15’lerin Yolunda Cihan Komünizmi Davamız Sürüyor! – Demet Koca
Kazıdık on beşlerin ismini,
Kanlı kızıl bir mermere!…
Bir çelik aynadır gözlerimiz,
On beşlerin resmini görmek isteyenlere!…
Türkiye’de Bolşevik geleneğin ilk adımlarını atan Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı, 1921’de 28 Ocak’ı 29’una bağlayan gece Trabzon’dan Sovyetler’e geri dönmek üzere yola çıkmışken öldürüldüler. Katledildiklerinde 21. yüzyılı sarsacak bir geleneğin neferleri olarak cihan komünizmini gerçekleştirmek adına Anadolu topraklarına gelmişlerdi. Mustafa Suphi 1883 yılında Giresun’da doğdu. Babasının memuriyeti sebebiyle farklı yerlerde yaşayan Suphi, ilköğretim ve lise hayatını Kudüs, Şam ve Erzurum’da tamamladı. İstanbul Hukuk Mektebi’nde 1906 yılında biten üniversite hayatı Paris Siyasi İlimler Okulu’nda 1910 yılına kadar devam etti. Mustafa Suphi’nin Paris’te yaşadığı dönemler Suphi’yi sosyalist düşüncelerle tanıştıran dönemlerdi. Paris’ten dönen Mustafa Suphi, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne yakınlaştı. Bu yakınlık kısa sürdü ve 1912 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden ayrılmasının ardından Milli Meşrutiyet Fırkasına katıldı ve fırkanın gazetesi İfham’da yazmaya başladı. İttihat ve Terakki’nin 1913’de yaptığı Bab-ı Ali Baskını’nın ardından yönetime el koymaya başlaması ve otoriterleşmesiyle birlikte muhalif kesimler üzerine büyük baskılar yürütüldü. Mustafa Suphi’ de onlardan biriydi. İfham gazetesinde yazdığı bir yazı Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesiyle bağdaştırıldı ve Sinop’a sürgün edildi. Sinop’taki 7-8 arkadaşıyla birlikte bir tekneye atlayarak Kırım’a kaçtılar.
Mustafa Suphi’nin Çarlık Rusya’sına kaçışı ileriki dönemlerde hayatında önemli bir dönüm noktası olacaktır. Osmanlı’ya karşı savaşan ülkeler arasında olan Çarlık Rusya Türkleri sürgün etmektedir. Mustafa Suphi de onlardan biri oldu. Kaluga şehrine sürülen Suphi bu dönem de Bolşevizmden etkilendi.
Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası arasında Mustafa Suphi’nin fikirleri oldukça farklılık gösterir. Ekim Devrimi’yle birlikte Suphi, ateşli bir enternasyonalist devrimci olmuştur.
Bolşevizmi pratiğe döken Suphi, devrimden sonra Doğu halklarını Bolşevizm saflarına katmak için arkadaşlarıyla Moskova’da Yeni Dünya gazetesini çıkarır. Asıl amacı ise mücadeleyi Anadolu’ya taşımaktır. Çarlık Rusya’sına yaşayan Türk ve Müslümanları devrimin ardından başlayan iç savaşta Kızıl Ordu saflarına katmak için Sultan Galiyev ile birlikte mücadele etmiştir.
Mustafa Suphi cihan komünizmi anlayışıyla 1917 Ekim Devrimi sonrası 25 Şubat 1918’de Moskova’da Birinci Türk Sol Sosyalistleri Kongresi ve Kasım 1918’de Birinci Müslüman Komünistler Kongresi’ne ön ayak oldu ve mücadeleyi yükseltti. Üçüncü Enternasyonal’in kararıyla Bakü’de gerçekleştiren Doğu Halkları Kongresinde aktif rol alan Suphi ve yoldaşları bu kongreden kısa bir süre sonra 10 Eylül 1920’de Türkiye Komünist Fırkası’nı kuracaktı. 15 bölgeden gelen 75 delegeyle yapılan kongre ile kurulan TKP, Anadolu topraklarında Bolşevizmin ilk köklerini salacaktı.
Lenin ve Mustafa Kemal arasındaki görüşmelerden sonra geldiği Türkiye’de çeşitli provakasyonlarla katledilmeye çalışılan Suphi ve yoldaşları Trabzon’dan gemiyle Sovyetler’e giderken öldürüldüler. Bu katliam yıllardır unutulmadı ve onun anısına mücadele edenler hiç bitmedi. Onların haklı davaları bir adım geriye gidilmeksizin devam etmektedir. 15 yoldaşımızdan bu topraklarda cihan komünizmi bayrağını dalgalandırma sevdasını devraldık.
“Irkımız insanlık, yurdumuz tüm dünyadır.”