tutarında ikramiye hakkı elde etti. İyi de sendikalı işyerlerinde yılda 2-3-4 maaş ikramiyeye varan kazanımlar elde edilir. Kadıköy Belediyesi, yan haklar konusunda cimri bile davranmış yani göreceğiniz.

6 – Tutarlı Bir Demokrasi Savunusu İçin İşçi Sınıfı Mücadelesi!

Gördüğümüz üzere, AKP’li de olsa CHP’li de olsa suyun başını tutanlar, mülk sahibi olanlar kısacası egemenler için taktik falan yok: bam bam bam grev düşmanlığı!

Ama biliyoruz ki AKP’li ya da CHP’li ya da başka bir partili egemenlerle, onlara oy veren yoksul ya da ortalama emekçiler arasında dağlar kadar fark var. Bir belediye başkanı, kapitalizmden radikal bir şekilde kopmadıysa elbette işçi düşmanı olacak. Çünkü belediye şirketinin kârlarını artırması onun için her şeyden önemli.

Ama milyonlarca emekçi için belediye işçilerinin grev mücadelesini anlamamak, onlarla kader birliği yapmamak için tek bir sebep bile yok. Belediye işçileri doğru olanı yapıyor. Haliyle bütün sınıf kardeşlerinin desteğini bekliyorlar.

Haydi, el ele, kol kola, omuz omuza…

KATEGORİLER
ETİKETLER