Merkez Bankası Başkanı Bile Barınamıyorsa Asgari Ücretli Ne Yapsın?
AKP iktidarının ekonomi politikaları zengini daha da zenginleştirmeye, emekçileri ise daha da yoksullaştırmaya devam ediyor. Kuşkusuz, bu politikalar bilinçsiz bir biçimde yürütülmüyor. İktidar, küçük bir azınlıktan oluşan sermaye sınıfının çıkarlarını milyonlarca emekçinin çıkarlarından önde görüyor, onları besliyor, büyütüyor.
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentler başta olmak üzere barınma sorunu gittikçe büyüyor. Kent merkezlerinde evlerin kiraları asgari ücretin üstüne çıkmış durumda. Üstelik bahsi geçen evler insanca bir barınma olanağı sağlama açısından da oldukça kötü durumda.
Merkez Başkanı (MB) Hafize Gaye Erkan da kira fiyatlarından şikayetçiymiş güya. Şöyle bir demeç vermiş basına: “İstanbul, Manhattan’dan pahalı olur mu? Biz İstanbul’da ev bulamadık. Müthiş pahalı. Annemlere yerleştik, onların yanında kalıyoruz.”
Vah ki vah… Brüt maaşı 161 bin lira olan Merkez Bankası Başkanı bile barınmayacak durumdaysa, 11.402 lira ile geçinmeye çalışan ne yapsın?
Kendisi bu ülkenin ekonomi politikalarına yön veren önemli isimlerden biri. Erkan’ın şikayet etmek yerine bu durumun nasıl düzeltilebileceği konusunda çalışması gerekir. Peki, Merkez Bankası başkanı güya şikâyet ettiği bu durumun çözümü için ne yapacak dersiniz? Koca bir hiç!
Örneğin, iktidar artan oranlı servet vergisinin getirilmesi yani patronlardan alınan vergilerin kamusal çıkarlar için kullanılması için adım atacak mı dersiniz? Ya da asgari ücretli çalışanlar için kira desteği iktidarın gündemine gelir mi? Gelmez…
Neden mi gelmez? Bir örnek durumu açıklayacaktır: Asgari ücretin belirleneceği bu dönemde milyonlarca emekçinin alacağı ücret için “zam pazarlıkları” yapılıyor. 14 mü olsun 15 mi? AKP iktidarının emekçilere reva gördüğü budur, yoksulluk içinde bir yaşam! Emekçilere yoksulluğu reva görenler, emekçilerin iyiliği için bir adım atar mı dersiniz?
Oysaki yandaşların ve patronların milyonlarca liralık vergi borçlarını silmeyi çok iyi biliyorlar. Şirketlere milyonlarca liralık teşvikler vererek onların zenginleşmesinin önünü açıyorlar. Şirketler, yani patronlar zenginleştikçe biz emekçiler yoksullaşıyoruz.
Bütün bu sorunları ortaya çıkaranlar, hatta sorunların günden güne derinleşmesine neden olanlar bu sorunları çözemezler. Sorunları bir daha hiç ortaya çıkmamak üzere ancak emekçiler çözebilir! Emekçiler bir araya geldikçe, haklarını talep ettikçe, patronlardan ve sermaye düzeninden hesap sormak için örgütlendikçe iktidar o kadar da kolay adım atamaz. Şirketlere kıyak vergi indirimleri yapamaz. Ya da milyonlarca liralık teşviği sanki babasının malıymış gibi veremez…
Nitelikli barınma koşulları, sağlıklı ve ucuz beslenme, nitelikli eğitim, ücretsiz kent için ulaşım… Ya mücadele ederek hakkımız olan şeyleri alacağız ya da AKP iktidarı patronları beslemeye bizleri soymaya devam edecek.
Gelin örgütlenelim, gelin birlik olalım, gelin hesap soralım. Bu düzeni değiştirelim!