Azerbaycan: Devrimci Marksist “İnqilabın səsi” Kuruldu
BİZ KİMİZ?
İnkilabın Sesi devrimci bir oluşum olup “Sosyalist Azerbaycan“ amaçlamaktadır. İşçi sınıfını Marksist perspektifle bilinçlendirmeyi ve işçi sınıfının hali hazırda başlamış olan örgütlenmelerini ileri düzeye taşıyarak sosyalist devrim yapmayı hedefliyoruz.
1991’e kadar SSCB’nin bir parçası olan Azerbaycan’da Stalinizmin karşı-devrimci baskısı sebebiyle sol muhalefet ve toplumsal hareketlenmeler son derece zayıftı. SSCB’nin dağılmasından sonra, Stalinizmin mirası olan emperyalist ve şovenist nitelikteki milliyetçi hareketler kendini göstermeye başladı. Diğer taraftan neoliberal dünya sistemine entegrasyon politikasının bir parçası olan apolitikleşme, Azerbaycan’da oldukça etkili oldu. Bu apolitikleşme, egemen sınıfların çıkarları doğrultusunda gerektiği zaman milliyetçiliğe yönlendirildi. Devrimin Sesi, devrimci bir mayaya sahip olan Azerbaycan’da hem egemen sınıfın çıkarlarını gözetenlerin iktidarına, hem sözde muhalif olan milliyetçi burjuva (“Müsavat”) hareketlerine hem de Stalinist sola alternatif bir örgüt olabilmek için ortaya çıkmıştır.
“Devlet Kapitalizmi”nin egemen olduğu SSCB ülkelerinde, SSCB’nin çözülüşünden sonra üst kıdemlerde olan bürokratlar ışık hızıyla zenginleşti ve oligarşik biçimde yeni devletleri yönetmeye başladılar. Azerbaycanda da, Azerbaycan Komünist Parti MYK Genel Sekreteri olan Haydar Aliyev, SSCB’nin dağılmasından sonra iktidara geldi ve servetine servet katarak zenginleşti. Post-Sovyet ülkelerinin kaderini de aynı oligarşik ve diktatör rejimler belirledi. Bu kokuşmuş rejimler işçi sınıfı ve ezilenler için birer kabus oldu. Yoksulluk, düşük ücretler, işsizlik, toplumsal eşitsizlikler, kötü eğitim ve sağlık sistemi, geleceksizlik, büyük yolsuzluklar, devlet baskısı, insan haklarının ve temel özgürlüklerin yokluğu halkı rejime karşı öfke ve nefret duymaya itiyor. 2022 Kazakistan protestoları bunun en büyük göstergesidir. Ekonomik eşitsizlik nedeniyle ayaklanan işçilerin protestosu Kazakistan’ın dört bir yanına yayıldı. Baskıcı hükümete ve toplumsal eşitsizliklere başkaldırı emperyalist amaçlarla kurulmuş olan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü tarafından acımasızca bastırıldı. Selam olsun Kazakistan’da direnenlere!
Geçtiğimiz aylarda Azerbaycan’da yaşanan grev dalgası, LGBTI+ bireylerin eylemleri, adaletsizlik ve haksızlığa karşı mitingler ve 8 Mart eylemi işçilerin ve ezilenlerin oligarşik Aliyev rejimine olan öfkesini gösteriyor. Kuryelerin örgütlenerek “Kurye Birliği” sendikal oluşumunu kurması, Azerbaycan’da sınıfsal çelişkinin çırılçıplak hissedildiğinin göstergesidir. Ortaya çıkmıştır ki Aliyev rejimi milliyetçiliği körüklemesine rağmen sınıf hareketinin gelişimini engelleyememektedir. Ne yazık ki bu hareketleri devrimci niteliğe taşıyacak olan devrimci partilerin olmayışı isyanların demir yumrukla bastırılmasına neden oluyor. Gramsci’nin dediği gibi, “Burjuva birikimini sımsıkı bir arada tutan tek güç, burjuva disiplinidir. Disiplin disiplinle karşılanmalıdır.” Devrimin Sesi, disiplinli ve örgütlü kapitalizme karşı disiplinli ve örgütlü sosyalist öncü olma amacıyla kurulmuştur. Kapitalizmin tüm pisliklerinden kurtulmak için emekçilerin ve gençliğin aklına ve cesaretine ihtiyacımız var!
Kapitalizm, tüm sömürü tarihinin doruk noktası olarak kendi mezar kazıcısını yaratmıştır. Kapitalizmin alaşağı edilerek tarihin çöplüğüne gönderilmesi, işçi sınıfının ayaklanması ve Bolşevik tipi partinin devrime öncülük etmesiyle mümkün olabilir. Azerbaycan’da ve tüm dünyada devrimci Marksistlerin tarihi görevi Bolşevik partilerin yaratılmasıdır. İnkilabın Sesi bu yolda ileriye doğru atılmış bir adımdır.
Kapitalizm sadece işçi sınıfını sömürmekle kalmaz; farklı etnik, ırksal, cinsiyet, dinsel kimlik ve cinsel yönelimleri de kendi çıkarları için baskı altına alır. Ekonomik determinizme düşmeden işçi sınıfının devriminin tüm kimliklerin kurtuluşu anlamına geldiğini vurguluyoruz. Kapitalistlerin iktidarı sürdükçe ezilenlerin kurtuluşu ve insan onuruna yakışan bir toplumsal yaşam asla mümkün olmayacaktır.
Demokratik devrim artık burjuvazi tarafından yapılamaz. Kapitalizmin kendisini egemen üretim biçimi olarak örgütlediği dünya düzeninde, burjuvazi devrimci niteliğini kaybederek gerici bir unsur haline gelmiştir. O yüzden, demokrasinin burjuvazi tarafından getirilmesi beklenemez. Azerbaycan’da oligarşik ve emperyalist zulmün ortaya koyduğu soruna karşı devrimci ve demokratik çözüm proleteryanın tarihsel görevine düşmektedir. Bizler devrimin sürekliliğini vurgulayan “Sürekli Devrim” teorisini savunuyoruz. Kökleri Menşevizmde ve sonra da Stalinizmde olan aşamalar teorisini, onun salık verdiği demokratik devrim aşamasını ve demokratik cumhuriyet tezlerini reddediyoruz. Bununla ilintili olarak diktatörlüğe karşı sözde ilerici burjuvalarla kurulacak ittifaklara ve halk cephelerine karşıyız. İnkilabın Sesi işçi sınıfının burjuvazi ile yan yana geleceği sözde demokrasi bloğunu değil, işçi sınıfının sömürüye karşı ortak mücadele cephesini hedeflemektedir. Demokratik haklar mücadelesi devrimciler tarafından en güçlü şekilde verilmeli ve bu mücadele uygun taleplerle mutlaka kapitalist barbarlığa karşı verilen mücadeleyle birleştirilmelidir. Geniş demokratik haklar, temel insan hakları, kadınların ve diğer ezilen kimliklerin eşit yurttaşlığı, insanca bir yaşam ve güvenli bir gelecek ancak sosyalist iktidarın kurulmasıyla yani devrimin sürekliliği ile mümkündür. Devrimin demokratik aşamada durdurulması karşı devrimden başkası değildir, bu programa sahip olanlar devrimci işçi hareketi yükseldiğinde kendilerini karşı devrimin ve kapitalist gericiliğin neferleri olarak bulacaktır.
“İnkilabın Sesi”, Stalinizmin absürt bir çarpıtması olan “tek ülkede sosyalizm” fikrine karşıdır. Sosyalizmin ulusal kalkınma ve güçlü devlete indirgendiği bu sözde teori ile devletin sönümlendiği, sınıfsız, sınırsız, özgür bir dünya sistemi olan komünizm arasında aşılmaz dağlar vardır. Proleter devrim doğası gereği enternasyonalist bir karakterdedir. Muzaffer bir işçi devriminin emperyalist uluslararası abluka ve saldırıları kırması için yegane yol devrimin diğer ülkelere de yayılmasıdır. Bu yüzden İnkilabın Sesi ulusal devrim perspektifine ve ulusalcılığın her türüne karşı mücadele eder. Bunun bir anlamı da uluslararası devrimci bir örgütün yaratılması gerekliliğidir. İnkilabın Sesi farklı ülkelerdeki yoldaş örgüt ve partileriyle bu uluslararası görevin de bir parçası olacaktır.
Azerbaycan’ın 69 yıldır üyesi olduğu Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, tarihin tanık olduğu ilk sosyalist devrimin ürünüdür. Ne yazık ki 1930’lardan bu yana Stalinist politikaların egemen olduğu SSCB, aşırı bürokratikleşme süreci sonucunda yozlaşmaya doğru yol aldı. Bolşevik partinin öncülüğü, 1917’de proleteryayı egemen sınıf olarak örgütleyerek proleterya diktatörlüğünü tesis etti. Proleteryanın egemen sınıf olarak devlet bazında örgütlenmesi, İç Savaş ve Stalin’in liderliğindeki bürokratikleşme yüzünden karşı-devrimci bir şekilde yıkıldı. Artık SSCB, işçi sınıfının değil bürokratik sınıfın çıkarlarını temsil etme noktasına geldi. Ekim Devrimi’nin mirasını tarihin gördüğü en büyük politik soykırımla yok eden Stalinizm, liberal düşünürler tarafından Marksizm’le eşdeğer tutulmakta ve insanlara sosyalizm hatta komünizm olarak sunulmaktadır. Stalinist SSCB’yi komünizm bir yana, bir işçi devleti olarak bile görmüyoruz ve SSCB’nin sınıf karakterinin “devlet kapitalizmi” olduğunu savunuyoruz. SSCB’de işçi sınıfı, ABD ile rekabet edebilecek bir süper güç olma hedefi için milliyetçi Rus bürokratlar tarafından sömürüldü ve yoğun devlet terörüne maruz kaldı. İnkilabın Sesi olarak, 1. Enternasyonal’i, devrimci döneminde 2. Enternasyonal’i, 3. Enternasyonal’in ilk 4 kongresini, Troçki’nin önderlik ettiği Sol Muhalefet’i ve 4. Enternasyonal’i sahipleniyoruz.
İnkilabın Sesi, milliyetçi ve şovenist fikirlerle mücadele etmeyi özel bir görev olarak görmektedir. Ne yazık ki, Stalinizmin beslediği milliyetçi fanatizm 1990’lardan itibaren Kafkasya’nın kan gölüne dönmesine neden oldu. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaşlar bu boğazlaşmanın en kanlılarından biri olmaya devam ediyor. Neticede Karabağ sürekli savaş durumu yaşanan bir cehennem haline gelmiştir. Hem Ermenistan, hem de Azerbaycan egemenlerinin eli binlerce insanın kanına bulaşmıştır. Aliyev rejimi yıllar boyu milliyetçi histeri ve Ermeni halkına kışkırtılan şovenist duygularla, halkı kontrolünde tutmaya çalışmıştır. 2020 Karabağ Savaşı’ndan sonra Aliyev’in elindeki kartlar bitmiş durumdadır. Ortada bir savaş ve “işgal olunan toprak” kalmadığı için, İlham Aliyev’in halkın öfke ve nefretini bastırmak için kullandığı milliyetçi kışkırtmalar artık gücünü yitirmiştir. Fakat savaşın şuan devam etmiyor olması, bunun her zaman böyle olacağı anlamına gelmez. Egemen sınıflar emperyalist amaçları için istediği zaman savaş başlatır ve bitirir. Bu kanlı savaşı ancak her iki ülkenin emekçilerinin enternasyonalist dayanışması ile sonlandırabilir. İki ülkede de, fakirlik, yolsuzluk ve çürüme had safhada. İnilabın Sesi, Ermenistan ve Azerbaycan işçi sınıfının kardeşliğini ve birlikte mücadelesini savunmaktadır.
İnkilabın Sesi komşu ülkelerdeki emekçiler ve gençler arasındaki etkileşimin ve mücadele birliği imkanlarının farkında olarak devrimci çabalarını asla Azerbaycan sınırları içerisine hapsetmeyecektir. Kafkasya, Türkiye, Kürdistan, Rusya, Orta Asya ve tabi ki İran, İnkilabın Sesi’nin devrimci mücadeleye katkı vermeye çalışacağı coğrafyalardır. Bugün İran’da sürmekte olan devrimin heyecanını bu coğrafyalara yaymak birincil görevimizdir.
İran kadınları, gençleri, işçileri ve ezilen ulusları kapitalist molla rejimine karşı eylül ayından beri direnmektedir. Rejimin militar ve paramilitar güçleri direnenlere karşı devlet terörü uygulamaktadır. Zira halk üzerinde rıza üretme olanağı kalmayan molla rejiminin çıplak devlet terörüne sığınmaktan başka bir şansı kalmamıştır. Geçtiğimiz günlerde birçok sektörde işçiler greve çıkmaya başladılar. İran’ın güneyinde bulunan Abadan şehrinde akaryakıt tankeri sürücüleri, Haft Tapeh şeker kompleksinin işçileri, Gadir Neyriz Fars Çelik işçileri, Mahşahr boru üretim fabrikasının işçileri, İran gaz sektörünün devi, Güney Pars Gaz kompleksinin resmi çalışanları ve birçok iş yerlerindeki işçiler ülke çapında greve başladılar. Kapitalist molla rejiminin örgütlü işçi sınıfının gücüne eklemlenen tüm ezilenlerin mücadelesiyle çok uzun süre dayanamayıp yıkılacağına inancımız tamdır. Selam olsun mücadele eden İran halkına!
İran’daki tüm ezilen uluslar gibi Azeri ulusunun da kendi kaderini tayin hakkını savunuyoruz. İran’daki Azeriler kapitalist molla rejiminin baskısına maruz kalmaktadır. Fakat, baskı ve sömürüye maruz kalanlar sadece Azeriler değildir. İran dahilindeki Kürtler, Araplar ve diğer etnik/dini azınlıklar gibi Fars emekçiler, gençler ve kadınlar da molla rejiminin baskısına maruz kalmaktadır. İran Azerileri özgürleşmek ve baskıdan kurtulmak için tüm milletlerden işçilerle birleşmek zorundadır. Nitekim, Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından öldürülmesi sonucunda Tebriz’de ayaklanan Azeri nüfusu “Azeriler ayakta, Kürdistanın yanında” sloganını atarak çok doğru bir yolda ilerlediklerini göstermiştir. İnkilabın Sesi, İran Azerbaycanındaki emekçileri ve gençleri enternayonalist devrim davasına kazanmak konusunda kendisine önemli bir rol biçmektedir. Unutmamalıyız ki etnik ve dar milliyetçilik, zaten cehennem kazanı olan Ortadoğu’yu daha da cehenneme çevirmekten başka bir işe yaramaz. Bizim hedefimiz “Sosyalist Ortadoğu Federasyonu”nu örgütlemektir. Ortadoğu’yu oligarşik diktatörlüklerden, islamcı çetelerden, kapitalist molla rejiminden kurtarmanın yolu Ortadoğu’ya sosyalist bir karakter kazandırmaktan geçiyor.
Yaşasın devrimci mücadele!
Zafere kadar sürekli devrim!
Yaşasın Sosyalist Dünya Devrimi