Türkiye Atık Cenneti Olmayı Sürdürüyor! – İnci Gürkan

Türkiye Atık Cenneti Olmayı Sürdürüyor! – İnci Gürkan

AKP iktidarı yaşadığımız felaketin temel sebeplerinden birinin ekolojik yıkım olduğunu umursamadan Türkiye’yi bir atık cennetine çevirmeye devam ediyor. Dünyadan özellikle plastik atık ithalatına devam edilirken, yapılan araştırmalara  göre plastik atık ithalatının artması  beraberinde çevre kirliliğine,  yeni hastalıklara, salgınlara da davetiye çıkarıyor.

Atık İthalatının Yakın Geçmişi

Çevre Örgütü Greenpeace’in 2016 – 2018 dünya plastik ticareti verileri raporuna göre Çin’in plastik atık ithalatını yasaklamasının ardından plastik atık akışı Endonezya, Hindistan ve Türkiye gibi ülkelere kaymış görünmektedir. Plastik atık ihraç eden ülkeler arasında ABD, Hollanda, Belçika, Almanya, İspanya, İtalya, İngiltere gibi ülkeler bulunuyor. Eurostat verilerine göre ise 27 AB ülkesi 2019’da üçüncü ülkelere 13 milyar 400 bin euro değerinde 31 milyon ton çöp ihraç etti. İhraç edilen çöp miktarının 2004 yılına göre yüzde 66’lık artış gösterdiği kaydedildi. Türkiye, 2019 yılında AB ülkelerinden çöp ithal eden ülkeler arasında birinci sırada yer aldı. Avrupa istatistik dairesi Eurostat verilerine göre geçen yıl AB ülkelerinden Türkiye’ye 11 milyon 400 bin ton atık madde ihraç edildi. Türkiye’yi 2 milyon 900 bin tonluk ithalatla Hindistan izledi.

Greenpeace raporuna göre ise Türkiye’nin plastik atık ithalatı 2016 yılında aylık 4 bin ton iken 2018 yılına gelindiğinde bu rakam aylık 33 bin tona yükseldi. Türkiye’nin; 2018 yılı içinde  sadece PVC esaslı plastik malzemelerin yol açtığı sağlık sorunları nedeniyle PVC üretimini azaltmaya yönelik yaptırımları hayata geçirmeye çalışan İngiltere’den ithal ettiği plastik çöp miktarının 10 bin ton civarında olduğu ifade ediliyor. Aynı zamanda iktidarın, plastik atık ithalatı konusunda hiçbir kısıtlama getirmediği de ekleniyor.

Greenpeace verilerine göre Türkiye’ye 2016-2018 yılları arasında çöp gönderen ülkeler ve miktarları

Aynı zamanda Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı’nın 2017 yılı verilerine göre de  Türkiye,  plastik üretim kapasitesiyle Avrupa’da ilk üç ülke içerinde yer alıyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) 2015 verilerine göre Türkiye çöplerin sadece yüzde 1’ini geri dönüşüme yolluyor.

Plastik çöp ticareti, dünya genelinde yaygın olarak gerçekleştirilen bir ticaret türü. Gelişmiş ülkeler geri dönüşümle uğraşmak yerine çevre yasalarının daha etkisiz olduğu gelişmekte olan ülkelere çöplerini yollayarak ekolojik maliyeti başka coğrafyalara yüklüyor.

Yaygın bir şekilde  çevre kirliliğine neden olan plastik atıklar, canlı yaşamı ve doğa için ciddi tehlike oluşturuyor. Dünya genelinde plastik atık üretiminin azaltılması yıllardır tartışılıyor. Avrupa Parlamentosu plastik tabak, bıçak, pipet gibi tek kullanımlık  plastik ürünlerin üretimini 2021 yılından itibaren yasaklayacağını açıklamıştı. Fakat Türkiye’de ise ne plastik üretimi azaltılmış durumda ne de plastik atık ithalatı. Türkiye tüm hızıyla plastik üretimine de devam ediyor. Öyleki AKP’nin ortağı MHP’den bile bu konuda itiraz seslerinin yükseldiği görüldü.

Peki Türkiye neden plastik atık ithal ediyor? Bu sorunun cevabının yanıtını bize iki bakanlık verebilir: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı.

Plastik atık ithalatını,  2019 yılı mayıs ayında TBMM gündemine, Çevre Komisyonu üyesi CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan taşımıştı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’na plastik atık ithalatının detayları hakkında soru önergesi vermişti. Her iki bakanlıktan gelen açıklamalar sonucunda atık ithalatının detaylarına yönelik  hiçbir bilgi verilmedi. Her iki bakanda soruları birbirlerine paslayarak cevapsız bıraktılar. Aslında bakanlıkların soruları cevapsız bırakması boşuna değil. Cevap veremezler; çünkü iktidar plastik atık ithalatını ve ülkeyi çöplüğe çevirmeyi yeni bir rant kapısı olarak görüyor.

Türkiye’de Atık Yönetimi Ne Durumda?

Türkiye’nin plastik atık ithal etmesinin altında yatan neden kendi çöpünün geri dönüşüme müsait olmaması. Çünkü Türkiye’nin etkili bir atık yönetim organizasyon programı yok. Belediyelerin bu konuda oynadıkları rol çok etkisiz. Belediyeleri sadece yol-asfalt tarzı işlerle uğraştıran iktidar, atık ithalatını yeni bir sektöre dönüştürerek rant kapısı yapıyor. Ülkedeki çöpün kirli olması demek, geri dönüştürülebilir hale gelmesi için ciddi masraflar gerektiren yıkama, kategorize etme gibi  belirli aşamalardan geçmesi demek. Türkiye’de plastik atık ticareti devlet kontrolünce özel firmalar tarafından gerçekleştiriliyor.  Dolayısıyla firmalar masrafları karşılamak yerine dışarıdan daha ucuza plastik atık satın alarak maliyeti düşürüyor.

Bir diğer sorun Türkiye’deki plastik atık tesisleri, çevre güvenliği ve insan sağlığı  için yeteri kadar önlem alıyor mu  orası meçhul. DW  (Deutsche Welle)  medya kuruluşunun yaptığı bir belgesele göre atık tesislerinin çevresinde yaşayan insanların birçok şikayeti var. Yapılan belgeselde bulunan atık tesislerinin bir tanesi de Adana ilinde bulunmakta. Tesisin oluşturduğu tehlikeler doğayı, hayvanları, bölge halkının sağlığını riske atıyor. Yapılan araştırmada tesis yakınında yaşayan halkın şikayetleri şu şekilde aktarılıyor: Tesisin yakınında bulunan bir dereye tesisteki çöplerin suyu akıyor. Dereden su içen yabanıl kuşlar salgına neden olabiliyor. Bölge halkı derede yaşayan canlılar ve dereden su içen hayvanların sağlığının bozulduğunu ve salgın oluştuğunu, çocukların ve bölge sakinlerinin çeşitli hastalıklara yakalandığını aktarıyorlar.

Koronavirüsün ilk ortaya çıkış yerinin Çin’in Wuhan kentindeki bir hayvan pazarı olduğu bilinirken,  Covid-19 salgını ile bile başa çıkamayan iktidar, rant hırsı uğruna  yeni salgınlara da davetiye çıkarıyor. Plastik üretimine de kaldığı yerden tüm hızıyla devam ediyor; bu durum tüketimi de beraberinde getiriyor.

Türkiye’de yakın zamanda çevresel yıkım iktidarın inşaat, madencilik gibi sektörlere verdiği destekle hızlanıyor. En son Salda Gölü’nün nasıl katledildiğini hep birlikte gördük. Bunlarla beraber atık ithalatı sorunun bir başka yönünü oluşturuyor. İnsana, canlılara, doğaya ölüm getiren bu kirli ticarete hayır demek zorundayız.

KATEGORİLER