Üçüncü Yılında Ukrayna Savaşı: Ukrayna Paylaşılıyor, Batı Bloğu Çatırdıyor – V. U. Arslan

Üçüncü Yılında Ukrayna Savaşı: Ukrayna Paylaşılıyor, Batı Bloğu Çatırdıyor – V. U. Arslan

Ukrayna-Rusya savaşının üçüncü yıldönümünde cephedeki vahşet, tüm tiksinçliğiyle sürüyor. Benzeri bir tiksinçlik emperyalist diplomasi masasında yaşanıyor. NATO’nun savaşa sürüklediği Ukrayna, ABD-Rusya arasında başlayan sözde barış görüşmelerine davet bile edilmedi. Açık ki Ukrayna ABD tarafından kullanıldı ve şimdi Ukrayna’dan bir parça koparma sırası ABD’ye geldi. Diğer taraftan halen Ukrayna’yı tutar gözüken Avrupa, Trump’ın politikaları karşısında zayıf, etkisiz, ağlamaklı…

Zelensky yönetimi, Trump’ın seçilmesi sonrası gündeme gelen en kötü senaryoları bile geride bırakan kabus gibi gelişmelerle karşı karşıya. Ukrayna kaderinin belirlendiği müzakere masasında kendisine yer bile bulamıyor. Masaya davet edilmiyorsanız, masada paylaşılıyorsunuz demektir. Emperyalist cangılda işler böyle yürüyor. Ve Ukrayna, iki emperyalist gücün toprakları ve kaynaklarını paylaşmasını izlemek zorunda.

Ukrayna Stratejik Kaynaklarının ABD’ye Peşkeş Çekilmesi

Ukrayna, yeni teknolojiler için kritik öneme sahip toprak mineralleri açısından zengin bir ülke. Lityum, kobalt, nikel, titanyum, nadir toprak elementleri gibi stratejik kaynaklar, özellikle ABD’nin teknolojik ve askeri üstünlüğünü korumak için hayati öneme sahip. Bu mineraller elektrikli araçlar, 5G iletişim, yenilenebilir enerji sistemleri ve ileri savunma teknolojilerinin temel yapı taşları durumunda. ABD, Ukrayna’daki bu kaynakların kontrolünü ele geçirmek için Rusya ile gizli bir anlaşmaya varmış görünüyor. ABD yeni teknolojilerde liderliği ele geçirme ve bu alanlarda Çin ile rekabet edebilmeyi istiyor. Nitekim Zelensky hükümeti, Trump’ın tehditleri karşısında stratejik minerallerin işletilmesi konusunda boyun eğmek zorunda kaldı. Bu durum, Ukrayna’nın egemenliğinin nasıl bomboş bir laf olduğunu kanıtlıyor.

Trump ve Elon Musk gibi figürler, Zelensky’yi sürekli aşağılayan açıklamalarla Ukrayna’nın çaresizliğini perçinliyor. Ukrayna, 2014’teki Maidan darbesiyle açıkça ateşe atılmıştı. Dar kafalı milliyetçiler, gerizekalı faşistler ve Batı yanlısı yolsuz oligarklar, ülkeyi NATO güdümüne sokarak, Rus karşıtlığını devlet politikası haline getirerek, Rusya’yla tarihsel bağları olan doğu ve güney Ukrayna’nın işgaline kapı araladı. Boğazlarına kadar pisliğe batmış durumdaki bu aptalların Gürcistan’ın 2008’deki Saakaşvili döneminde yaşadığı trajediden ders çıkarması mümkün değildi. Aksine gittiler, Saakaşvili gibi bir soytarıyı Odesa valisi yaptılar. Neticede tıpkı Gürcistan gibi Ukrayna da NATO’nun “mayın eşeği” haline getirildi ve sonuçta ortada kaldı. 2008’deki dünya konjonktürü bugünkü gibi olsaydı Putin Gürcistan’dan çok daha büyük parçalar koparmaktan asla geri durmazdı.

Trump’ın Avrupa’yı Terk Etmesi: Liberal Düzenin Çöküşü

Trump ile Putin arasında Avrupa’yı dışlayan pazarlık bir gerçeği daha ortaya çıkardı: 2.Dünya Savaşı sonrasından beri sürmekte olan “Batı Bloğu” çatırdamış durumda. Avrupa uzun zamandır emperyalist rekabette hızlı bir şekilde gerilerken ABD de Çin’e karşı irtifa kaybediyor. Ve bu süreçler şimdilerde sonuçlarını patlamalı bir şekilde ortaya koyuyor. Neticede Avrupa, Atlantik ortaklığının bir kenara atılmasından derinden etkilenecek. Avrupa, onlarca yıldır politikasını ABD ile olan ortaklığına dayandırmıştı. Ancak Trump’ın son hamleleri, ABD emperyalizminin artık Avrupa’nın savunmasını sübvanse etmekle ilgilenmediğini gösteriyor. Trump’ın ikide bir tekrarladığı slogan da bu zaten: “America First!”. Böylelikle Avrupa, en önemli müttefiki tarafından terk ediliyor ve bu durum, AB ve NATO dâhil tüm liberal düzeni sorgulanır hale getiriyor.

Avrupa emperyalizmi, kaotik bir durumla karşı karşıya. Enerji fiyatları tavan yaptı, fabrikalar kapanıyor ve aşırı sağcı popülist partiler yükselişte. AB’nin güvenlik kaygıları, Trump’ın umrunda değil. ABD tekelci sermayesi, Çin’e odaklanmak istiyor. Rusya ile kapışmanın onlar için bir anlamı yok. Çin, ekonomik ve teknolojik olarak hızla ilerliyor ve ABD’yi geçmek üzere. Bu yüzden ABD, Çin’i çevrelemek ve güçlenmesini engellemek için ekonomik ve siyasi atılımlar yapmak zorunda. Bu yüzden Panama’dan Grönland ve Ukrayna’ya stratejik mineraller, kaynaklar ve ticaret yolları üzerinde denetim kurmak, ABD’nin öncelikli hedefi haline geldi.

ABD-Rusya İttifakı ve Çin Tehdidi

Geçmişte SSCB’ye karşı Çin ile ittifak yapan ABD, şimdi de Çin’e karşı Rusya ile benzer bir ittifak arayışında. Zaten Çin, Rusya için hayati önemdeki Ukrayna savaşında Rusya’ya kritik bir destek sunmadı. Bu durum, Rusya’nın ABD ile yakınlaşmasını kolaylaştırıyor. Trump, Ukrayna savaşı konusunda Rusya’nın tüm temel hedeflerini kabul etmiş görünüyor: Toprak kazanımları ve NATO’nun doğuya genişlemesinin sona ermesi. Ukrayna’ya ise ölümü görüp sıtmaya razı olmak düşüyor.

Ukrayna ordusu, Rusya’nın ağır saldırıları karşısında zor durumda. Savaşacak insan bulmakta zorlanıyorlar. Batı’dan silah ve para akışı kesildiği an Ukrayna’nın devam etme şansı kalmayacak. Ve ABD, bu savaştan çekilmekte kararlı. Avrupa ise tek başına Ukrayna’ya bu desteği sağlayacak güçte değil. AB ülkeleri, Trump’ın kararlılığı karşısında onunla karşı karşıya gelmek istemiyor. Açık ki ABD’nin savaştan çekilmesiyle birlikte NATO, fiilen işlevini yitirmiş oluyor.

Sonuç: Emperyalizme Karşı Sosyalizm

Savaşın en acımasız gerçeği, cephede ölenlerin emekçiler olmasıdır. Ukraynalı ve Rus emekçiler, emperyalist güçlerin çıkarları uğruna birbirine kırdırılıyor. Yüz binlerce asker öldü, yüz binlercesi sakat kaldı ve milyonlarcası toplumsal travmalar ve derin psikolojik yaralanmaların kurbanı oldu. Putin yönetimi, Rus emekçilerini benzer bir kabusa sürüklerken, Ukrayna halkı da Batı’nın çıkarları uğruna feda edildi. Bu savaşta kaybedenler her iki taraftan da emekçilerdir.

Bu emperyalist barbarlığa karşı tek çözüm, cephede askerler arasında kardeşleşmenin örgütlenmesi ve sosyalizmin yükseltilmesidir. Emperyalist güçlerin çıkarları uğruna savaşan emekçiler, ancak sınıf bilinciyle bu kısır döngüyü kırabilir.

Ukrayna halkı, Rus emekçileri ve tüm dünya halkları, ancak emperyalizmin zincirlerini kırarak gerçek kurtuluşa ulaşabilir. Emperyalizmin en acımasız yüzü savaş alanında sergilenir, tarih bu zulmün ancak işçi ve emekçi sınıfların dayanışmasıyla son bulabileceğini göstermiştir.

 

 

CATEGORIES

COMMENTS

Wordpress (0)
Disqus (0 )