Aziz Sancar ve Milli Gurur Meselesi – Gökçe Şentürk

Bu seneki Nobel ödülleri açıklandı, kimya dalındaki Nobel ödülünü alan grubun içinde Türk bilim insanı Aziz Sancar’da var. Nobel Ödülleri her sene İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, İsveç Akademisi, Karolinska Enstitüsü ve Norveç Nobel Komitesi tarafından veriliyor. Türkiye’den Aziz Sancar, Amerikalı Paul Modrich ve İsveçli Tomas Lindahl, hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl tamir ettiğini ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran ve açıklayan araştırmaları sayesinde ödüle layık görüldü.

31746680

Sancar’ın Hikayesi:

Aziz Sancar 1946 yılında Mardin’de yoksul bir ailenin yedinci çocuğu olarak dünyaya geliyor. Ailesinin de çabaları sonucunda 1963 yılında girdiği İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1971 yılında tamamlıyor. Bugün ödüle layık görüldüğü biyokimya alanına yönelişi de o yıllarda gerçekleşiyor. 1997 yılından bu yana da ABD’de Carolina-Chapel Hill’de North Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik bölümünde görev yapan Prof. Sancar’ın, şimdiye kadar yazdığı 415 makalesi 31.330 gibi çok yüksek atıflar alıyor. (Kaynak: Cumhuriyet) Bilimsel makalelerin geçerliliğinin bugün için ölçütünün aldığı atıf sayısı olduğunu da belirtmek gerekir. Sancar, 2005’te Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi‘ne, 2006’da Türkiye Bilimler Akademisi’ne Asil Üye olarak seçildi. Aldığı ödülle birlikte kısa sürede medyada popülerlik kazanmış olsa da aslında uzun yıllardır bilim camiasında kanser üzerine yaptığı çalışmalarla tanınıyor. Kanser tedavisinde önemli bir adım olabilecek Sirkadiyen saat (ritmik saat) bu çalışmaların en önemlilerinden. Kabaca bahsedecek olursak, ritmik saat DNA onarımını kontrol ediyor. Vücuttaki DNA onarımının günün belli saatlerinde artıp azalmasını kontrol edebilen bu çalışma neticesinde amaç, DNA onarımının minimum olduğu zamanı tespit edip kanserli hücrelere ilaç vererek bu hücrelerin ölmesini sağlamak.

Sancar ve Milli Gurur Meselesi

Nobel ödülünü bu sene Sancar’ın aldığının haberinin yayılmasından sonra medya üzerinden yaratılmaya çalışılan tablonun arkasında değinilmeyen önemli bir mevzu var. 2 gündür “Türkiye’nin gururu” olarak anılan Sancar, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve YÖK Başkanı tarafından da övgü ve tebrik mesajlarına mazhar oldu. AKP’nin 13 yıllık iktidarında eğitim sisteminin geldiği durum belliyken, her sene akıl almaz skandallarına bir yenisini ekleyen zihniyet, utanmadan hiçbir paylarının olmadığı başarılardan kendilerine pay çıkarmaktan çekinmiyor. Bugün tıpkı Sancar’ın ailesinin yaşadığı zorlukları yaşayan ve yoksulluktan çocuklarını okula gönderemeyen insanlar var. Bu da yetmezmiş gibi bin bir çaba ve emekle üniversiteden mezun olsanız dahi eğer piyasa için bir avcı olarak eğitilmemişseniz iş bulmanız bir hayli zorlaşıyor. Bugün Sancar’ı sahte övgü ve tebriklere boğanların bilimsel çalışmalarla ilgili düşüncelerini anlamak için 2013 yılında Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün “Fen Fakülteleri kapatılsın fizikçi değil pastacı yetiştirilsin” sözlerini hatırlatmakta fayda var. Nitekim bugün de piyasaya kısa vadede katkı sağlayamayacakları gerekçesiyle temel bilimler birçok üniversitede kapatılıyor.

 Aziz Sancar’ın neredeyse Kürt olmasından rahatsız duyanların varlığının toplumsal kutuplaşmanın geldiği noktayı vurgulaması bir yana,bilime bile millilik atfetmeye çalışan zihniyetin ülkesinde bilim tartışma konusu bile yapılmıyor. Ne de olsa Aziz Sancar’ın TC uyruklu olmasından daha büyük “gurur” olamaz! Kimse Sancar  gibi nice yoksul Kürt veTürk ailesinin çocuklarının ne cevherleri taşıdığını, ancak çoğunun onun kadar şanslı olmadığını konuşmuyor. Başarı ortaya çıktıktan sonra ortakçısı çoktur. Sancar da haklı olarak şimdi göklere çıkarılıyor. Bunu hak etmektedir. Fakat sosyalistler bir başka soruyu gündeme getirmelidir: Aziz Sancar’ın kansere bulduğu tedavisini halk kullanabilecek mi? Kaç yoksul genç bilime hizmet edebilecek olanaklara sahip olabilecek?

snapshot1-1444244055

Aziz Sancar’ın büyüdüğü ev

Kanser tedavisi üzerine devasa bir sektör varken kendisini bilime adamış Aziz Sancar gibi bilim insanlarının buluşları ödüllendirilse dahi piyasanın çıkarlarına rağmen halkın yararına kullanılacak mı? Kapitalizm sınırlarında oldukça zor. Yani siz yoksul bir evden  Nobel’e erişseniz de bir bilim insanı olarak emeğinizin gerçek karşılığı olabilecek halka yararlı olmak meselesi gündem dahi edilmiyor.Elinize verilecek prestijli bir “nobel” ile ödüllendirilirsiniz. Başarınızın kriteri bununla sınırlanmış olur. Bu da kapitalizmin bilimle temel çelişkisidir. 

Sonuç olarak, ne yazık ki ne kadar isterlerse istesinler tüm yoksul çocukların kaderi, yaptığı bilimsel çalışmalarla yalnızca Türk olduğu için değil insanlığa yaptığı katkılarla anılması gereken Sancar’la benzer olamıyor. Üstüne üstlük de geçmişten bugüne kanseri tedavi edebilmek adına çok değerli çalışmalar gerçekleştirmiş dahi olsa, bugün ki dünya koşullarında bu tedavi imkanına ne kadar insanın ulaşabileceğini de düşünmek lazım.

KATEGORİLER
ETİKETLER