Azerbaycan’da Medya Avı – Tarık Hasan

Azerbaycan’da Medya Avı – Tarık Hasan

Azerbaycan’da bağımsız gazetecilere karşı “cadı avı” başlatılmış durumda. Özellikle İlham Aliyev ve diğer yüksek rütbeli oligarkların yolsuzluklarına, halkın mülklerine nasıl el koyduğuna, kara parayı yasadışı yollardan nasıl temizlediklerine dair araştırmalar yapan Abzas Media hükümetin hedef tahtasına oturtuldu.

Pazartesi Abzas Media’nın yöneticisi olan Ülvi Hesenli bir konferans için yurtdışına gitmek üzereyken havalimanında alıkonuldu. Evinde ve ofisinde arama yapılan Ülvi’nin ofisinden 40 bin euro “bulunduğu” iddia edildi. Aynı şekilde, temmuz ayında tutuklanan muhalif parti yöneticisi Gubad İbadoğlu’nun da ofisinden 40 bin dolar “bulunmuştu.” Ülvi mahkemeye çıkarılırken gözlerinin altında kırmızı yara izleri görünüyordu. Avukatının da ifadesine göre, polis şubesinde işkence ve şiddete maruz bırakılmıştı. Polis şubesinde ona “Neden Karabağ ile ilgili, zaferimizle ilgili değil de yolsuzluklarla ilgili yazıyorsun” diye sordukları ifade edildi.

Mahkeme, Ülvi hakkında 4 ay tutukluluk kararı verdi. Abzas Media’nın baş editörü Sevinc Vagifgızı da “Arkadaşlarım hapishanedeyken ben burada kalamam, öleceksem de orada ölürüm” diyerek bulunduğu yurtdışından Bakü’ye döndü. Salı sabahı daha uçaktan dahi inmeden polisler tarafından gözaltına alındı. Sevinc için de Ülvi’yle aynı dava dosyası kapsamında 4 ay mahkeme öncesi tutuklama süresi belirlendi.

Pazartesi sabahı evi basılarak alıkonulan diğer isim ise gazeteci Muhammet Kekalov. Birçok sivil toplum kurumlarında yer alan Muhammet, gazetecilikle birlikte engelli insanların hakları için de mücadele ediyordu. Bilgisayarı ve bazı kişisel eşyalarına el konulan Muhammed’in nerede olduğu 48 saat boyunca öğrenilemedi. Ailesi, avukatı ve arkadaşları her yerde onu aradılar. Ombudsman, Muhammed’in annesine “Nerede olduğu hakkında bizim de bilgimiz yok. Bakü Şehir Baş Polis İdaresi bizde değil diyor” dedi. 48 saat sonra, bir emniyet mensubu Facebook yorumlarında “Muhammet bizim elimizde. Açılan dava dosyası kapsamında araştırılıyor” diye yazdı. Kekalov’un tüm sosyal medya hesapları emniyet güçleri tarafından dondurulurken, Instagram hesabına mesaj yazan arkadaşı Kekalov’un hesabına bilinmeyen kişiler tarafından giriş yapılmaya çalışıldığını söyledi.

Bu sabah, Bakü Baş Polis İdaresi Kekalov’un avukatını arayarak ona başka avukat tayin edildiğini söyledi. Muhammet ile tek başına görüşme talep eden avukatı bugün öğlen saatlerinde Muhammet’le görüşebildi, fakat polis ve müfettişin gözetimi altında. Muhammet’in normalden fazla suskun olduğunu ifade eden avukatı, onun sakin bir şekilde avukatından vazgeçtiğini, devletin ona tayin ettiği avukatı “istediğini” ifade etti. 2 günden fazla sürede nerede olduğu bilinmeyen, görüş izni verilemeyen Muhammed’e tehdit, şantaj ve şiddet yapıldığı iddiaları gerçek dışı gözükmüyor. Bugün öğleden sonra mahkemeye çıkarılan Muhammet’e de aynı dava kapsamında mahkeme öncesi tutuklama süresi belirlendi.

Resmi ve gayrı resmi hükümet medyası her gün bağımsız gazetecilere ateş püskürmeye devam ediyor. Onların ABD’den, Avrupa ülkelerinden türlü yollarla fon aldıklarını iddia ediyorlar. İlham Aliyev’in yardımcısı Hikmet Hacıyev geçtiğimiz günlerde ABD’nin Azerbaycan dahilinde bölünme yaratmak istediğini, bu yüzden de feministlere, sivil toplum kuruluşlarına, bağımsız gözüken medya kuruluşlarına paralar aktardığını söylemişti. Bunun ardından, resmi hükümet televizyon kanalı olan AzTV, bazı medya kurumlarının isimlerini de vererek onları hedef haline getirmiş ve tehdit etmişti.

Batı’dan Azerbaycan dahilinde bölünmeler yaratmak, halkı devletine karşı öfkelendirmek gibi suçlamaların Aliyev ve ona bağlı memur-oligarklar tarafından yapılması bir hayli komik ve trajiktir. Zira, geçtiğimiz aylarda yüzde 60’a yakını Avrupa şirketlerine ait olan Gedebey Altın Madeni’nin üretim atıklarının köyde kitlesel zehirlenme ve ölümlere neden olduğu kamuoyunda paylaşıldığında köylülerin ayaklanması zor ve şiddet ile bastırılmıştı. Köylülerin bazı kısmını ve birkaç muhalif genci tutukladıktan sonra şirket tekrardan faaliyetine devam etmişti. Yine aynı şekilde, Aliyev kirli paralarını Batı’da aldığı mülkler vasıtasıyla temizliyor. Bu örnekler uzatılabilir. Azerbaycan siyasetini takip eden herkes bilir ki, Aliyev-Paşayev oligarşisi yaşanan zulümlerden, baskıdan bahseden, oligarkların yolsuzluklarını ortaya çıkaran bu “iç düşmanları” temizlemek için hep “dış düşman” üretir. Diplomatik ilişkilerde yaşanan krizleri ve anlaşmazlıkları bahane ederek “demir yumruğunu” halkın üzerine indirir.

Abzas Media’ya yapılan saldırıların hafifleyeceğini düşünemeyiz. Bu saldırı, diğer muhalif medya kurumları üzerine de devam edecektir. Hükümet gazetelerinin her gün “iç düşman çemberini” genişlettiğini dikkate almalıyız. Herhangi bir muhalif, aktivist, devrimci gözaltına alındığında, işkence gördüğünde onların arkadaşları veya aileleri bu medya kurumlarına haber vererek olayı kamuoyuyla paylaşıyorlardı. Ancak artık her gün insanlar hakkında haber alınamayacak bir şekilde alıkonuluyor. Muhalif ve bağımsız medyanın bildiği buzdağının sadece görünen kısmı. Görünen o ki, buzdağını tamamen okyanusun dibine çökertmeye çalışıyorlar. Okyanusun yüzeyinde kimsenin inanmadığı fakat inanmaya zorlandığı sahte bir dünya kurmak istiyorlar.