Döviz Rekora Koşuyor, Başkanlık Dayatması Felakete Çağırıyor! – Güneş Gümüş

Döviz Rekora Koşuyor, Başkanlık Dayatması Felakete Çağırıyor! – Güneş Gümüş

Piyasalar yeni haftaya dolar ve euronun art arda kırdığı rekorlarla başladı. Geçen haffta 3.60 rekorunu kıran Dolar, TL karşısında bu sabah 3,72’yi geçti. Euro ise 3,92’yi gördü. 

Türk Lirası, geçtiğimiz dönemde 24 gelişen piyasa parası arasında en kötü performans gösteren para birimi oldu. TL’nin dolar karşısında kayıpları günlük bazda  %1.5 ila %2’yi aşmış durumda.

Hükümet ve çevresi, Dolar’daki tırmanışın küresel bir süreç olduğunu iddia etse de TL kendisine benzer para birimlerinden 2 katı fazla değer kaybediyor ve liderliği kimseye kaptırmıyor.

AKP ve Saray cephesi, Aralık ayında dövizlerinizi bozdurun çağrısı yapmış; çağrılar, içi boş teneke gibi ses çıkaran gürültülü bir kampanyaya dönüşmüştü. Yalakalık yarışına dönüşen döviz bozdurma kampanyası ise sadece büyük miktarsa döviz bulunduran spekülatörlere yaramış ve birkaç günlük kar satışının ardından alımlar yeniden başlamış ve döviz tutulamamıştı. Boş teneke politikası ve yalakalık yarışı ile ekonominin yönetilemeyeceği böylelikle görülmüştü.

Neticede rekor üstüne rekor kıran döviz, bütün tahminleri alt üst etmeye devam ediyor. AKP ekonomi çevresinin tahmin ve hedefleri, daha bir-iki ayı doldurmadan çöpe gidiyor. Türkiye ekonomisi 2008’den beri ilk defa küçülme yaşıyor ve bunun devamı gelecek. Şu anda reel sektörde yaşanan krizin, mali ve takip eden bir bankacılık krizine dönüşme ihtimali her geçen gün güçleniyor.

Sıcak paranın bol olduğu yıllarda ağustos böceği gibi yatan AKP iktidarının dünyada şartların çetinleştiği şimdiki dönemde yapabileceği hiçbir şey yok. Türkiye’nin yıllık 200 milyar dolar dış borç bulması lazım. Sıcak paranın bol olduğu evre sonlandığından bu borcun bulunması çok zorlaştı ve sonuç olarak döviz hızla tırmanıyor. Krizin emekçi halkın üzerinden geçmesini beklemek ve halkın da bunu sineye çekmesini ummak dışında tamamen çaresizler. Üstelik RTE’nin başkanlık hırsları, mevcut koşulları daha da ağırlaştırıyor. Ülkeyi bir yönetim krizinin içerisine sokan RTE, şimdilerde yangından mal kaçırır gibi bir başkanlık referandumu kovalıyor. Önümüzdeki aylarda krizin daha da ağırlaşacağını bilen AKP aygıtı, tüm gücüyle başkanlığa yüklenirken ülkeyi ekonomik felakete doğru sürüklüyorlar.

Faiz Döviz Sarmalı

AK/Saray cephesi faizleri düşürerek 2012’den beri yaşanan yavaşlama, durgunluk konjonktürünü aşmaya çalışıyor. Ama bu da Türkiye’ye gelen dövizin azalmasına neden olduğu için dövizin uçuşa geçmesine sebep oluyor. Saray cephesi sürekli faizi indirin çağrısı yapıyor, çünkü bir yandan sürekli düşman algısı yaratarak ekonomik krizdeki sorumluluğunu gizlemeye çalışıyor, diğer yandan da ekonominin büyüyememesi sonucu artan işsizliği mümkün mertebede yavaşlatmaya çalışıyor. Zira ekonomik büyüme yavaşladığında işsizlik hızla tırmanıyor. Hanehalkları için büyük bir travma demek olan işsizliğin artması da yaklaşan referandumun reddedilme ihtimalini arttırıyor. En son açıklanan resmi işsizlik verilerinde bile oran %11.3’e geldi. Genç işsizliği ise %20’de  yani her 5 gençten biri işsiz. Önümüzdeki aylarda işsizliğin %15’lere doğru yükselmesine kesin gözüyle bakılıyor. Referandumun aceleyle halledilmek istenmesinin sebebi de bu.

Ekonomik krizin siyasi yansımalarının olmasından korkan AKP ekonomi yönetimi, yere çakılan büyümeyi yerinden oynatmak için insanları daha da fazla borçlandırmayı denese de bu taktik de tutacak gibi değil. İnsanlar zaten boğazında kadar kredi borcunda. Bankalar Birliği’nin açıklamasına göre kredi artış hızı reel olarak durmuş durumda yani %9’larda. Bu da zaten enflasyon oranı demek. Yani krize tepki olarak, krizin önüne geçmek için uygulanan en önemli kanal olan borçlandırma süreci tıkanmış durumda. 

Diğer taraftan ekonomi büyüyemediği halde cari açık artmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yılla petrol fiyatlarının olağanüstü ucuzlaması sayesinde ateşi düşen cari açık sorunu, petrol fiyatlarındaki yükselmeyle beraber yeniden tırmanışa geçti. 

Ekonomi büyüyemezken enflasyon tırmanışa geçiyor ve muhtemelen 2017’nin ilerleyen aylarında yeniden çift haneli rakamlara ulaşacak. Giderek bozulan tablo karşısında hükümetin elindeki tek silah kamu bütçesi. Şimdiye kadar az olan kamu borcunun hızla artmaya başladı ve artmaya devam edecek.  

Neticede AKP’nin batışa sürüklediği Türkiye ekonomisinde kırılma noktasına doğru gidiliyor. Dövizin uçuk noktalara vardığı şu sıralarda, şirket iflaslarının tetiklenmesi, bunun zincirleme şekilde yayılmaya başlaması, işsizliğin %20’lere ulaşması, kredi dönüşlerinin sekteye uğraması ve krizin bankacılık sektörüne ulaşması gibi bir senaryo her zamankinden daha yakın durumda.

İşsizliğin, hayat pahalılığının ve geçim derdinin belini büktüğü emekçi kesimlerin krizden çıkış için kestirme bir çözümü maalesef yok. İşçiler, örgütlülüklerini arttırmak, sendikalara ilaveten alternatif işyeri örgütlenmeleri geliştirmek ve sosyalist mücadeleye katılmak zorundalar.    
 

KATEGORİLER
ETİKETLER