Venezuela’da Son Perde: Devrimciler Ne Yapmalı? – V. U. Arslan

Venezuela’da Son Perde: Devrimciler Ne Yapmalı? – V. U. Arslan

Venezuela’da sınıfsal ve politik çelişkilerin uç boyutlara ulaştığını ve bir kırılmaya doğru gidildiğini yazmıştık. ABD merkezli kapitalist sağın son hamleleri gerilimin son raddesine ulaşmakta olduğunu gösteriyor. Belirleyici mücadelelerin verildiği bu kritik anda devrimci Marksistler ne yapmalı?

Venezuela’daki yoldaşlarımız Marea Socialista, Maduro’ya karşı mücadele verse de Latin Amerika’da örgütlenen ABD destekli darbe planlarına şiddetle karşı çıkıyor. Maduro’ya karşı olmak gerekir, çünkü Maduro işçi haklarına saldıran, sosyalistleri hapse attıran, boğazına kadar yolsuzluklara bulaşmış, kendi kapitalistlerini peydahlamış, kokuşmuş bir iktidarı temsil ediyor. Maduro’nun ne kadar basit bir karakter olduğu, halkı açlıktan kırılırken Nusret ile et yemesinden ve Ertuğrul Diriliş setlerinde diziye olan hayranlığını göstermesinden belli oluyor. RTE ile sıkı dostluğu da bir başka gösterge. 

Diğer taraftan Maduro rejiminin karakteri, ABD destekli sağcı darbe girişimine şiddetle karşı çıkmamıza asla engel değil. Eğer CIA ve kuklaları başarılı olursa işçi sınıfı ve yoksul halk ekonomik, demokratik, sosyal ve psikolojik açılardan ağır bir darbe yiyecektir. Özelleştirmeler, işten çıkarmalar, işçi düşmanı yasalar ve sermaye yanlısı düzenlemeler ve bu arada Venezuela petrollerinin yağmalanması… Venezuela’da emperyalizmin ve sağın kazanmasının tüm Latin Amerika’da karşı devrimci sonuçları olacaktır.

Bu yüzden sınıf bilinçli emekçiler ABD’ci darbeye karşı harekete geçmeli, ama Maduro’dan ayrı olarak kendi bağımsız çizgilerini ortaya koymalıdır. Bunun için somut talepler etrafında bağımsız emekçi örgütleri yaratılmalıdır. Bu taleplerin en başında işyerlerinin işçi denetimine geçmesi ve böylelikle işlemeyen fabrikaların ve ekonomik hayatın işçilerin kontrolü altında yeniden üretime geçmesinin sağlanması geliyor. Patronlar ve Maduro’nun asalak bürokratları defolup gidebilirler. Varlık içinde yokluk çeken Venezuela emekçilerinin mevcut sefaletten kurtulması için ekonomik yaşamın ana arterlerinin emekçilerin kontrolüne geçmesi gerekiyor. Böylelikle açlık ve temel tüketim maddelerindeki kıtlığa son verilebilecektir. Krizden tek çıkış yolu budur.

Darbecileri finanse eden, yolsuzluklara bulaşan burjuva unsurların mallarına el konulması da öne sürülecek taleplerin başında geliyor. Ekonomik yaşamın merkezindeki bankaların kamulaştırılması talebi de bununla el ele gitmelidir.

Maduro hükümeti, kendi kapitalistlerini büyüttüğü gibi yüksek bürokrasi katında akıl almaz yolsuzluklar gerçekleştirildi. Bu konuda yaygın bir tepki mevcut ve bu durum sağcı muhalefetin en önemli kozu durumunda. Devrimci işçi muhalefeti bürokrasi dışında onunla iş tutan kapitalistleri de yolsuzluk konusunda hedef tahtasına koyarak bu ikiyüzlülüğü bertaraf etmeye çalışmalıdır.

Bunun dışında büyük toprakların yoksul köylüler tarafından ele geçirilmesi, silahlı işçi müfrezelerinin mahallelerde ve iş yerlerinde örgütlenmesi gibi hamleler yapılmalıdır.

Venezuela’da belirleyici anlar yaşanırken ne yazık ki Maduro’yu soldan eleştiren devrimci grupların güçleri yeterli değil. Bunda en büyük etken sosyalist grupların Chavizmo içerisinde erimesidir. Geri kalan ve başını Marea Socialista’nın çektiği sosyalist örgütler ise Maduro iktidarının baskısı altındadır. Ne var ki bu denli olağanüstü dönemler devrimci atılımın gerçekleşmesi için fırsatları da beraberinde getirmektedir. Umuyoruz ki bu krizden devrimciler atılım yaparak çıkacaklardır.

    

KATEGORİLER