5 Kasım Grevi, Tıkanmış Kamu Emekçileri Hareketine Yeni Bir Yol Açtı!
Ekonomik krizin faturasının her geçen gün emekçinin üzerine daha fazla yıkıldığı, emekçi sınıflara yönelik saldırıların ciddi boyutlara ulaştığı bir dönemde gerçekleştirilen yoğun katılımlı ve etkili bu grevin önemi oldukça fazlaydı. 25 Kasım grevinin en önemli yanlarından birisi de kamu emekçilerinin uzun bir süreden sonra ilk kez birleşik bir şekilde greve çıkmaları oldu. Kamu emekçileri sendikaların birlikte greve gitmesi, emekçiler açısından greve farklı bir hava ve anlam kattı; emekçilerin kendi güçlerine ve mücadelelerine güveni artırdı. Bu birliktelik ayrı bir sinerji yarattı.
1990’larda büyük bir atılımla heyecan yaratarak başlayan kamu emekçileri hareketi, KESK bürokratlarının ellerinde sıkışmış ve militan duruşunu kaybettiği oranda da tıkanmaya başlamıştı. KESK; soruşturmalar, polis copları, sürgünler ve işten atılmalar vız gelerek sokakta fiili şekilde mücadeleci kamu emekçileri tarafından kuruldu. Ancak KESK bürokrasisi 1990’larda sokakları saran mücadeleci çizgiyi terk ettiği oranda kazanım elde edemediğinden ve gelen baskılara da örgütlü bir cevap veremediğinden kamu emekçilerinde eskisi gibi bir heyecan yaratamaz hale gelmişti. Giderek azalan katılım, coşkusuz, “bir an önce bitsin” mantığıyla geçen eylemler yaşanan tıkanıklığı ortaya koyuyordu. Ancak 25 Kasım grevi bu havayı tersine çevirdi. Gerek kamu emekçileri açısından bir birlikteliğin ortaya çıkması gerekse grev-toplu sözleşme hakkı gibi çok meşru bir talep çerçevesinde örgütlenmek, greve güç kattı. 25 Kasım grevi, kamu emekçileri hareketinin yaşadığı tıkanmadan çıkış için bir yol açtı.
Kısa vadede bu grevin yaratacağı etki, düzenin saldırılarını geri püskürtebilecek bir güce ulaşamasa da özgüveni ve mücadele isteğini artırıp yeni bir hava yaratarak kriz ve beraberinde gelen saldırılara nasıl direnileceğinin önemli bir örneğini sundu. Kriz dönemlerinde yükseltilecek böylesi mücadelelerin emekçi sınıflar nezdinde yaratacağı moral, gelecek mücadelelere girişmelerinde daha kendine güvenli ve kararlı bir hava yaratacaktır. Tüm yurtta gerek hayatın durmasıyla gerek medyanın yoğun ilgisiyle büyük etki yaratan bu grev, kamu çalışanlarının grev-toplu sözleşme hakkı mücadelesine büyük bir sinerji katacağı açıktır. Bundan sonra örgütlenen eylemlerin daha güçlü geçecektir. Grevin yarattığı toplumsal etki sonucunda güçlerinin farkına varan kamu emekçileri, hakları için örgütlü mücadeleye daha bir güven ve azimle sarılacaktır. Bu mücadele sürecinin devamının iyi bir biçimde örgütlenmesi ibrenin 90’lı yılların başında olduğu gibi tekrar kamu emekçilerinden yana dönmesinin kapısını açabilecek potansiyelleri taşımaktadır.
Emekçilerin coşkulu eylemi karşısında öfkeye boğulan hükümet, grev öncesinde ve sonrasında türlü tehditler savurmuştu. Hükümetin tehditleri boşa çıkmıştır. Erdoğan’ın greve çıkacaklara yönelik “memurlar neticesine katlanırlar” tehdidi, valiliklerin kamu kuruluşlarına “eyleme katılanlar hakkında yasal işlem yapılacak” yönünde yazı göndermesi; AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in “Alın grevi, toplu sözleşmeyi, sendikayı; vazgeçin 657’den” açıklamaları kamu emekçilerini sindirememiş, iş bırakma kararı güçlü bir şekilde hayata geçmiştir. Sermaye iktidarı ise istediği kadar greve giden kamu emekçilerine soruşturma ve ceza tehditleriyle gözdağı vermeye kalksın. Emekçilerin haklı mücadelesi bugüne kadar hiçbir cezai yöntemle nasıl bastırılamadıysa, bundan sonra da bastırılamayacaktır.
İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!
Zafer Direnen Emekçinin Olacak!