Yönetemiyorlar!

Yönetemiyorlar!

Belki de uzun zaman sonra ilk kez bir bakan hata yaptığını açıkladı. AKP Türkiye’si için görülmemiş bir şey. Ama tabi erken sevinmemek gerek. Biliyoruz ki Türkiye’de kararlar yaklaşık 2 yıldır tek elden alınıyor, uygulanıyor. Saraydan habersiz devlet katında yaprak kımıldamıyor. Dolayısıyla Soylu’nun geri vitesi aynı zamanda sarayın her zamanki gibi toplumsal gerçekleri gözetmeden, insanların iki gün boyunca evlerinde ne yiyip ne içeceğini düşünmeden aldığı anlık bir kararın yarattığı tepkiyi soğurma çabasından öte bir şey değil.

Yakın zamanda mesela Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan gecenin kör bir saatinde görevinden alındı. Sebebi yine tepki çeken Kanal İstanbul ihalesi. Kafesindeki güvercine bile huzur vermeyen Erdoğan’ın bu ihalenin gerçekleşeceğinden elbette haberi vardı ve yoğun gündem ortasında muhtemelen durumun bu kadar gündem olacağını öngöremediler. Tıpkı Cuma gecesi sokağa dökülen insanları öngöremedikleri gibi! Ama işte bulaşık eldiveniyle girişilen rant paylaşımı sosyal medya sayesinde bir gecede bir bakanın koltuğuna mal oldu.

Covid-19 salgınına karşı hükümetin en gözönünde olan bakanının durumu da vahim! Bir yandan bakanlar içerisinden Soylu gibi ön plana çıkmak için çırpınanlar, bir yandan bilim kurulu içerisinden Cuma gecesi yaşanan görüntülere karşı yükselen sesler, diğer taraftan saray korkusu…

Tek adam rejiminin bırakın böylesine hayatı tümden etkileyen bir felaketi, en ufak bir krizi bile yönetemeyeceğinin kısa bir örneğini Cuma gecesi gördük.

Türkiye’de ilk koronavirüsü vakasının ilan edildiği günden beri buna benzer birçok olay yaşadık. Mesela maske mevzusu. Önce 65 yaş üstüne bedava dendi, sonra satılacağı açıklandı, tepki gelince posta ile başvuru yapanlara haftada beş tane verileceği belirtildi, bu arada satış yasaklandı, son olarak top eczanelere atıldı. Şimdi eczanelerden maske alabilmek için devletten sms bekleniyor! Yani koca bir belirsizlik!

Herşeyi siyasal bekaya ve iktidarın güvenliğine olan etkisine bakarak ölçen siyasal iktidarın bu kadar yalpalamasının bir sebebi de bu! Muhalefetin elindeki aşevlerini, halk ekmek büfelerini bile tehdit olarak gören beka kaygısı rejimin politikalarını belirleyen tek gerçek!

Alelacele getirdikleri torba yasada ilk öncelikleri muhalefetin en çok yükseldiği ve koronavirüsünden hızlı yayıldığı sosyal medyaya erişimi zorlaştırmak!

Yükselen açlık, işsizlik, yoksulluk ön alınamayacak boyutlarda. Hemen her gün bir başka işyerinde işçilerin, emekçilerin salgın karşısında nasıl çaresiz bırakıldığına dair haberler uçuşuyor. Derinden yükselen fokurtu elbette sarayın duvarlarında da kendisini hissettiriyor. Bu nedenle bağış toplarken bile yoksul emekçileri bölecek bir kutuplaşma ikliminden medet umuluyor. Kendilerini güvenli filikalara atanlar, batmakta olan gemiye terk ettikleri yoksul emekçileri hala birbirlerini boğazlamaya teşvik ediyor. İktidarın kanatları altına girenler, ihale kapkaççıları Cuma gecesi Luppo alan yoksullarla alay ediyor ve buna katılmamızı bekliyor.

Bu iktidarın bu krizin altından kalkamayacağını ve geride emekçi sınıfların altında kalacağı bir enkaz bırakacağını görmek zor değil. Çözüm her zamankinden daha fazla emekçi sınıfların dayanışmasında ve birlikte bir sınıf olarak hak aramasında. Batırdıkları geminin en altında bizler varız ve filikalara binme sırası bize hiçbir zaman gelmeyecek! Taki geminin dümenine bizler oturana kadar!

KATEGORİLER