- Kıbrıs Seçimleri: Erhürman Müdahalelere Rağmen Kazandı! - Ekim 20, 2025
- Kârlı Çıkan Kim? – GüneÅŸ Gümüş - Ekim 18, 2025
- Yunanistan Polisinden Filistin Eylemine Kanlı Saldırı - Ekim 8, 2025
Arjantin ve Türkiye 2001’de birlikte krize girmiÅŸlerdi. Sonuçlar ise bambaÅŸka olmuÅŸtu. Türkiye’de emekçiler pasif kalır ve ağır bir fatura öderken Arjantin’de hükümetleri düşüren isyanlar yaÅŸanmıştı. Neticede Türkiye’de AKP’nin önü açılırken Arjantin’de emekçilerden yana bir duruÅŸu olduÄŸu izlenimi veren popülist Kirchnerler devri baslamıştı.Â
Köprünün altından epey su aktı. Yıllar sonra 2018’de bu iki ülke yine büyük bir ekonomik kriz ile karşı karşıya, üstelik dünya ekonomisini enfekte etmeye namzet biçimde.Â
2018 sene basından beri Arjantin pezosu %30 deÄŸer kaybetmiÅŸ durumda. Arjantin Merkez Bankası faizleri 3 kez peÅŸpeÅŸe arttırarak %40’a çıkartmak zorunda kaldı. Bu da yetmedi, saÄŸcı Macri hükümeti iflası önlemek için IMF’den borç para dilenmek durumuna düştü.Â
Türkiye’de bizler de benzer durumlar yaÅŸadık. Dolar ve faizler uçuÅŸa geçti, ama henüz IMF kapılarına gidilmedi. Bu iki ülke de 2001’de dibi gördükten sonra doÄŸal toparlanma sürecine girmiÅŸ 2008’den sonra da dünyayı trilyonlarca dolar paraya boÄŸan ÅŸanslı evrede isler yürüyor gibi görünmüştü. 4.5 trilyon dolarlık sıcak para ve ABD Merkez Bankası’nın 0.5’lik faiz oranından bahsediyoruz. Böyle bir ortamda borçları çevirmek ve bir çeÅŸit “tatlı hayat” mümkündü. Ama artık devir deÄŸiÅŸti. Yunanistan’daki gibi tüketime dayalı büyüme süreci çevrilemeyen dev borçlar yüzünden artık bitiyordu. Yunanistan’da faturayı ödeme zamanı geldiÄŸinde ne büyük patırtı kopmuÅŸtu. Şimdi faturayı ödeme sırası Arjantin ve Türkiye’de. Bu da Yunanistan’da olduÄŸu gibi baÅŸlı başına sınıf mücadelesiyle çözüme baÄŸlanacak bir konu. GeçmiÅŸte Arjantin emekçileri net kazanımlar elde etmeyi baÅŸarmışlardı. Bu sefer de örgütlü ve hazırlıklılar. Macri hükümeti de emekçilerin haklarına belirleyici saldırılar yapmak konusunda gözünü karartmış durumda. Ama güçlü ve radikal sınıf mücadelesinden çekiniyor. Â
Türkiye’de ise kendine has bir süreç yaÅŸanıyor. Sınıfın mukavemet seviyesi çok yüksek olmasa da kritik seçim süreci yüzünden AKP kesintileri uygulamak bir yana kesenin aÄŸzını açmış durumda. Muhalefet partileri de bol keseden vaadleri coÅŸtururken piyasalar çaresiz seçim sürecinin bitmesini bekleyecek. Gelgelelim 2019 martında da yerel seçimler varken partilerin kemer sıkma programına dönmeleri de mümkün görünmüyor. Bunun anlamı dış borç ve cari açık zaten almış başını gitmiÅŸken bütçe açığının da kontrolden çıkması demek. AKP bu konuda dev adımlar attı bile. Neticede 2018 sonundan itibaren büyük bir kriz ülkeye bir kamyon gibi çarpacak. Ekonomide ani duruÅŸ, hayat pahalılığı, batan ÅŸirketler, iÅŸten çıkarmalar ile iÅŸsizliÄŸin coÅŸması, esnafta zincirleme giden iflaslar… Yani yine gelinecek sınıf kavgası meselesine… Krizin faturasını kim ödeyecek? IMF ile resmi anlaÅŸmalar yapılsın ya da yapılmasın IMF programı kati surette ülkenin gündemine gelecek. Bu durumda sokağın canlanması ÅŸart. İşten çıkarmalara, hayat pahalılığına, IMF programına, iÅŸsizliÄŸe karşı… Sükunet istenecek, milli birlik ve beraberlik istenecek, RTE iktidardaysa sıkıysa sokaÄŸa çıkın denecek, iÅŸinizden olmayın denecek…
Arjantin emekçi sınıfları ise geçmiÅŸten günümüze getirdikleri direniÅŸ mirasıyla burjuvazinin korkulu rüyası olmuÅŸ durumda. 2017 Aralık ayında emeklilik haklarına yönelik saldırı sırasında ne büyük çatışmaların olduÄŸu hala hafızalarında. Halkın nefret ettiÄŸi IMF paketleri ise çok daha büyük saldırıları garanti ediyor. Yani sert kavgaların yaÅŸanması adeta kaçınılmaz. Üstelik kapitalistler için sorun 2001 ve 2002’den daha büyük olabilir. Emekçi kitleler bu defa sosyalist örgütlerde çok daha örgütlüler. Yani bu sefer kendiliÄŸindenlik deÄŸil de örgütlülük ağır basabilir. Devrimci Marksistler Arjantin emekçileri ve gençliÄŸi üzerinde büyük bir etkiye sahipler, yani burjuvazinin karşısında örgütlü bir halk var
Sıcak Parayı Ranta ve YolsuzluÄŸa Yatıranlar Hesap Verecek!!   Â
Arjantin ve Türkiye’de de hükümetler para bolluÄŸunu ekonomik üretkenliÄŸi ve verimliliÄŸi arttıracak yatırımlara harcamak yerine çıkarlarını koruyacak kısa vadeli iÅŸlerde harcadılar. Bu arada kendi ceplerini ve yandaÅŸlarının kasalarını doldurmayı ihmal etmediler. Ama deniz bitti. Dolar fiyatları yükselirken Arjantin ve Türkiye’de büyük dış borçları olan ÅŸirketlerin bu borçları çevirmesi çok daha zor. Arjantin’de üstelik geçmiÅŸten günümüze bütçe açığı da ÅŸiÅŸik durumda. Türkiye bu konu da Arjantin’i yakalamaya koÅŸuyor. Yüksek faiz-yüksek enflasyon sarmalı iki ülkeyi de sarmışken kapitalistlerin programı basit: SıkılaÅŸtırma, mali disiplin, enflasyonla mücadele için ücretlerin baskılanması…Yani sömürü oranının yükseltilmesi. Arjantin ve Türkiye kapitalizminin yapısal çürüklüğü, yaÅŸam standartlarının net bir ÅŸekilde düşmesi ve fakirleÅŸme dışında sistem içi bir alternatif bırakmıyor. Bu yüzden alternatif sistem dışı olmak zorunda: Sınıf mücadelesinin yükseltilmesi ve anti-kapitalist bir rotanın gündeme gelmesi. Arjantin’de bu ihtimalin gerçek bir devrimci duruma dönüşme olasılığı yadsınamaz. Türkiye’de ise işçi sınıfının mücadeleci bir rota tutturarak geleneÄŸini güçlendirmesi, Marksist siyasi odakların güçlenmesi büyük bir kazanım olacaktır. Bu yüzden yaklaÅŸan krize karşı ÅŸimdiden hazırlıklara giriÅŸmek gerekiyor.   Â














