FARC’ın Hüzünlü Sonu Hezimete Dönüşürken – Engin Kara
Kolombiya’nın yarım asırlık gerilla örgütü Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri – FARC, 2016 sonlarında barış anlaşmasına imza attıktan sonra silahlı güçlerin tasfiye edilip de örgütün aynı kısaltmayla Halk İçin Alternatif Güç ismini aldıktan sonraki ilk seçimlerine katıldı. Bu yazının yazıldığı sırada fiilen kesinleşen seçim sonuçlarına göre FARC senato seçimlerinde %0,34 oy alarak 14. parti olabildi; temsilciler meclisi seçiminde ise %0,22 oy alarak 21. sırada kaldı. FARC bu sonuçlarla siyasi bir hezimete uğrarken, şimdilik barış anlaşması gereği hem senatoya hem de temsilciler meclisine 5’er temsilci gönderecek. Ancak FARC’ın geldiği nokta yarım asırlık mücadelenin tıkanışına işaret ediyor.
FARC’ın senato seçimlerinde sayısal olarak oy miktarı ise 61 bin. Temsilciler meclisi oylamasında ise bu miktar 40 bine düşüyor. 90’lı yıllarda gücünün doruklarındayken 20 bin kadar profesyonel gerillası olan, silah bırakma sürecinde ise hala 7-8 binlik bir gerilla gücüne sahip olan FARC’ın aldığı bu oy miktarları, örgütün politik hattının neredeyse bünyesindeki gerillalarla sınırlandığını gösteriyor.
Bu arada seçimlerde hiçbir parti veya grup hükümet kurma çoğunluğunu elde edemezken, sağcı partiler ipi göğüsledi. Senato oylamasında FARC’a karşı yürütülen savaşın faillerinden eski Devlet Başkanı Uribe’nin partisi sağcı Demokrat Merkez oyların %16,47’sini alarak birinci oldu. Uribe ve Demokratik Merkez barış görüşmelerine karşı çıkmıştı. Temsilciler meclisi oylamasında ise sosyal-liberal Kolombiya Liberal Partisi %16,60 oy alarak birinci geldi. Sağcı partiler temsilciler meclisi oylamasında da Liberal Parti’nin ardı sıra oyları topladı.
Seçime katılımın %48’de kaldığı Kolombiya’da 36 milyon seçmenden 18 milyon’u oy kullandı. Sağ kanat ve barış sürecine karşı çıkan partiler en çok oyu toplasalar da Senato’daki 102 sandalyeden 50’sini elde ederek çoğunluğu sağlamayı başaramadı.
FARC, barış anlaşması gereği şimdilik 5’i Senato, 5’i Temsilciler Meclisi olmak üzere 10 temsilci çıkaracak olsa da seçimlerde elde edilen oy miktarları FARC’ın siyasi olarak tıkandığını gösteriyor.
FARC’ın Çıkmazı vs. Çıkış Yolu
FARC’ın 50 yıllık gerilla mücadelesinin ardından giriştiği siyasal yaşamındaki ilk seçim, örgütün bir zamanlar ülkenin kırsal bölgelerinde %40’lık bir kesimi kontrol edebilecek gücünden kitleler nezdinde herhangi bir iddiası kalmamasına kadar düştüğünü gösterdi. Görünen o ki barış anlaşmasındaki toplam 10 temsilci kotası olmasaydı, FARC şimdiden tarihe gömülmüş olacaktı.
Nasıl olmasın? Barış görüşmelerinin başladığından bu yana toprak reformu ve demokratik talepler etrafında bir pazarlığa girişen FARC, silahları bırakması karşılığında göstermelik birkaç hamle dışında hiçbir şey elde edememişti. Örneğin barış anlaşmasındaki toprak reformu, yoksul köylülere toprak dağıtımı bile içermezken sadece eskiden boşaltılan topraklara geri dönüşe ilişkin muğlak formülasyonlar barındırıyordu.
FARC ise silahları bırakırken askeri bir yenilgiden çok politik bir yenilgiyi ortaya koymuş oldu. Şehirli kitlelerden kopuk bir mücadele anlayışıyla varılan yer, yoksul köylülerin taleplerinin bile karşılanmaması oldu. Kolombiya egemen düzeninin kapitalist-bankacı, büyük toprak sahipleri ve ABD emperyalizmi arasındaki bir ittifak olduğu göz önüne alınırsa yoksul köylülerin büyük toprak sahipleri aleyhine taleplerinin kazanılabilmesi, egemen bloğun parçalanmasını gerekli kılar. Yani kapitalist sermayeyi hedef almadan büyük toprak sahipleriyle mücadele edemezsiniz. Sonuç olsa olsa yıllar yılı süren gerilla savaşı nedeniyle kapitalist sömürüye görece kapalı kalan kırsal alanların da ulusal ve uluslararası yatırımcılara açılması planları olur.
FARC’ın ideolojik çizgisi de aslında silahların bırakılmasıyla keskin bir şekilde ortaya çıktı. Silahların etkisiyle “radikal” bir görüntü veren örgüt, silahların etkisi ortadan kalkınca olsa olsa sosyal demokrat denilebilecek bir görüntü kazandı. Örneğin partinin kuruluş kongresinde “bütün Kolombiyalılara ekonomik gelişme vaat eden” bir siyasi çizgi izleyecekleri söylenmişti. “Ulusun tümüne ekonomik gelişme” ne ifade eder? Sınıfları, eşitsizlikleri bir kenara bırakan ve sosyal-liberal bir yaklaşımdan başka bir şey değil…
Kolombiyalı yoksulların bir zamanlar umut bağladığı FARC’ın böyle bir sona yaklaşması elbette hüzünlü. Ancak ideolojik olarak aşamacılıktan kopamayan, sürekli devrim programını içermeyen, yani kapitalist ilişkileri hedeflemeyen, sınıf mücadelesinde emekçileri merkeze almayan bir siyasi hareket; hele ki klasik sosyal demokrasi dönemindeki gibi çiçek böcek vaat etmeye başlıyorsa, yolun sonuna gelmiş demektir.
Kolombiya seçimlerinde net bir iktidar odağının çıkmamış olması, ülkenin siyasi düzeninin pek de pürüzsüz olmadığını gösteriyor. Ancak Kolombiya’da emekçilerden ve yoksul halktan yana tek olasılık, emekçi sınıflar merkezli, Marksist bir alternatifin yaratılması olacaktır. Yoksa “herkese ekonomik gelişme” tarzı liberal saçmalıklarla tarihin öznesi olunamaz.