Suruç, Ankara, Sultanahmet – Peki Yarın?
Türkiye halkı 12 Ocak Salı gününe yine bir katliamla başladı. İstanbul’un turistik merkezlerinden Sultanahmet Meydanı’nda gerçekleşen canlı bomba saldırısında 11 turist hayatını kaybetti. Saldırı bir IŞİD üyesi tarafından gerçekleştirildi. Bu saldırıyla birlikte son altı ay içinde yaşanan üç canlı bomba saldırısında toplam 151 kişi hayatını kaybetti. Davutoğlu’nun “öfkeli bir grup” olarak tanımladığı IŞİD, gelinen noktada tüm dünya halkları için tehdit olduğunu bir kez daha gösterdi.
Emperyalist Kapitalizm Suriye’yi Cihatçı Çiftliğine Çevirdi
Beşinci yılını doldurmak üzere olan Suriye İç Savaşı boyunca emperyalizm tarafından “ılımlı” diye diye desteklenen muhalif gruplar arasından giderek radikal-Selefi unsurların başa geçmesi, herkesin herkesle çatıştığı iç savaş içinde iç savaş süreci ve nihayetinde IŞİD’in sahada başat faktör olarak yer edinmesi. Bütün bu süreç boyunca Türkiye’nin de parçası olduğu fiili emperyalist bloğun her hamlesi Suriye (ve Irak ve bütün Ortadoğu) halkı için felaketin daha da büyümesi anlamına geldi. Artık kontrol edilemez bir güce ulaşan IŞİD’e karşı kurulan “uluslararası koalisyonlar”, çözüm anlamına gelmeyen hava saldırıları vs. ise emperyalizmin bölgedeki ateşi kontrol edebileceği seviyede tutmaya çalışmasından başka bir anlam ifade etmiyor.
Yıllardır Suriye’ye girme hayalleri kuran ama her defasında kapıyı bile tutturmayı beceremeyen AKP’nin politikaları, bölgedeki emperyalist saldırganlığın en düzeysiz görünümlerinden birini oluşturuyor. Ortadoğu’nun abisi rollerine soyunan RTE ve ekibi, Suriye “muhalefeti”ne yıllardır verdiği maddi ve manevi destekle mevcut ateşin en büyük sorumlusu durumunda. Rojava’daki Kürt güçlerine saldıran IŞİD’in, özellikle bu nedenle AKP ile kurduğu ilişki düzeyini hatırlatmaya gerek var mı? “Kobane düştü düşecek” diye ortalıkta dolananlar, IŞİD üyelerine ve diğer Selefi unsurlara sınırda cephe gerisi olarak kullanılacak koskoca bir alan sağlamıştı.
AKP’nin IŞİD’e Açtığı Sınırlar: Suruç, Ankara, Sultanahmet
Suriye’deki hamleleri için Türkiye’nin güney sınırlarını lojistik amaçlı kullanmaya alışan cihatçı örgütler, bu olanağı Suriye dışına uzanmak amacıyla da kullanmaya başladı. Türkiye’de olduğu ya da Türkiye’ye yönelik eylem yapacağı bilinen onlarca IŞİD militanının listesi devletin elinde mevcut. Ancak ne var ki AKP Hükümeti, canlı bombaları eylem yapmadan önce yakalamayı pek de demokratik bulmuyor! Hatırlanacak olursa Suruç ve Ankara katliamlarının failleri emniyetin listelerinde yer alan ve güya takip edilen kişilerdi.
Hükümetin Selefi saldırganlara karşı hareketsiz kalmasının bedeli toplamda 151 kişinin hayatı oldu! Önce 20 Temmuz’da Suruç saldırısı, ardından 10 Ekim’de Ankara katliamı, şimdi de Sultanahmet patlaması. Suruç’ta Kobane’li çocuklara oyuncak götürmek isteyen sosyalist gençler, Ankara’da emekçiler ve devrimciler, Sultanahmet’te turistler katledildi.
IŞİD bombaları sadece Türkiye’yi tehdit etmiyor. 12 Kasım Beyrut, 13 Kasım Paris; yakın zamanlardan ilk akla gelenler. Yani yarın dünyanın hangi meydanında bomba patlayacağını, nerede katliam yaşanacağını tahmin etmek bile güç. Avrupa ülkeleri IŞİD saldırılarına karşı kalıcı bir alarm durumunda. Ancak Türkiye’nin risk durumu daha fazla. Zira hemen sınırında ortaya çıkan Selefi barbarlığın kolu en rahat Türkiye’ye uzanıyor. Suruç, Ankara ve Sultanahmet’ten sonra sıradaki hedefin neresi olduğu belli değil. Ancak görünen o ki, yeni hedeflerin olduğu su götürmez bir gerçek.
Oturup Yeni Bombaları mı Bekleyelim?
Ya da her güne yeni bir saldırı korkusuyla mı uyanalım? Her an bomba patlayabilir diye evimizden mi çıkmayalım? HAYIR! Yeni saldırılar yaşanabilir elbette, hatta AKP iktidarda olduğu ve Suriye’de güttüğü politikaları sürdürdüğü müddetçe yeni saldırıların olacağını öngörmek işten bile değil.
Ortada bir gelecek kavgası var! Ya bombalarla tehdit edilen günlere mahkûm olacağız, ya da yeni bir geleceği kendi ellerimizle kuracağız. Politikadan uzak durmak bombalardan kurtulmayı sağlamaz! Görüldüğü üzere bombalar turistik alanlarda da çıkabiliyor karşımıza.
Emin olun, herhangi bir gün, herhangi bir pazar yerinde ya da alışveriş merkezinde veya öngörülemeyen sokakta patlayabilir bombalar… Daha önce söylemiştik, yine söyleyelim: bombaların nerede patlayacağını tahmin etmek zor; ancak patlayacak bombaların azmettiricisi iktidarda! Yaşam biçimiden dolayı IŞİD’in hedef gösterdiği herkes tehdit altında!
Ya Selefi çetelere, emperyalist güçlere, AKP’nin savaş politikalarına karşı durup örgütlenecek ve kendi geleceğimizi yaratacağız. Ya da geleceksizliğe mahkûm olacağız. Kan deryasına çevrilen Ortadoğu’da barbarlığın tek panzehiri olan sosyalizmin örgütlülük düzeyini yükseltmemiz gerekiyor. Vazgeçmeden, yorulmadan, ısrarla örgütlenmemiz gerekiyor.
Ortadoğu’da kurtuluşun anahtarı sürekli katliamlara karşı sürekli devrim perspektifi etrafında kenetlenmekten geçiyor.