Dünya Çocuk Hakları Günü Vesilesiyle: Dünya Çocuklarının Hali Ahvali – Taylan Vural
Bugün Dünya Çocuk Hakları günü… Ancak çocukların hakları çoğu zaman sözde kalıyor.
Dünyada ve Türkiye’de çocuk işçiliği ve çocuk tacizi olaylarının varlığı çok önemli sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Çocukların maruz kaldığı bu tarz sorunların sebeplerini anlamak, onları analiz etmek ve bunlara çözümler aramak da biz sosyalistlerin görevidir.
İlk ve orta çağlarda çocuklara yapılan muamele ile burjuvazinin dünyasında çocuğa yapılan muamele arasında, köleliğin sözde kalkması dışında, hemen hemen hiçbir fark yoktur. Çünkü ilkel sınıflı toplumların egemenleri de, kapitalist sınıflar da çocuğu bir ucuz emek üreticisi olarak görmüş, yetişkinlerle aynı hatta yetişkinlerden daha da fazla çalıştırmıştır. Şuan dahi gelişmemiş toplumlarda çocuk sahibi olmak, yeni tarım işçisini karın tokluğuna çalıştırmak içindir.
Çocuk hakları denilen şey sadece gelişmiş ülkelerdeki çocukları kapsayacak şekilde düşünülmektedir. Afrika gibi, Uzak Asya gibi bölgelerde çocuklar vahşi sömürüyle karşı karşıya. Çünkü kapitalistin gözünde gelişmemiş ülkelerdeki çocuklar sadece ucuz işgücü üreten işçilerdir. Bu bağlamda gelişmiş ülkelerdeki çocuk işçi sayısı azalırken, gelişmemiş ülkelerdeki sayı ise artmıştır.
ILO verilerine göre çocukların bölgelere göre işgücü olarak kullanım oranları ise şu şekilde karşımıza çıkıyor:
- Afrika 19.6%
- Amerika 5.3%
- Arap Ülkeleri 2.9%
- Asya-Pasifik 7.4%
- Avrupa ve Orta Asya 4.1%
Bu, Çocuk Hakları Sözleşmesinin 32. maddesini açıkça ihlal eder. “ Size zarar veren, sağlığınızı kötü etkileyen ve eğitim hakkınızı elinizden alan işlere karşı kendinizi koruma hakkınız vardır. Güvenli bir şekilde çalışma ve eşit ücret alma hakkınız vardır.” Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin sorunu, çoğu ülkede sözleşmenin koyduğu kuralları uygulayacak bir hükümet olmaması veya hükümetlerin bu kuralları göz ardı etmesidir. Dünya Bankası verilerine göre 1960-2003 yılları arasında çocuk işçi oranı %25’ten %10’a düşmüştür. Bu oran düşse de artan nüfusa göre çocuk işçi sayısı artmıştır.
Afrika’da çocuk işçiler genellikle inşaatlarda, plantasyonlarda veya şehirlerde dilenerek yaşıyorlar. Bir çalışmaya göre ise bir Güney Amerika ülkesi olan Ekvador’da 800.000 çocuk işçi ağır metaller ve zehirli kimyasallarla çalışıyor. Çin’de ise durum oldukça vahim. Geçtiğimiz yıl Apple ürünlerini üreten Foxconn firması çocuk işçi çalıştırdığını kabul etmişti. Üstelik haftada maksimum 40 saat çalıştırılması gereken çocuklar günde 11 saat çalıştırılıyorlardı. Toplamda dünya genelinde 152 milyon çocuk işçi bulunurken, bunların 73 milyonu tehlikeli sektörlerde çalışıyor. Üstelik bu çocukların % 48’i daha 5-11 yaş aralığında.
Yaşadığımız devirdeki kapitalist ülkelerin çoğunda çocuk işçiliği yasak olsa da bu hep böyle değildi. Sanayi Devrimi döneminde İngiltere’de çocuk işçiler köleci maaşlarda çalıştırılmış, buna karşı çocuklara verilen maaş ise normal işçi maaşının yaklaşık %10-20’si olarak kalmıştır. Bu ucuz iş gücü tabi ki burjuvaları daha fazla çocuk işçi çalıştırmaya itmiş ve 1800’lerin başında çocukların çalışma saatleri 12 saate çıkmıştır. Amerika’da ise çocuk inşaat işçilerinin haftalık çalışma saati yazın 64, kışın ise 52 saatti. 1900 yılına geldiğimizde Amerikan endüstrisinde 1.700.000 çocuk işçi çalışıyordu. Sanayi Devriminde çocukların en çok istihdam edildiği yer ise tekstil fabrikaları olmuştur.
Savaşlarda çocukların kullanılması ise hala yaygın ve dehşet vericidir. Afrika, Güney Amerika, Ortadoğu, Güneydoğu Asya çocukların asker olarak kullanıldığı ve bir değişiklik olmazsa uzun zamanlar boyunca da kullanılacağı bölgelerdir. Özellikle Afrika ve Ortadoğu’daki iç savaşlarda çocuklar köylerinden zorla alınıp asker olarak yetiştiriliyor ve kullanılıyor. Çoğu ne için savaştığını bile bilmeden ölüyor, ölmeyenlerin büyük çoğunluğu da PTSD’den (post-traumatic stress disorder – travma sonrası stres bozukluğu) muzdarip oluyor. Güya çocuk haklarını savunan ABD ise bu çocukların eline silah verenin kendisi konumundadır.
I. Dünya Savaşı’nda ise İngiltere’de 250.000 çocuğun askere alınmasına göz yumulmuştu. I. Dünya Savaşı’nın en kanlı çarpışmalarından olan Somme’ da 18.000 çocuk asker öldü. Ölen en genç asker 12 yaşındaki Sidney Lewis’di.
Karl Marx, çocuk işçiliğinin büyük bir karşıtıydı. Marx’ın ünlü vampir benzetmesine göre İngiliz endüstrisi sadece kan emerek hayatta kalır, çocukların kanı dâhil. Amerikan ekonomisi ise çocukların kapitalleşmiş kanıyla finanse edilir. Piyasada rekabetin kızgınlaşmasıyla ucuz iş gücü değerli hale gelmiş, Avrupa ülkeleri önce kendi çocuklarını, sonra da üçüncü dünya ülkelerinin çocuklarını bu rekabet için ölesiye çalıştırmıştır. Bir burjuvaya çocukları neden çalıştırdığını soracak olursanız muhtemelen şu cevabı alacaksınız: “Efendim, biz çalıştırmazsak diğer şirketler çalıştırır ve biz de rekabetin içinde eriyip piyasadan çekilmek zorunda kalırız.” Görüldüğü gibi burjuvalar çocukları kullanmayı bu barbarca sistemin bir parçası olduğu ve eğer kendisi insaflı davranırsa diğerlerinin insaflı davranmayacağını söyleyerek, kendinin de bu kölecilik içinde bulunmak ‘zorunda’ olduğunu söyler.
Bir diğer sorun ise çocukların hamileliği ve evlendirilmesi meselesidir. Nijer, Çad, Mali, Bangladeş, Gine ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nde çocuk evliliği oranları %60’tır. Hatırlanacağı üzere geçenlerde ülkemizde de Kanuni Sultan Süleyman Üniversitesi’nde 115 çocuğun hamile olup bunların devlete bildirilmediği ortaya çıkmıştı. Dahası Cimer’e göre 2017 ve 2018 yılları arasındaki 18 ayda 22.000 çocuğun hamile olduğu belgelendi. Özellikle kız çocukları kendilerinin 3-4 katı yaştaki adamlarla evlendirilip hayatları boyunca mutsuz kalmaya zorlanıyor.
Çocuklar hapishanelerde çürümeye mahkûm bırakılıyor ama onları bu suçlara sürükleyenin ne olduğunu gerçek hatlarıyla sorgulayan insan çok az. Şuan Türkiye’de 743’ü annesiyle kalan bebekler olmak üzere 3019 çocuk cezaevinde.
Çocuklar üzerlerindeki toplum ve başarı baskısı yüzünden gözümüzün ününde eriyip giderken suçu kimde aramak gerekiyor? Dünyanın her tarafında başarı baskısı yüzünden yüzlerce genç intihar ediyor.
Gelişmiş ülkelerin çocukları top oynasın diye o topu yapan çocuk işçileri hangimiz gerçekten önemsiyoruz?
Köleci koşullar altında kakao toplayan ama hayatında bir kez bile çikolata yemeyen çocuklar var. 2001 yılında US State Department’ın yaptığı bir çalışmada Fildişi Sahili’nde 15.000 çocuk kölenin kakao, keten ve kahve çiftliklerinde çalıştırıldığı belirtildi.
Kömür madenlerinde çocuklar günlerce gün yüzü görmüyor.
Zengin kapitalistler parmaklarına taksınlar diye Afrika’da çocuklar ve yetişkinler savaş lordlarının emri altında elmas köleleri oluyor.
Örneklere sayfalarca devam devam edebiliriz ama bir şey değiştirmez. Onlara üzülmemiz bir şey değiştirmiyor. Onlar için göz yaşı dökmenin bir anlamı yok. Burjuvazi göz yaşı dökmüyor ve bu sorunun asıl kaynağını, yani burjuvayı göz yaşıyla yenemezsiniz. Çocuk sorununu reformlarla düzeltemeyiz. Bu sorun, tıpkı diğer sömürü ilişkileri gibi, ancak kesin bir devrimle çözülebilir.