Ankara’da Suikast Yapan Nusra’yı AKP Bu Zamana Kadar Nasıl Destekledi?
Rus büyükelçisine yönelik saldırıyı AKP’nin Ortadoğu politikasından bağımsız ele almak mümkün değil. Saldırganın Nusracı bir polis olması her şeyin özeti. Saldırının azmettirenlerini uzakta aramaya gerek yok. Nusra her zaman dibimizdeydi!
Örneğin IŞİD’in istihbarat amiri Said ile Cumhuriyet Gazetesi’nin gerçekleştirdiği röportaj oldukça çarpıcıydı. Söz konusu röportajda Said’in Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın IŞİD ve Nusra gibi örgütlere açık kapı politikası uyguladığını söylemesi oldukça önemliydi. Röportajın belki de en çarpıcı kısmı ise Said’in Kilis’teki camileri selefilerin kullandığını söylemesiydi. Said söz konusu röportajda Kilis’teki camileri Nusra’nın ve IŞİD’in kullandığını şu cümlelerle ifade etmişti: “…Hem El Nusra (El Kaide) hem de IŞİD, Kilis’ten Suriye’ye adam transfer etme çalışmalarına devam ediyorlar. Hatta Kilis’te iki cami vardır: Bunlardan biri El Kaide’ye gidenler için, diğeri de IŞİD’e gidecekler için kullanılır…”
Bunun röportajın dışında, Nusra ve AKP’nin arasındaki ilişkiyi açıklayan başka gelişmeler de oldu. Nusra, Humus Askerleri, Ehl-i Sünnet Tugayları, Ahrar Şam Hareketi ve Humus Kolorduları adlı silahlı gruplar el-Zara köyünü basarak köylüleri katletti. AKP’nin, Nusra’nın içerisinde olduğu bu gruplara yönelik yaptığı silah ve mühimmat yardımları herkes tarafından biliniyor.
AKP ve Nusra arasındaki ilişki fotoğraf ve videolarla da sabit. Bazı bölgelerde Nusra’nın kullandığı silah ve mühimmatın bir kısmının Türk yapımı olduğu birçok görüntüyle kanıtlandı. YPG’nin öldürdüğü Nusra militanlarının üzerinden çıkan fotoğtaflar internet üzerinden yayınlandı. Mühimmatlarda ne ararsanız o var! (Mühimmat haberi ve fotoğraflar: http://tr.hawarnews.com/akpnin-insani-yardimi-el-nusraya-gonderilen-silah-cikti/#prettyPhoto)
Aradaki ilişki fiili eylemlerle sınırlı değil. Tayyip Erdoğan 21 Haziran tarihli konuşmasında “Eğer DAİŞ’e karşı olanlar terör örgütü değilse o zaman El Nusra’ya niye terör örgütü diyorsunuz?” sözlerini sarf etmişti. Aynı Erdoğan 28’inci muhtarlar toplantısında Nusra ile ilgili “Sayın Putin ile Halep’i konuştuk. Saat 22.00 itibarı ile hava operasyonunu durduracaklarını ifade ettiler. El Nusra’nın orayı terk etmesi konusunda ricası oldu. Arkadaşlarımıza bu konuda gerekli talimatı verdik” diyerek Nusra ile doğrudan ilişki kurduklarını, bu gruba sözlerini dinletebildiklerini itiraf etmişti. Son saldırıda gördük ki Nusra bazen söz dinlemeyebiliyormuş (!)
Nusra da tüm bu ihyâlara karşı boş durmadı. Osmanlı Devleti’ni öven videolar paylaşan Nusra, geçtiğimiz ramazan ayındaki “eğitim çalışmalarında” AKP’nin “fetih” konulu panellerine atıfta bulundu. Akabinde AKP’ye yakın Misvak Dergisi Nusra ve Ahrar Uş Şam’ı öven yazılara yer verdi.
Aradaki ilişkinin kanıtları saymakla bitmez. AKP Ankara’daki suikasti de Fethullahçıların üzerine yıkmaya çalışacaktır; ancak yazının girişinde de söylediğimiz gibi bu “öfkeli bir polisin” gerçekleştirdiği basit bir cinayet değil. AKP’nin Ortadoğu politikalarının bir sonucu. Sen böylesine radikal söylem ve eylemlerle Ortadoğu’ya müdahil olursan, sonucu böyle olur! İstanbul Üniversitesi’ne fetih sloganlarıyla girip tekbir getiren polisin radikalliğinden AKP’liler tek kelime söz etmemişti. Son saldırıyı gerçekleştiren polis, aynı zihniyetin ürünü. Ethem’i katleden, insanları sokak ortasında vuran, işkence yapan ve nihayet son saldırıyı gerçekleştiren zihniyet “yukarıdan aşağıya” büyük bir özenle örgütleniyor!
bolsevik.org