Yaptırımlar İran’ı Vururken Hava Ağır mı Ağır! – Veli Umut Arslan
ABD Başkanı Donald Trump’ın Mayıs ayında İran nükleer anlaşmasından çekilme kararının ardından Tahran’a yönelik yaptırımların ikinci dilimi 5 Kasım’da devreye girdi. Yeniden devreye sokulan yaptırımlar petrol satışlarını, bütün olarak enerji sektörünü, deniz taşımacılığını, bankacılığı, sigorta ve benzeri İran ekonomisine en çok zarar verebilecek kritik sektörleri hedefliyor. Bunun dışında İran’ın tüketim malzemeleri, makinalar ve temel önemdeki mallara ulaşımı engellenecek. ABD İran’a baskının şiddetini arttırmak için üçüncü ülkeleri İran ile ticaret ilişkilerini kesmeye zorluyor. Tabi ki en büyük hedef İran’ın yaşamsal petrol gelirlerini kurutmak. Ayrıca İranlı yüzlerce kişi ve kurumu, şirketi hedef alan doğrudan yaptırımlar da uygulanacak.
Yaptırımlar resmi olarak yeni başlasa da Trump Mayıs ayında kendi ortaklarına çağrı yapmış ve “İran ya da ABD’den birini seçeceksiniz” diyerek rest çekmişti. Bu durumda ABD ile ilişkilerini bozmak istemeyen birçok önemli şirket İran ile ticaretten çekilmişti. Nitekim İran’ın petrol satışlarının Mayıs’tan beri %30 düştüğü kaydediliyor. Bu da zaten zor durumda olan İran ekonomisini iyice bunaltmış durumda. İran’daki Molla rejimi yaz aylarında emekçilerin ve esnafın düzenlediği eylemler yüzünden soğuk terler dökmüştü. İran’da hava ağır mı ağır. On yıllardır “dış düşman” gerekçesiyle rejime destek olmaları istenen halkın bu gerekçeleri ciddiye aldığı yok. Hatta uzun yıllar boyunca rejime taban olmuş esnaf, kırsal kesim ve küçük kentler de son 1 yıldır rejime karşı eylemlere katılıp hayatlarını riske ederek en sert sloganları atıyorlar. Molla rejimi ise çaresiz durumda.
Zaten Obama ile Ruhani arasında yapılan anlaşmada belirli bir esneme göstermişlerdi. Ama Trump anlaşmayı yırtıp attı ve şimdi ABD İran’dan teslim olmasını istiyor. İran’daki rejim içeride safi sopayla halkı zapt ettiği için bir hayli zayıflamış, meşruluğunu halkın gözünde tümden yitirmiş olsa da dış politikada oldukça başarılı bir performans sergiledi. Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Yemen ve Afganistan’da doğrudan belirleyici güç durumuna yükseldi. Bunun dışında bir dizi ülkede daha etkinliğini ciddi ölçüde arttırdı. Bu durum haliyle ABD-İsrail-Suud emperyalist cephesini fazlasıyla rahatsız ediyor. Trump’ın da “Amerika’yı yeniden büyük yaptığını” ispatlaması gerekiyor. İşte bu saiklerle İran’a karşı “görülmemiş” bir ambargo kararı alındı. Mollalar çaresiz çünkü Ortadoğu politikasında dönüşüme gitmeleri mümkün değil, diğer taraftan İran halkı rejimden öylesine bıkmış durumda ki Mollaların sözde antiemperyalist çağrılarına kulak asmıyor. Beşar Esad‘a karşı gösteriler en şiddetli noktasına eriştiğinde bile Esad’ın hatırı sayılır bir toplumsal tabanı vardı, ama bugün Mollaların İran toplumundaki destek tabanı inceldikçe incelmiş durumda.
Molların tek dayanağı ellerinde tuttukları acıması olmayan sopa. Diğer taraftan rejimin sertliği, rejimin sonrasının belirsizliği ile birleşiyor. “Ya Suriye gibi olursak!” Suriye ve Afganistan’ın durumuna düşme tehlikesi her zaman var. Hele İran gibi devasa petrol zenginliği olan bir ülke için. ABD emperyalizminin İran’ı moloz yığınına çevirmek konusunda tereddüt etmeyeceğinden emin olabiliriz. İşte İran kalkının sıkışmışlığı bu noktada başlıyor. Halk örgütlü değil, Mollalar asla muhalefete nefes aldırmadığı için mücadeleyi derleyip toplayacak bir parti ya da lider de ufukta görünmüyor. İşçiler kimi işyerlerinde şura benzeri yapılar yaratsalar da henüz herşey başlangıç aşamasında. Ülke çapındaki hareketi yönetebilmek çok büyük bir kapasite, yaygınlık ve organizasyonu gerektiriyor. Bu ise mevcut değil. Bu belirsizlik sadece halkı değil son protesto dalgasında çözülmenin ilk sinyallerini veren rejimin kolluk kuvvetleri içerisindeki potansiyel muhalefetin de iradesini zayıflatıyor. Ama İran’daki hayat şartları dayanılabilir olmanın sınırlarını zorladığı bir evrede. Bu ekonomik darboğaz uzadıkça yeni protesto dalgalarının başlaması için küçük kıvılcımlar yeterli olacak. Bu kıvılcımlar yangına dönüşürse pekala yangın söndürülemeyebilir.
KATEGORİLER V. U. Arslan