Mikrofon Emekçilerde – 23 | Novares İşçisi, Petrol-İş Üyesi Veli Karabacak
Novares İşçisi, Petrol-İş Üyesi Veli Karabacak: Sendikal Mücadele Üzerine Değerlendirmeler ve Görevler
İşçi röportajlarımıza devam ediyoruz. Bu kez mikrofonumuzu Kocaeli-Çayırova’daki TOSB Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Novares fabrikasında çalışan Petrol-İş Sendikası’na üye Veli Karabacak’a uzattık. Novares işçileri Eylül ayında greve başladıklarının ikinci günü %25’lik bir zam kazanmışlardı. Sanayi bölgelerinde son zamanlarda sendikal örgütlenmede gelişmeler kaydediliyor. Bir yandan patronlar, işçilerin sendikalaşmasını engellemeye çalışırken bir yandan da kritik sektörlerde işçiler grev ve direnişlerle mücadeleyi büyütüyor.
Otomotiv sektörünün yan sanayisi olan parça üretiminde faaliyet gösteren Novares fabrikası işçisi Veli Karabacak ile bu kez sendikal mücadeledeki eksiklikleri, zayıflıkları ve bunları aşmak için işçi hareketinin görevlerini konuştuk.
Merhaba Veli. Hemen başlayalım. Sanayi bölgesinde çalışan bir işçi olarak nasıl değerlendiriyorsun son zamanlarda işçi hareketini?
Son zamanlarda bir dizi mücadeleler gelişiyor ama yetersiz olduğunu söylemek lazım. İşçi mücadelesi sendikaların zayıflığı ve hükümetin baskılarıyla sınırlı kalıyor. İşçi kitleler, mücadele açısından yetersiz kaldıkça daha çok geri çekiliyor. Haklarını savunamayan işçilerin sayısı o kadar fazla ki… Çok sayıda arkadaşımız merdiven altı diyebileceğimiz koşullarda çalışmaya mahkûm ediliyor.
Çoğu fabrikada, işyerinde işçiler seslerini dışarıya ulaştıramıyor. Ulaştırmak isteyenler de patronların baskılarına maruz kalıyor, patronun kafasına göre ya ücretsiz izne çıkartılıyor ya da işten çıkartılıyor, cezalandırma yöntemlerine gidiliyor. İşçi de bu süreçte işten çıkartılırsa yeni bir iş bulmasının zor olduğunu bildiği için, elindeki mevcut işe zoraki gözüyle bakıp ne olursa olsun baş eğip devam etmek zorunda kalıyor.
Systemair HSK, Özel Elektrik, Baldur işçileri sendikaya üye oldukları için patron tarafından ücretsiz izne çıkartıldılar ya da işten atıldılar mesela.
Evet, geçmişte de Flormar’da olduğu gibi (Gebze OSB’de yine Petrol-İş’in örgütlendiği fabrika). Peki, işçilerin ne suçu var?
Burada sendikalar hakkında da bir şeyler söylemek lazım. Üyelerinin başına bir şey gelen sendikalar, (Gebze) Sendikalar Birliği’ne ya da emekten yana siyasi güçlere haber vermeden, bunlardan destek almadan örgütlenmeye, mücadeleyi sürdürmeye çalışıyorlar.
Zaten patronlar, hiçbir zaman sendikayı istemez, en azından belirli sendikalar hariç istemezler. Patronların kesinlikle istemeyeceği o kadar sendika var ki aslında Türkiye’de. Şimdi kapıya, direnişe çıktığı zaman sen bir yerlerden destek alamazsan ya da fabrika içinde üretimden gelen gücünü kullanamazsan o örgütlenme bir yere varamıyor. Flormar’da olduğu gibi, Systemair’de olduğu gibi veya Özer Elektrik’te olduğu gibi.
Geçenlerde Özer Elektrik’te çalışan bir arkadaşla konuştum. Aynen şunu söyledi: “Ben sendikaya üyeyim ama kimseye söylemedim.”. E niye söylemiyorsun? Neden sakladın? Önce işçinin bu bilincinin gelişmesi lazım. Burada sendikalara mücadeleleri daha geniş düzeyde örgütleme ve birleştirme görevi düşüyor.
“BİZ O BARİKATI AŞAMAYACA KAPASİTEDE MİYİZ?”
Sendikal harekette bazı eksiklikler olduğundan bahsettin. Peki, işçi sınıfının ülke gündemini belirlemesi için, nasıl bir mücadele yolu izlemek gerektiğini düşünüyorsun?
Şimdi Türkiye’de sendikalaşma oranı %12. Önce sendikasız işyerlerine girmeye çalışmak gerekiyor sendikalar olarak. Örgütlendin mi, sonra bu mücadeleyi diğer işyerlerindeki, diğer sektörlerdeki mücadelelerle birleştirmen lazım.
Mesela bizim Gebze Sendikalar Birliği iyi bir platform aslında ama yetersiz. Birlik, bütün sendikaların ortak karar verebileceği bir platform ama kimsenin birbirinden haberi yok. Gebze’deki sendikalar ve sendikalı işçiler, birbirlerinden sürekli haberdar olsaydı daha büyük mücadeleler mümkün olurdu.
Mesela Salı ve Çarşamba günkü olaylar. Birleşik Metal-İş eyleminde kaç kişi vardı? Atıyorum yüz kişi. Neden bin kişi değil? İlk günkü eyleme katılamadım ama fotoğraflara baktım, 100 tane işçi varsa 50-100 tane de polis vardı. Biz o barikatı aşamayacak kapasitede miyiz? Onlar barikat kuruyorsa biz sel olup gelelim! Onlar barikat kurarlar, zaten hiçbir zaman işçi kazansın istemezler. Çünkü örgütlenmek suç bu ülkede. Bir araya gelmemiz onların rahatlarını bozacağı için örgütlenmek, toplanmak, bilinçlenmek bu ülkede suç… Rahatlarının kaçmasını istemiyorlar. Bu yüzden de böyle müdahaleler gelişiyor.
Sendikalar da yetersiz ama. Birbirimizden haberimiz yok. Gebze ve civarındaki bütün sendikalı işçileri oraya yığsalardı neler olurdu! Bir fabrikada 500-600 kişi çalışıyor, bazı fabrikalarda binlerce kişi çalışıyor. Sadece 100 kişi mi eyleme katılmalıydı?
Yani diyorsun ki böyle olsaydı, Salı günü o yolu açardık.
Anasını ağlatırdık o yolun!
Ülkede bir yandan da demokratik haklar ve rejim sorunu var. Hep konuşuluyor ya, bu ülke nasıl değişecek, bu rejimden nasıl kurtulacağız… İşçi sınıfının mücadelesiyle bu gelecek kaygısı arasında nasıl bir bağ kuruyorsun sen?
İşçi sınıfı bilinçsiz olduğu müddetçe hiçbir gerçek gelişme olmayacak. Ama sınıfı bilinçlendirmek senin, benim, onun… hepimizin işi aslında. Sadece sendikaların değil. Hep de sendikalara yüklenmeye gerek yok. Bu hepimizin görevi.
Hakları yenilmiş, ezilmiş bir vatandaş, bir işçi gördüğün zaman “ne oldu kardeş, derdini anlat, gel birleşelim” demek lazım. Bir olursak diri oluruz derler ya hani, bu iş böyle.
Biz bu mücadelede ne kadar yol alabilirsek, güzel bir gelecek o kadar mümkün olacak.
“İŞİNE GELMEYEN PATRON OLMASIN KARDEŞİM!”
Güzel ve verimli bir röportaj oldu Veli. Son olarak senin eklemek istediğin bir şeyler varsa onları dinleyelim.
Şimdi ben sendikalı, görece iyi koşullara sahip bir işyerinde çalışıyorum. Kurumsal bir yer. Ama iyi çalışma şartları için kurumsal olmasına gerek yok. Ya da kurumsal olunca iyi koşullar kendiliğinden gelmiyor. Merdiven altı işyerlerinde bile örgütlendiğin zaman daha iyi şartlarda çalışabilirsin.
Mesela tekstil işçileri. Ya sigorta yapmazlar ya maaştan keserler. Ama biz beraber olursak, güçlü olursak bütün haklarımızı onlardan söke söke alırız.
İşine gelmeyen patron olmasın kardeşim!
Güzel bir final oldu. Teşekkür ederiz.
Ben de teşekkür ederim.