İktidar Türkiye’nin deprem gerçeğine yıllardır yüz çeviriyor; her yeni felakette sorumsuzluğun, umursamazlığın, hazırlıksızlığın bedeli halkı vuruyor. Dün Elazığ’ın Sivrice ilçesinde meydana gelen AFAD’a göre 6,5, Kandilli’ye göre 6,8 büyüklüğündeki deprem sonucu 22 kişinin yaşamını yitirdiği, onlarca kişinin halen enkaz altında olduğu ve 1031 kişinin yaralandığı açıklandı.

Deprem sonrası iktidar cephesinden ve adeta iktidarın çiftliği haline gelmiş olan kurumlardan yapılan açıklamalar, iktidarın halkın can güvenliğini ne derece düşündüğünün bir göstergesi oldu. Enerji Bakanı Fatih Dönmez TV’de canlı yayınına bağlanarak “Herşeyi devletten beklemek doğru olmaz.” diyerek topu vatandaşa atarken; görevi olası afetlere karşı hazırlıklı olmak ve hızlıca yardım ulaştırmak olan Kızılay’ın başkanı Kerem Kınık twitterdan “Bölgedeki vatandaşlarımızın olumsuz şartlardan korunması için ihtiyaç duyulan malzemeleri bölgeye sevk ediyoruz. Destekleriniz için Deprem yaIn 2868’e sms yollayın 10₺ katkıda bulunun. Dilediğiniz kadar gönderebilirsiniz. Gün dayanışma günü.” açıklamasında bulundu.

Bu açıklamaların ardından halkın tepkisi ise doğal olarak 1999’daki Marmara Depremi’nden bugüne kadar geçen 20 yılda deprem vergisi adı altında toplanan 66 milyar TL’nin akıbetini sormak oldu. Elbette bugüne kadar bırakın deprem riski taşıyan bölgelerde tek bir çivi çakmayı, olası afetlere karşı hazırlık yapmayı; paranın alakasız alanlarda kullanıldığı bizzat iktidarın maliye bakanları tarafından açıklanmıştı. Geçmişte bakanlık yapan Mehmet Şimşek deprem vergisinin duble yollara harcandığını açıklamış, Kemal Unakıtan’sa “Bu vergiler deprem için getirilmiş olsa, alınır biterdi. Bütçenin ihtiyacı olduğu için toplandı, milleti aldatmanın alemi yok.” itirafında bulunmuştu.

Dün yaşanan depremin ardından Prof. Dr. Naci Görür’ün birkaç ay önce yapılan bir canlı yayında Elazığ bölgesinde bir deprem tehlikesine dikkat çektiği ortaya çıkmıştı. Naci Görür dünse depreme ilişkin olarak “Elazığ ve köylerini depreme hazırlayın dedim. Bu konuda kitaplar basıldı. Ama maalesef pek bir şey yapılmadı” dedi. Çılgın projeler için yandaş müteahhitlere devasa kaynaklar aktarma konusunda oldukça mahir olan iktidarın söz konusu halkın güvenliği olduğunda nasıl sırt çevirdiğinin bir örneği daha!

Balık baştan kokuyor. Rejimin tepesinin kendisine 1150 odalı saraylar yaptırdığı ülkede, Kızılay Başkanı da elbette pastadan payını kapacak. Yakın zamanda Kızılay’ın merkez olarak kullanmak amacıyla Rumelihisarı’nda aylık 12.000 dolara boğaz manzaralı ve havuzlu bir tarihi köşk kiraladığı; köşkün mobilyalarına 600.000 TL para harcadığı ortaya çıkmıştı. Ayrıca Kızılay yöneticilerinin maaşlarına dört yılda % 170’lere varan zamlar yapıldığı ortaya çıkmıştı. Dahası Kızılay’ın Suriye’de savaşan cihatçı çeteler için SMS’le yardım kampanyası düzenlediği, ayrıca erzak ve çadır yardımı yaptığı biliniyor. Bütün bunların ardından Elazığ halkı için harcanacak para kalmamış olacak ki Kızılay Başkanı SMS’le para dileniyor!

Bütün bunları dile getirdiğinizde ise iktidarın trolleri sizi siyaset yapmakla suçlayacak, iktidarın “soylu”ları sopa sallayacaktır. Oysa depremden daha çok bu yağma düzeni insanları felakete sürüklemektedir.

Elbette bu ülkenin emekçileri deprem mağduru Elazığ halkını yalnız bırakmayacaktır. SEP olarak depremden etkilenen bölge halkıyla dayanışma amacıyla gerekli çalışmalar yapılacaktır. Fakat gelecekte daha büyük mağduriyetler yaşamamak için bizim sırtımızdan zenginleşip bizi ölüme mahkum edenlerden hep birlikte hesap sormalıyız.

KATEGORİLER