İsrail Gazze’den Elini Çek!
İsrail, 14 Kasım Çarşamba günü Hamas’ın askeri kanadı İzzettin Kassam Tugaylarının lideri Ahmed El Cebari’nin aracına nokta atışıyla başlayan ve genişleyen operasyonuyla Gazze’ye yönelik 2008-2009 sonrası (topyekün işgal dönemi) en ağır saldırısını gerçekleştirdi. Gazze operasyonunda üçüncü güne girilirken, saldırılarda İsrail ordusuna ait insansız hava araçları ve donanmaya ait hücum botları kullanılıyor. Operasyonun başladığı günden itibaren İsrail saldırının genişleyeceği, kara harekatının kapıda olduğunu vurgulamakta. Gözlemciler de İsrail ordusunda Gazze sınırına doğru bir hareketlenme olduğunu, 30 bin yedek askerin orduda göreve çağrıldığı bildiriliyor.
Hamas güçleri, İsrail saldırılarına roketlerle karşılık verse de güçler arası devasa eşitsizlik koşullarında güçlü bir karşı saldırı yapmaları mümkün değil. İsrail’in 320 füze saldırısında şimdiye kadar aralarında küçük yaşta çocuklarında olduğu 20’den fazla Filistinli öldü, 100’den fazla kişi yaralandı. İsrail’in saldırıları sürdürdüğü ve operasyonu genişlettiği oranda çok daha fazla sayıda Filistinlinin öleceği açık. 2008-2009 kanlı Gazze saldırısında İsrail, en az 1400 Filistinliyi katletmişti (İsrail cephesinde ise üçü asker 13 kişi hayatını kaybetmişti).
Gazze’de yüzlerce hedefin vurulduğu, İçişleri Bakanlığı binasının isabet alarak yıkıldığı, Gazze Başbakanı’nın evinin hedef alındığı saldırıları İsrail ilerletmek peşinde. İsrail Ordusu, Gazze’deki bazı noktalarda bildiriler dağıtarak kanlı işgali öncesi halkı bölgeyi terk etmek konusunda uyarıyor! İsrail ordusu twitter üzerinden yayınladığı mesajlarla tankların ve İsrail askerlerinin Gazze’ye doğru harekete geçtiğini duyuruyor!
İsrai’in arkasındaki esas güç ABD, şaşırtıcı olmayan şekilde İsrail’in meşru savunma hakkını gerekçe göstererek saldırıları onaylıyor. Böylelikle bir kez daha ABD emperyalist politikaları açısından Demokrat ya da Cumhuriyetçi Parti’nin arasında fark olmadığı ispatlanmış oluyor. Gazze’den İsrail’e yönelik roket saldırısını kınayan ABD, “Hamas’ın ve diğer terörist grupların İsrail halkına karşı uyguladığı şiddetin hiçbir gerekçesi yoktur” diyerek kendisi için Filistinlilerin canının hiçbir kıymeti olmadığını açıkça belirtmiş oluyor. Daha da ileri giden ABD, Hamas üzerinde nüfuzu olan müttefiklerini (Mısır, Türkiye ve bazı Avrupalı devletlere) Hamas’ın çatışmaları tırmandırmaması(!) için baskı yapmaya çağırıyor. İkiyüzlülüğün bu kadarına da pes!
İsrail ise büyük özgüvenle Mısır Başbakanı’nın Gazze’ye destek için yaptığı ziyaret sırasında yapacağını söylediği 3 saatlik ateşkese bile uymuyor, yaptığı saldırılarda 2 Filistinliyi katlediyor.
İsrail yönetiminin seçim yatırımı olarak ya da ülke içinde gelişen tartışmalı gündemleri bertaraf etmek için kanlı operasyonlar düzenlemesi ilk değil. Bu sefer de Netenyahu yönetimi seçimlere 2 ay kala, ülke içinde şovenist duyguları harekete geçirerek kamuoyunda yıldızını parlatıyor.
Sonuç Olarak
Neticede İsrail, savaştan beslenen bir devlet. Hamas’ın Gazze’den attığı ve kimseyi öldürmeyen roketler karşısında orantısız bile denemeyecek çapta büyük saldırılara girişmek savaştan beslenme durumunu izah ediyor. Sırtını ABD’ye yaslayan, ekonomik ve askeri olarak mukayese kabul etmez bir üstünlüğe sahip bir İsrail, yaptığı savaşlarla güçleniyor, bölgedeki tüm çatışma kaynaklarını kaşıyor ve istismar ediyor. Son yıllarda İsrail’de iktidarı elinde tutan köktendinci çevrelerin İsrail’in geleneksel saldırganlığını daha şiddetli uyguladıkları da bir gerçek. Netenyahu’nun İsrail’de seçimler yaklaşırken Filistinlerle çatışmayı artırması tesadüfi değil.
İsrail karşıtı cephenin kilit bileşeni durumundaki Esad rejiminin sallanması ve Suriye’nin sonu belirsiz bir iç savaşa sürüklenmesi İsrail’in çok işine geliyor. İsrail’i de hedef alabilecek bir Arap Baharı sürecinin emperyalist müdahale sayesinde etnik-dinsel çatışmalara dönüşmesi İsrail’i büyük bir tehlikeden kurtarmıştır. AKP hükümeti de bu sürecin birinci derecede aktörü olmuştur. Aynı AKP’nin katledilen Gazzeliler üzerinden istismara girişmesi de ikiyüzlülüğün daniskası olacaktır.
