Emperyalist Müdahalenin Panzehri: Örgütlü Mücadele – Çağın Erdinç
15 Mart 2011’den beri Suriye’de devam eden iç savaşta yeni bir döneme giriliyor. Suriye’de Başar Esad’ın kimyasal silah kullandığı iddialarının ardından, Amerikan’ın 6. Savaş Filosu’nun desteğiyle, ABD, Akdeniz’deki askeri varlığını Suriye halkları için tehdit haline getirecek kadar arttırdı. İran’ın ABD’nin askeri gücünü bölgeye yığmasına gösterdiği sert tepki ve İtalya’nın olası bir askeri koalisyonda bulunmayı reddedeceğini açıklaması emperyalistler için müdahalenin koşullarını güçleştiriyor.
Müdahalenin bölgesel zorlukları dışında, mikro güçlükleri de var. Evvela, Suriye halkının öenmli bir bölümünün, kendileri için savaştıklarını söyleyen; fakat küçük çocukları bile katleden Suriye muhalefetine karşı tutumu net. Mısır ve Tunus’tan farklı olarak, iç savaş boyunca kentlerde Esad hükümetine karşı hiçbir kitlesel gösterinin yapılmamış olması, edilgen bir tutum gibi görünse de, aslında hükümetin devrilmesinden sonraki sürecin çok daha kötüye gidebileceğinin bilincinde olmalarının bir kanıtı.
Tüm bu ‘güçlüklerin’ farkında olan ABD, sınırlı hava harekâtını her şeye rağmen birkaç gün içerisinde gerçekleştirmeyi planlıyor. Diğer taraftan, ABD’nin, kendisi için büyük bir tehdit olarak gördüğü İran’ın çevrelenmesi Suriye’de Esad rejiminin sonlanmasıyla mümkün olacak ve ‘Şii Hilali’ büyük ölçüde zayıflatılmış olacaktır.
AKP’nin Suriye Israrı…
AKP’nin dış politika yöneliminin kaynağı olan Ahmet Davutoğlu’nun Stratejik Derinlik kitabında usanmadan vurgulanan ‘’Osmanlı Devleti döneminde Ortadoğu’da huzur vardı. Osmanlı Devleti’nin birleştirici etkisi, Ortadoğu’ya huzuru getirecektir’’ tezi, çocukça idealize edilmiş olsa da, uzun vadede Ortadoğu halklarının kanının daha fazla akmasına neden olmaya devam edecektir. Çünkü Suriye konusunda AKP’nin girdiği bataklıktan çıkmasının tek yolu, emperyalist müdahaleyle Esad hükümetinin devrilmesi olacaktır. Irak ve Afganistan’da ABD askerlerinin birçok kadına tecavüz edip binlerce insanı katletmiş olması ve Suriye’de de benzer süreçlerin yaşanacak olması, AKP açısından, kendi iktidarının sağlamlaşmasının yanında teferruat olacaktır.
Ayrıca Esad kuvvetlerinin çevreden merkeze çekilmesinden sonra PYD’nin Rojava’daki gücünü iyice sağlamlaştırması, yapılması planlanan Cenevre Konferansı’na Kürtlerin Rusya tarafından bizzat çağırılması, El-Nusra’nın PYD’ye karşı başarısız olması, güçlenen Kürt hareketine karşı, AKP’nin emperyalist müdahaleyi bir ‘pan-zehir’ olarak gördüğünü gösteriyor. İçeride devam ettirdiği çözüm sürecinde AKP’nin elinin kuvvetli olması, Rojava’daki Kürt kuvvetlerinin etkisinin azaltılmasına bağlı.
Sonuç olarak, emperyalizmin birkaç gün içerisinde Suriye’yi kısıtlı hava operasyonlarıyla ‘uyarabileceği’ ve AKP’nin de buna destek vereceği aşikâr. Esad’ın gerekli ‘uyarıyı’ almaması halinde, daha kapsamlı hava harekâtı ve sonrasında büyük bir kara harekatının yapılması sürpriz olmaz. Emperyalizmden açılacak küçük delikler, büyük zaferler getirebilir. Suriye’ye yapılacak olan emperyalist müdahale, yeni bir direniş sahası oluşturacaktır. ABD’nin Vietnam’dan girip çıkamadığı bataklık Dünya’da emperyalizme karşı büyük direnişlerin ortaya çıkmasını sağlamıştı. Emperyalizm için yeni bataklık alanının Suriye olması, örgütsüz halklar için belki dönemlik kazanımlar sağlayacaktır; fakat uzun vadede emperyalizmin krizinin Ortadoğu halklarının kazanımı haline dönüşmesi, Ortadoğu’da örgütlü mücadelenin yürütülmesine bağlı.