1 Mayıs’a Dair Bir Muhasebe – Güneş Gümüş
1 Mayıs gecesi büyük kentlerin bazı mahallelerinde marşlar, ıslıklar ve tencere tava sesleri yükseldi. Çok daha güçlüsü, hem de Türkiye çapında, gerçekleşebilirdi. Önemli bir fırsat kaçırıldı; yazık oldu.
Corona’nın yarattığı ortamda solun “1 Mayıs’ı kutlayamama krizi” fırsata çevrilebilir, 1 Mayıs milyonları içerisine çekebilirdi. Böylelikle her yıl yaşanan takvim günü darlığı aşılabilirdi. Oysaki DİSK’in başını çektiği dörtlü bürokratik hantallık, siyasi zeka eksikliği ya da başka nedenlerle bu imkanı heba etti. Akşam 9 eylemi, son anda, en etkisiz şekilde duyuruldu. Bu da ancak taban basıncı ile mümkün oldu. DİSK Kazancı Yokuşu ve Taksim’deki sembolik eylemlere odaklandı. Bunun dışında en görünen çağrı sosyal medyada sanal 1 Mayıs çağrısıydı. Solun diğer bileşenlerinin büyük kısmının ufku da bundan daha geniş değildi. 5-10 kişilik eylemlerle kendimizi gösterelim hesabı yapanlar da vardı.
Peki ya 1 Mayıs gecesi gerçek anlamda örgütlenseydi;
1- Bu 1 Mayıs açık alanda mitingler örgütlenemedi belki ama 1 Mayıs gecesi tüm mahallelerde güçlü eylemlere sahne olabilirdi. Sayı ve yaygınlık ayrı bir konu, sınıf taleplerini işaret eden güçlü bir kampanya ile vuruculuk da çok üst seviyeye çıkarılabilirdi. 1 Mayıs akşam 21:00 eylemine kampanyalı bir gidiş planı olsaydı en az 10 gün süresince mahalleler ve işçi bölgeleri afişler ve yazılamalarla donatılabilirdi. Bunun için de yoğun bir çalışma yapmak; eylemi duyurmak için günlerce ses araçlarıyla mahallelerde dolaşmak, muhalif medyada haber olmasını sağlamak, sosyal medyadan yüklenmek ve halka ulaşmak gerekirdi. Böyle olunca muhalif ulusal medya da 1 Mayıs’a kilitlenirdi. Ülkede gerçek bir 1 Mayıs rüzgarı esmiş olurdu. Ama bu bileşenler 1 Mayıs için bir afiş çalışması bile yapamadılar.
2- Eylem bu şekilde ülke çapında yayılsaydı büyük ses getirir; ülke gündemine otururdu. Eylem, emekçi talepleriyle yürütülen bir kampanyanın taçlanması olacağı için de iktidarı oldukça yorardı. Emekçilerin geniş tepkisini örgütlemek, Corona karşısında başarılı bir yönetim havası çizmek isteyen iktidara can sıkıcı bir darbe olurdu. Bu 1 Mayıs AKP’ye karşı direniş açısından da bir milat olabilirdi.
3- Kampanya ve emekçi talepleri etrafında bir emekçi hattı oluşur ve sınıf gündemiyle doğru bir siyasal ayrışma hattı şekillenirdi. Emekçi halk ile kendi iktidarlarını ve patronları korumak için işçileri feda eden AKP düzeni arasında böyle bir ayrışma sınıf bilincinin de ilerlemesine vesile olurdu.
4- Bu şekilde örgütlenen 1 Mayıs sayesinde kitlelerle iletişim kurmakta sorun yaşayan sosyalist sol için de bu darlığı aşma yolunda önemli bir adım olurdu. Böyle bir 1 Mayıs mahallelerde güçlü bir sol hava yaratan, karamsarlığı dağıtan, yerelleri güçlendiren bir etkiye sahip olduğunu belirtmek lazım.
Karantina günlerinin armağanı da 1 Mayıs gece eylemleri olsun. Bu eylem biçimini gelecek yıllarda da gündüz eylemlerinin yanına eklemek ve 1 Mayıs’ı olabildiğince kitleselleştirmenin aracı haline getirmek gerek.