Kasım Seçimleri Yaklaşırken Kafalardaki Soru: Ya Trump Gitmezse? – Emre Güntekin

Kasım Seçimleri Yaklaşırken Kafalardaki Soru: Ya Trump Gitmezse? – Emre Güntekin

ABD’de seçimler yaklaştıkça politik atmosfer kızışıyor. Kasım ayında gerçekleşecek seçimlerin normal koşullarda gerçekleşmeyeceği şimdiden kendisini gösteriyor. Trump koronavirüs salgını nedeniyle uygulanacak olan uzaktan posta yoluyla oy kullanılmasının hilelere yol açabileceğini savunurken, 3 Kasım’da yapılacak olan seçimin ‘insanların güvenli ve düzgün bir şekilde oy kullanabileceği bir tarihe ertelenmesini” istedi.

Trump’ın bu çıkışında gitgide gerileyen seçmen desteği önemli bir rol oynuyor.  Salgının etkisiyle son 8 haftada işsizlik başvurusu sayısı 36,5 milyona yaklaşırken, bu durum derin bir toplumsal krize yol açıyor. Üstüne George Floyd’un katledilmesiyle başlayan sürecin ardından toplumun muhalif kesimlerine uygulanan pervasız polis şiddeti ve ırkçı çetelerin yoğunlaşan saldırıları toplumun genelinden büyük tepki topluyor. Son olarak pandemi karşısında Trump yönetiminin sorumsuz tavrı milyonları hastalık tehlikesiyle başbaşa bırakıyor. Bu üç konu son dönemde Trump’ın seçmen desteğini önemli ölçüde eritmiş durumda. Aşağıda yer alan bazı anketler durumu özetliyor:

Şimdilerde ise en çok konuşulan konulardan başında Trump’ın Kasım ayındaki seçimi kaybetmesi durumunda Beyaz Saray’ı barışçıl bir şekilde terk edip etmeyeceği geliyor. Geçtiğimiz günlerde seçimle ilgili olarak dile getirdiği “2020 seçimi, tarihteki en yanlış ve ve hileli seçim olacak” ifadesiyle bu konuda ipuçlarını ortaya koymuştu. Kaybetmesi durumunda Trump’ın seçimi tanımayarak görevi terk etmemesi gibi uç bir noktadan, yasal yolları sonuna kadar zorlayarak seçimleri iptale zorlaması veya en iyi ihtimalle görevi devredeceği 20 Ocak 2021’e kadar geçecek sürede elindeki imkanları kullanarak çeşitli çılgınlıklara girişme ihtimali gibi olasılıklar dile getiriliyor.

Trump bu basınca en iyi bildiği yöntemle yanıt veriyor. Toplumda kimlikler üzerinden şekillenen gerilimi sonuna kadar zorluyor, silahlı çeteleri destekliyor ve devlet aygıtını muhalif hareketleri bastırma konusunda bir tehdit olarak öne sürüyor. Dahası otoriter rejimlerin klasiği haline gelen topluma korku salma konusunda elinden geleni yapıyor.

Trump geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Biden’ın başkan seçilmesi durumunda “piyasaların çökeceğini ve şehirlerin yanacağını. ABD’nin hiç çekmediği acılar çekeceğini” ifade etmişti. Trump’ın bu söylemini Türkiye’de 7 Haziran 2015 seçimlerinde miting meydanlarında “Biz gidersek Beyaz Toroslar geri gelir” diye haykıranların psikolojisinden ayrı düşünmemek gerekir. Otoriter rejimlerin iktidarda kalabilmek adına neler yapabileceği tarihte acı örneklerle fazlasıyla yazılı.

Dünyanın en büyük ekonomik ve siyasi gücünün olağan bir burjuva demokrasisini işletemediği, emekçilerin ve gençliğin işsizlik gibi yakıcı sorunlarına çözüm üretemediği, pandemi karşısında yüz milyonlarca insanı büyük tehlikelerle yüz yüze bıraktığı bir sürece giriyoruz. ABD’de Kasım ayında gerçekleşecek seçimler bu burjuva demokrasisinin nereye verileceği konusunda fikir verici olacak. Ancak seçimi kim kazanırsa kazansın, emekçi sınıfların ve ezilen kimliklerin yeni bir siyasal alternatifi yükseltmeleri gerekecektir.

KATEGORİLER