Akbabalar Kıdem Tazminatı Peşinde!

Akbabalar Kıdem Tazminatı Peşinde!

Ekonomik kriz derinleştikçe patonların gözü emekçilerin haklarına daha fazla dikilecektir. AKP gibi emekçilere yönelik saldırgan bir iktidar var olduğu sürece de bu konuda somut adımlar atmaktan çekinmeyeceklerdir.

Bilindiği üzere iktidarın ve sermaye sınıfının gözü emekçilerin kıdem tazminatında. Milyonlarca emekçinin en temel ekonomik haklarından birisini nasıl iç edeceklerini uzun süredir düşünüyorlar, ancak seçim süreçleri ve gelmesi muhtemel tepkiler iktidarı şimdiye kadar bu konuda frenlemişti. Ancak artık süreç patronlar açısından giderek elverişli hale geliyor. Mart 2019 seçimlerinden itibaren önümüzde 4 yıl boyunca başka bir seçim olmayacak. Yani iktidarın seçmen korkusu uzunca bir süre rafa kaldırılacak. Öte taraftan Türkiye’nin içine girdiği kriz sürecinin ucunda IMF görünüyor. IMF ile flört etmek istiyorsanız, size ilk verilecek ödev geçmişten de bildiğimiz üzere emeğin haklarının gasp edilmesi ve sert bir kemer sıkma politikasının yaşama geçirilmesidir. Başkanlık rejimi ile birlikte Erdoğan rejimi gerektiğinde işçinin tepesine çökmeyi göze alarak kıdem tazminatının gaspı gibi adımları hayata geçirmeye çalışacaktır.

Kriz dönemlerinde kapitalistler bir bütün olarak dizilir ve emeğin ne kadar maliyetli olduğundan yakınır. Uluslararası sermayenin geçmiş dönemde, ucuz işgücünün yoğun olduğu Çin, Vietnam, Kamboçya gibi ülkelere kaydığını görmüştük. Türkiye’de AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana benzeri bir süreç yaşanıyor. Emeğin örgütlülüğü kırılırken, işgücü maliyetleri minimuma çekilmiş durumda. 2017 yılı Avrupa İstatistik Kurumu’nun verilerine göre hazırlanan haritada görüleceği üzere Türkiye Avrupa emek piyasasının sermaye için en elverişli ülkelerinden birisi konumunda. Hatta bu konuda ekonomileri zayıf eski Doğu Bloku ülkeleri bile Türkiye’nin üzerinde görünüyor. Bir başka veri ise Türkiye’de asgari ücretin AB ülkelerinden ne kadar geride olduğunu gösteriyor. Ayrıca AB ülkelerinin net asgari ücret ortalaması 2018 yılı için 876,1 euro olurken, Türkiye’de bu rakam 1.603 TL bugünkü kurla 263,2 euro. Yani üçte birinden az! Üstelik daha fazla çalışma karşılığında. AB ülkelerinde haftalık çalışma saat ortalaması 38,6 iken, Türkiye’de 45.


Veriler şunu gösteriyor: Daha çok çalışıyoruz, daha az kazanıyoruz. Ve güç geçtikçe kazandığımız ücret enflasyon ve değer kaybeden TL nedeniyle daha da eriyor. Ama bu beylere yetmiyor! İşsizlik fonunu, kamunun elindeki kurumları bağladıkları Varlık Fonu’nu, maaşlardan kesilen BES fonunu yağmaladıkları gibi kıdem tazminatına da bir fon uydurup iç etme derdindeler.

İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan kıdem tazminatı ile ilgili şunları kaydediyor: Bugünkü haliyle kıdem tazminatı son derece demode, çağın dahi gerisinde kalmış bir uygulama… Bugün birçok iyi niyetli üretici, sanayici, müteşebbis, girişimci hayatını kaybediyor ve onun hayatını kaybetmesiyle yanında çalışan 15-20 yıllık insanların birikimleri de heba olup gidiyor. Bu nedenle sizin çalışan olarak hayatınızın 20 senesini bir iş verene teslim etmek mi yoksa her ay bir kumbaraya gider gibi o birikimlerin orada bir tasarrufa dönüşmesi, ülke tasarrufuna katkı sağlaması mı? İster 5 sene ister 15 sene ister 25 sene… Sonra da sizin varlığınızın en azından kendi kontrolünüzde aynen bireysel emeklilik sistemine benzer bir modelde değerlendirilmesi mi? Cumhurbaşkanımız, bu çalışmayı bizzat kendi kontrolüne almış olmasıyla, umut ediyoruz ki artık bu anlamsız tartışmanın önüne bir set çekecek ve Türkiye, her yönüyle çok daha çağdaş ve çok daha fazla katkı sağlayacak bir kıdem tazminatı modelini hayata geçirecek.”

Bahçıvan’ın bahsettiği tarzda fonların başına daha önce neler geldiği belli. Geçtiğimiz ay içerisinde İşsizlik Fonu’nun elinde tuttuğu 11 milyar TL’lik hazine tahvillerinin Halkbank, Vakıfbank ve Eximbank’a piyasa faizlerinin neredeyse yarısı olan % 10’luk faizle aktarıldığı ortaya çıkmıştı.

Yani Bahçıvangiller istiyor ki hakkımız olan bu para fona aktarılsın ki kriz dönemlerinde rahatça hortumlayabilelim!

Türkiye’de işinden olan bir emekçinin kıdem ve ihbar tazminatlarını alabilmesi zaten sorunlu bir konu. Birçok çalışan için ekonomik hakları alabilmek uzun süren hukuki süreçler sonunda ancak gerçekleşebiliyor, milyonlarcası ise bu haklarını çoğu zaman alamıyor. Özellikle güvencesiz ve kayıt dışı çalışmanın yoğun olduğunu göz önüne aldığımızda kıdem tazminatı zaten uzak bir rüyaya dönüşüyor.

Emekçi sınıflar her ne pahasına olursa olsun tarihsel kazanımlarını korumalıdırlar, çünkü bunların üzerinde çok uzun mücadeleler vermiş ve bedeller ödemiş emekçilerin hakkı bulunmaktadır. Bugünün emekçileri de çocuklarına geçmiş kuşaklara böyle bir miras bırakmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki bir kez eşik aşıldığında ve kıdem tazminatı gibi tarihsel haklarımız gasp edildiğinde peşine başka saldırılar gündeme gelecektir.

KATEGORİLER