Vietnam Ulusal Kurtuluş Mücadelesi I – Oğulcan Sönmez
Vietnam halkının ağır bedeller ödeyerek kazandığı ulusal kurtuluş mücadelesinin üzerinden 40 yıl geçse de Vietnam emekçi halkının emperyalizme karşı verdiği mücadele, tüm dünya halklarına ve dünya sosyalist hareketine ilham kaynağı olmuştur. Emperyalizmin en kanlı, en vahşi yüzünü gösterdiği savaşlardan biri olan Vietnam-Amerika savaşı, dünya kamuoyunun bu vahşeti yakından takip etme olanağı bulduğu ilk savaşlardandır. Teknolojik gelişmelerin televizyonu yaygınlaştırması savaşın vahşetini gözler önüne sermiş, bu vahşete karşı dünyanın her yerinden milyonlar sokağa dökülmüştür. Emekçi halkın yılmaz mücadelesi ve ödenen onca bedeller karşılık bulmuş, emperyalizmin planları Vietnam’da tutmamıştır. Ancak tarihsel süreciyle Vietnam’ı inceleme kaygısı, bizlere yalnızca kahramanlık hikayelerini değil, Vietnam-Amerika savaşı öncesinde ve sonrasında yapılan hataları değerlendirme zorunluluğu getirmektedir. Öteki türlüsü devrimci bir tavır olmaz. Bu sebeple Vietnam emekçi halkının mücadelesini anarak, Vietnam devrimci hareketini doğrularıyla ve yanlışlarıyla inceleyeceğiz.
Vietnam’ın Bitmeyen Çilesi: Sömürgecilik
1861 yılında Fransa tarafından sömürgeleştirilen Vietnam, imparatorlar tarafından yönetiliyordu. Fransa’nın işgalinden sonra gelişen sömürü politikaları tipik bir Asya despotizmi ile yönetilen Vietnam halkını kısa vadede imparatora dahi karşı gelecek bir duruma sürükledi ki bu durum sonraki yüzyıl boyunca devam etti. 1862 yılında ülkenin sömürüye karşı ilk kendiliğinden direnişi gerçekleşmişti. İmparatorun eve dönün çağrısının ve Fransızların silahlı gücünün dahi halkı yıldıramadığını Fransız kayıtlarından görmekteyiz. 1900’lerin başına gelindiğinde ise Japonya’da Vietnam’ın ilk gizli örgütü kurulmuştur (Reformcular Birliği). Döneminin görece en güçlü yapılanması olan bu örgüt milliyetçi reflekslerle ülkenin dört bir yanındaki protesto gösterilerini orta Vietnam’da birleştirip silahlı bir ayaklanma ile Fransızlardan kurtulmayı planladıysa da bu senaryo kendi inisiyatifleri dışında gerçekleşerek başarısız olmuştur.
1920’lere gelindiğinde ise anti sömürgeci muhalefetin milliyetçi refleksleri Ekim Devrimi’nin dünya çapında yarattığı etkiyle yerini yurtseverliğe bırakmıştır ki bu milliyetçiliğin yumuşamış versiyonundan başka bir şey değildi. Emek gücü için doğrudan Fransızların kendi ülkelerine götürdükleri işçiler, Fransa’ya eğitim görmek için gitmiş zengin Vietnamlı ailelerin çocukları, burada (özellikle Paris’te) Fransız Sosyalist Partisi’nin çalışmalarından etkilenmiş ve sömürüye karşı sosyalist mücadeleyi bir alternatif olarak görmüştür. Bu düşünce gelişmiş ve eylemliliğe dönüşmüştür ki bunun temellerini atan kişi Vietnam kurtuluş mücadelesinde adından sıkça söz ettirecek olan Ho Chin Minh’tir. Minh çok geçmeden Fransız Sosyalist Partisi’ne üye olur ve parti içindeki ayrım sürecinde Fransız Komünist Partisi’nin kurucuları arasında yer alır. 1921’de sömürgeler arası birliğin kurulmasında da önemli rol oynar ve Çin Hindi bölgesinin tümünü kapsayan bir mücadele ağı örmeye çalışır fakat bu kısa süreli girişim sönümlenecek ve Ho Chin Minh’in enerjisi Vietnam üzerine yoğunlaşacaktır.
1925’te Vietnam Devrimci Gençlik Birliği kurulmuştur. Minh önderliğinde kurulan bu örgüt Vietnam’ın ilk devrimci örgütüdür ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta örgütün mücadele anlayışıdır. Çıkarılan “Gençlik” adlı yayın Marksizmden uzak, tamamen milliyetçi bir içeriğe sahiptir ki Ho Chin Minh bizzat kendisi böyle olması gerektiğini söylemiştir. Aslında Vietnam devrimci hareketinin ilk yayını sayılabilecek “Gençlik” dergisinin içeriği; Minh’in yurtseverlikten ibaret olan devrimciliğinin ve Vietnam Devrimci hareketinin karakterini aynı zamanda mücadele perspektifini gözler önüne seren çok güzel bir örnektir. Ho Chi Minh kendi yazısı olan ‘Beni Leninizme Götüren Yol’da şöyle demektedir: “Lenin’i büyük bir yurtsever olarak, yurttaşlarını kurtardığı için seviyor ve hayranlık besliyordum; Beni Leninizme götüren yol yurtseverlikti.” Bütün bir hayatı boyunca Vietnam kurtuluş mücadelesinde Vietnam emekçi halkına önderlik etmiş birisi olarak Minh’in düşünceleri Marksizmin özüne aykırıdır. Minh, her daim Rusya ve Çin rekabetinde tarafsız görünmek istese de (her ikisinden de yardım aldığı için) Rusya’daki devlet kapitalisti sistemi örnek almıştır. Vietnam Devrimci Gençlik Birliği’nin kadroları bizzat onun tarafından eğitilmiş, parlak olarak gördüklerini Rusya’ya göndermiştir. Nitekim milliyetçilerin güney Vietnam bölgesinde 1930’da giriştikleri ayaklanma başarısız olunca ülkedeki durgunluğun son bulması adına Komintern bizzat Ho Chin Minh’e gönderdiği mektubunda şöyle demiştir: “Çin Hind’li komünistlerin öncül görevi emekçi sınıfın devrimci partisini kurmaktır. Bu tek cepheli ve alternatifsiz bir parti olmalıdır. Partinin geçici merkez komitesinin reformcu-milliyetçi çizgiyi savunan bir yayın çıkartması zorunludur” Minh, çağrıyı karşılıksız bırakmaz ve kendi girişimleriyle Vietnam Komünist Partisi’nin (VKP) kurulmasında büyük bir rol oynar. VKP’nin kuruluşu sonrası isyana açık olarak görülen köylülerin ve emekçi kitlelerin öncülük edeceği bir ayaklanma planlanır. Bu planın yaşama konulmasıyla kuzeydeki 6 bin örgütlü köylü 12 Eylül 1930’da orta Vietnam’a doğru yürüyüşe geçer ki yolda Fransız uçaklarının saldırısına uğrarlar. Yol üzerinde bombalanan köylüler vazgeçmez ve yolları kapatarak direnişe devam ederler. Bu süreçte “Xo-Viet” adı verilen köylü sovyeti kurulur. Bu Sovyet, Vietnam’ın ilk sovyeti olacaktır. Ancak bu sovyetin ömrü uzun sürmez ve Fransızlar bu ayaklanmayı kanla bastırırlar. Ayaklanma sonrası VKP ciddi bir prestij kazanmış olsa da, kadroların kıyımına dönüşen Fransız saldırısı partide ciddi bir kan kaybına sebep olmuştur. Bu olaylar sonrasında Hitler’in Fransa’yı işgaline dek sürecek olan bir durgunluk dönemi başlar.
Vietnam’ın Bağımsızlığı İçin Devrimci Birlik demek olan Vieth Minh’in kuruluşu 19 Mayıs 1945 tarihinde Ho Chin Minh önderliğinde olmuştur. Kuruluşun ardından, kuzey Vietnam bölgesindeki Kızıl Irmak deltası ve Çin sınırındaki dağlı kabileler arasında çok ciddi bir güce sahip olan Vieth Minh özellikle bu bölgelerde faaliyet gösterecek olan Ulusal Kurtuluş Birliklerini kurdu. 2. Dünya Savaşı esnasında giderek zayıflayan Fransız güçleri, Vietnam’daki iktidarı artık tek başına yürütemiyor ve Japonların her geçen gün daha da söz sahibi olmalarına istemeden izin veriyorlardı. Bu durumu değerlendiren Ho Chin Minh ve Vieth Minh’in kadroları Japonların elinden (kuzey Vietnam’da) iktidarı almak için silahlı ayaklanma kararı aldı ve 17 Ağustos günü başarıyla sonuçlanan bu ayaklanmanın öncüsü haline geldiler. Kuzey’in bu başarısı her ne kadar ses getirmiş olsa da güney Vietnam bölgesinde halen sömürgecilerin iktidarı mevcut idi. Bu duruma karşı “dönemin ruhuna hizmet ederek” bir cephe kuruldu ve bu cephe içerisinde milliyetçi gruplardan tutun Budist ve Taoist mezheplere kadar herkes mevcuttu. Vieth Minh’in bu hamlesi örgüt kadrolarında sonu gelmeyecek olan tartışmaları da beraberinde getirecektir. Bir örnek verecek olursak; Vietnam kurtuluş mücadelesinin önemli kadrolarının çoğu (Ho Chin Minh dahil) zengin ailelerin çocuklarıdır ve genellikle toprak sahibi ailelerden gelmişlerdir. Ülkenin tamamında Vieth Minh iktidarı ele geçirdiğinde her köyde yapılan toprak paylaşımları çoğu örgüt kadroları tarafından kınanmıştır. Örgüt içerisindeki çoğunluk ve az önce bahsettiğimiz Vieth Minh’in de kuruluşunu sağladığı “cephe” içerisindeki burjuva unsurlar desteğini çekmeye kadar varan hamlelerle Vieth Minh’i sıkıştırmaya çalışmış ve paylaşımların derhal durdurulmasını istemiştir. Sınıf temelli bir siyaset izlemeyen Ho Chin Minh, kendisini bir komünist olarak tanımlamasına rağmen bu tartışmalar esnasında şöyle diyecektir: “Köylüleri toprak ağalarının topraklarına el koymaya kışkırtanları cezalandıracağız. Henüz tarım sorununu çözecek bir Komünist devrim gerçekleşmemiştir. Kurduğumuz hükümet burjuva-demokrat bir hükümettir.”
Minh’in bu sözleri karşısında ateşli bir muhalefet yürüten özellikle güney Vietnam bölgesinde örgütlü Troçkist “Mücadele” grubu Minh’i, devrimi kesintiye uğratmakla suçluyor ve etkin oldukları bölgelerde emekçi halktan çalınan her şeyi onlara geri veriyorlardı. Mücadele; güney bölgesinde, yaklaşık 400 militanı olan bir örgüttü ve o dönemde Ho Chin Minh’e ve Viet Minh’e soldan eleştiri getirebilen tek gruptu. Çok geçmeden harekete geçerek yerellerde halk komiteleri kurarak iktidarı aldılar. Bu girişimler Minh’i iyice kızdırıyordu. Eylül 1945’te İngilizler tarafından desteklenen Fransız birlikleri Viet Minh tarafından hoşça karşılanarak Saygon’a girmesi üzerine bir halk ayaklanması gelişti. Mücadele grubunun etkin olduğu halk komitesine yönelik baskılara rağmen Fransız ve İngilizlere karşı mücadelenin sürmesi üzerine Mücadele militanlarının onlarcası yerleri tek tek tespit edilerek öldürüldü. Güneyden devrimci unsurların temizlenmesinden kısa bir süre sonra Viet Minh de Saygon’dan atıldı. Mücadele grubuna yapılan öldürücü darbe ise işgal esnasında kuzeye doğru geri çekilen Vieth Minh güçleri eliyle gerçekleşmiştir. Kendilerine eleştirel destek verdiğini açıklayan Mücadele’nin, önder kadrosunun yer aldığı bir konferans basılmış ve herkes öldürülmüştür.
Vieth Minh’in geri çekilmesi sonrası güney Vietnam yeniden Fransızlaştırılırken kuzeyde yapılacak olan seçim için yeni bir cephe kuruldu. Vieth Minh kendini feshetti ve cephenin içerisinde yer aldı. Bu dönemki tavırları çok yumuşaktı ve Fransızlarla anlaşarak kuzey bölgesinde varlığını sürdürecek olan bir bağımsız Vietnam devleti kurmak için uğraşıyorlardı. 1953’e kadar kısmen bir durgunluk dönemi yaşansa da bu tarihte yaşanacak olan büyük Çin Hindi savaşı Vietnam tarihinin önemli olaylarından olacaktır. 1954 senesine gelindiğinde dönemin emperyalist güçleri savaşın bitimi için masaya oturdular ve Vietnam hakkında 3 maddelik bir antlaşma imzaladılar ki bu antlaşmanın maddeleri daha sonra bütün dünyanın gözleri önünde çiğnenmiştir.
1950’ler itibari ile başlayan Soğuk Savaş dönemi, Amerika’nın dış politikasını belirleyen en önemli etkendir. Öyle ki dış politikada domino teorisi esası ile ilerleyen ABD, Vietnam’ın iç işlerine karışmayı Rusya’ya karşı yapacağı önemli bir hamle olarak görmüştür. Güney Vietnam’da hileli bir seçimle başa gelen Diem, ABD’nin desteklediği gerici ve baskıcı biriydi. Diem’in iktidara gelişinden sonra uyguladığı aşırı baskıcı politikalar zaten iktidarı kabullenmemiş olan halkı iyice sinirlendiriyor ve sokaklara çıkmak için gerekli olan meşru zemini yaratıyordu. Bu baskı iktidarına karşı şehirlerde suikastlar, kırlarda gerilla saldırıları her geçen gün artıyordu. Diem bir Amerikan önerisini uygulamaya koydu ki bu öneriyi ilk kez Fransızlar gerçekleştirmişti. Stratejik köy uygulaması gerilla ile köy halkının politik olan bütün bağlarını kesiyor ve onları yalnızlaştırıyordu. Zaten amaçta bu idi, fişlenmiş köyler dikenli tellerle çevriliyor, askeri ve politik olarak zapt edilemez hale getiriliyordu.
Amerikalıların savaş sırasında severek yapacakları bu toplama kampı tipi uygulama, aslında çalışmaya zorlanan ve zaman zaman öldürülen köylüleri, gerillalara daha da yakınlaştıracaktı. Nitekim öyle de oldu; Diem artık öyle zor bir durumdaydı ki Budist rahiplerin eylemine ateş açma emri verdi ve bu onun son emri oldu. Birkaç gün sonra Amerika gözetiminde yapılacak bir darbeyle öldürüldü.
Vietnam-ABD savaşı
Bu darbe sonrası 1963 senesine gelindiğinde; kuzey bölgesinde Ulusal Kurtuluş Birlikleri düzenli ordu kurmak için çalışmalar yapıyor görece başarılı bir askeri oluşuma imza atıyorlardı. Öyle ki Ulusal Kurtuluş Birlikleri’nin 300 binle ifade edilen muazzam bir sayısı mevcuttu. Bu büyük güç elbette boş durmadı ve ülkenin büyük bir bölümünü ele geçiren taarruzlar sonrası Saygon’daki kukla hükümeti her yandan kuşattı. 1965’e gelindiğinde ABD başkanı Johnson Vietnam devletinin komünist işgal altında olduğunu söyleyerek kuzey Vietnam’ın bombalanıp güneye askeri yığınak yapılması gerektiğini söyledi ve bu önerisi ABD parlamentosunda kabul edildi. Şubat 1965’te bombardıman başladı. 1966’da ABD muazzam bir kara harekatı ile kuzeye doğru taarruza geçti fakat çok büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldı. 1966’daki bu yenilgi sonrası güneyde Saygon merkezli bir hat oluşturarak savunmaya geçti. 30 Ocak 1968’de Ulusal Kurtuluş Ordusu bu savunma hattının içinde yer alan 80 şehri ve kasabayı ele geçirmek için harekete geçti ve bu hareket sonrası 79 şehir ve kasaba ele geçirildi. Bu süreçte ABD ve Avrupa’da savaş karşıtı gösteriler en ateşli dönemlerini yaşıyordu. Televizyonun yaygınlaşması katliam görüntülerine bütün dünyanın tanık olmasına sebep oluyor, bunun karşısında yapılan kitlesel eylemlerle burjuva devletler zor durumda kalıyordu. Nitekim savaşta zor durumda kalan devletlerden birisi de ABD idi. ABD bir yandan da Vietnam cephesinde savaşmak istemeyen askerlerin başkaldırısıyla, savaşmayı reddetmesiyle uğraşmak zorunda kalıyordu. Bu baskılar karşısında Johnson 31 Mart 1968’de 20. paralelin kuzeyine (kısmen Kuzey Vietnam) yapılan bombardımanı durdurduğunu açıkladı ve bundan bir ay sonra hava saldırılarını tamamen durdurduğunu söyledi. Johnson’dan sonra başkan olan Nixon, 1972 yılında savaşı yeniden başlattıysa da Ulusal Kurtuluş Birlikleri’nin ezici üstünlüğü tartışmasızdı ve ABD yenildiği için Vietnam’ı terk etmek zorunda kaldı.
Savaş Sonrası Vietnam
Savaştan sonraki süreçte Vietnam, Çin ve Rusya arası rekabette tarafsız görünmeye çalışıyor fakat kendi içlerine kapandıkları için giderek eriyorlardı. Rusya’daki devlet kapitalisti sistemi örnek alsalar da savaş esnasında neredeyse bütün sanayi alanları yok olmuştu ve tarıma muhtaç bir hale gelmişlerdi. Bu durum onları köylülere yüklenmeye zorladı ve tarımsal üretim bölgeleri inşa ederek köylüleri buraya yerleştirmeye çalıştılar. Üretilenin yüzde otuzunu alacak ve köylülere barınacak yer sağlayacaklardı fakat buna karşılık çoğu yerde köylüler bu yaşam alanlarını yıkarak tepki gösterdiler. Köşeye sıkışan hükümet artık Çin’den yardım alamıyordu ve Rusya’da yalnızca borç vermeyi kabul ediyordu. Bu durum karşısında çareyi Rusya ile müttefik olmakta buldular ve karşılıkla savunma antlaşması imzaladılar. Çin, Rusya ile olan rekabetine Vietnam’ında eklemlenmesi sonunda Vietnam’a karşı sert bir tavır aldı ve güney sınırında düşmanı ile müttefik bir gücün olması onları çok rahatsız etmeye başladı. Nitekim bu durum Vietnam’ı Kamboçya ve Çin ile savaşa götürmüştür.