“Zafer Günü” ve Stalin Güzellemesi Üzerine – V.U.Arslan
Nazilerin yenilgisi üzerinden Stalin’e yönelik bir dolu övgüye şahit oluyoruz. 9 Mayıs, Sovyet ordusunun Berlin’e girmesi üzerine bir zafer olarak adlandırılıyor. Stalin ise faşizmi yenen lider olarak parlatılıyor.
Bu övgülere şu şekilde cevap verilmelidir:
1) Stalin, Hitler’in Almanya’da zafer kazanmasına büyük katkılar sunmuştur. Bu nasıl oldu:
a) 1924-25 Alman Devrimi’nde Almanya Komünist Partisi’ne (KPD) inisiyatif almayın emri verildi. Almanya’da devrim fırsatı göz göre göre kaçırılınca Nazilerin yükselişi başladı. KPD liderliği Troçki’nin Almanya’ya gelip devrime liderlik etmesi çağrısına ise Troçki’nin Sovyerler’deki “hayati görevleri” nedeniyle olumsuz yanıt verilmiştir.
b) Nazilerin yükselişi karşısında milyonluk KPD ciddi hiçbir direniş sergilememiştir. Stalin’in emirleri Nazilerin değil, baş düşman ve “sosyal faşist” olarak ilan edilen Sosyal Demokrat Parti (SPD)’nin hedef alınmasını istiyordu. Nazilere karşıysa hayırhah bir tutum alınıyor, “bırakın iktidara gelsinler, nasıl olsa Alman halkının sorunlarını çözemeyecekler” deniyordu. Neticede dünyanın en güçlü ve örgütlü işçi hareketi, kötürüm olmuş ve Naziler kolayca iktidara gelmiştir. Oysa Alman işçi hareketi daha güçlenmeden Hitler’i tükürüğüyle boğabilirdi.
2) Stalin, 1936-39 arası en yoğun boyutlara ulaşan “Büyük Temizlik” sürecinde aralarında Ekim Devrimi’nin lider kadrosunun da bulunduğu bir milyondan fazla komünisti katletmiştir. Bu politik soykırımdan en çok etkilenen kurumların başında Kızıl Ordu gelmiştir. Bütün devrim ve iç savaş kahramanı Kızıl Ordu mensupları Stalin tarafından yok edildiğinden 2.Dünya Savaşı sırasında büyük zafiyetler yaşanmış ve askeri anlamda birçok beceriksizlik ve hatalarla büyük kayıplar verilmiştir.
3) Stalin, 2.Dünya Savaşı öncesinde Nazilerle Hitler-Stalin Paktı diye anılan bir saldırmazlık paktı imzalamış ve gizli anlaşmalar yapmıştır. Bu çerçevede Avrupa nüfuz bölgelerine ayrılmış ve Doğu Avrupa’nın bir bölümü de bu anlaşmalar çerçevesinde Nazilerle koordineli olarak işgal edilmiştir. Yani Hitler’in SSCB’ye saldırdığı 1941’e kadar Stalin’in antifaşizm gibi bir derdi olmamıştır. Hatta Hitler’in şerefine Moskova’da balolar, şatafatlı şölenler yapılmıştır. Stalin’in yönettiği dünyadaki komünist partiler de Nazilere değil, Nazilerle savaşmakta olan İngiltere ve Fransa’ya yüklenmişlerdir. Ne zaman Hitler Rusya’ya girmiş o zaman Stalin antifaşist kesilmiştir.
4) Savaş sırasında kimi Nazi işbirlikçileri gerekçe gösterilerek Kırım Tatarları ve Çeçenler gibi bazı halklar etnik temizliğe maruz bırakılmış, bu da hala kapanmayan yaralara neden olmuştur. Lenin’in “büyük Rus kabadayısı” olarak nitelendirdiği Stalin, 2.Dünya Savaşı’nı da anavatan ve milliyetçilik üzerine inşa ederek, daha sonraki bütün milliyetçi bozulmaları daha da şiddetlendirmiştir. Yahudi soykırımını ardından iyice şekillenen İsrail Devleti’ni de dünyada ilk tanıyan Stalin olmuştur. Soykırımdan kurtulan yüz binlerce Rusya Yahudisi de “sosyalist” bir ülkede rahat edemediğinden İsrail’e göçmeyi tercih etmiştir.
5) 2.Dünya Savaşı sonrasında Yalta Konferansı’nda bu defa Churchill ve Roosevelt ile Avrupa’yı paylaşan Stalin, yeni müttefikleriyle yaptığı anlaşmalar gereği Yunanistan-İtalya-Fransa gibi ülkelerdeki Nazilere kök söktüren partizan hareketini sonlandırmış ve 2.Dünya Savaşı sonrasındaki birçok ülkedeki devrimleri engellemiştir. Bu konudaki tek istisna Stalin’e çalım atan Yugoslav partizan lideri Tito olmuştur.
Başka bir çok konu daha var. Ama bunlar en öne çıkan gerekçeler. Kısacası, Stalin’i övmek için acele etmeyin. Biraz tarihe bakın. Kuru bir “zafer günü” güzellemesi yaparken Nazilerin yükselişinin sebeplerine dair tek kelam etmemek kolaycılığı bir küçük burjuva yüceltme alışkanlığından öteye gitmez, devrimci bir akıl tarihe bu şeklide bakmaz.