- İnsan Neden Çok Parası Olsun İster? – Davud Caner B. - Ekim 29, 2025
- Kıbrıs Seçimleri: Erhürman Müdahalelere Rağmen Kazandı! - Ekim 20, 2025
- Kârlı Çıkan Kim? – GüneÅŸ Gümüş - Ekim 18, 2025
BaÅŸlıktaki sorunun yanıtına geçmeden evvel Ekim ayında gerçekleÅŸen işçi direniÅŸine gidelim. Lüleburgaz’daki cam işçileri 18 Ekim’de “adalet ve ekmek” yürüyüşü yapmak istemiÅŸti. Amaç Lüleburgaz’dan cam fabrikalarının merkezinin bulunduÄŸu Tuzla’ya yürümekti. Beklenen neydi? Valilik asla izin vermeyecek ve işçileri gerekirse gözaltına alacaktı. Beklenen kısmen oldu. İşçiler yola çıktıktan hemen sonra petrol istasyonunda önleri barikatla kesildi. Jandarma, geçiÅŸe asla müsaade etmeyeceklerini söyledi. İşçiler oturma eylemi yapmaya baÅŸladı. Bir gün sonra haber geldi. İşçilerin tüm hakları ve tazminatları işçilere ödenecekti.
Cam işçisi kazandıktan sonra geçtiÄŸimiz günlerde çıkan torba yasada bazı üretim merkezlerinin özelleÅŸtirileceÄŸi söylendi. Bu duyumdan sonra binlerce işçi Zonguldak’ta büyük bir miting yaptı. Mitingden hemen sonra Tayyip’in damadı ve Enerji Bakanı Berat Albayrak “ÖzelleÅŸtirme olmayacak” diyerek söz verdi. İşçiler haklı olarak inanmadı. Dün 3 binden fazla işçi kendisini madene kapattı. 24 saat sonra özelleÅŸtirme maddesi torba yasadan çıkartıldı. İşçiler kazandı. İşçilerin kazandıktan sonra madenden çıkarken attıkları sloganlar kurtuluÅŸ rotasına iÅŸaret ediyordu: “BirleÅŸe birleÅŸe kazanacağız.”
AKP Korkuyor mu?
Malum, iktidara karşı en ufak sesi AKP zorbalıkla kesiyor. Ne zaman aykırı bir ses çıksa Tayyip “Eyy muhalefet lideri sen kimsin ya?” gibi çıkışlar yapıyor. Devlet baÅŸkanlarına bile “Eyy İbadi sen benim kalibremde deÄŸilsin. Sen kimsin?” diyebiliyor. Hatta ABD’ye kafa tutuyor (sonradan çark etse de)
Herhalde bugüne kadar Tayyip’in azarlamadığı muhalif isim, toplumsal grup ve hatta bürokrat kalmamıştır. Fakat söz konusu işçiler olduÄŸunda iktidar süt dökmüş kedi gibi oluyor. Hatırlayınız, 17-25 Aralık ses kayıtlarında ErdoÄŸan genellikle “Tekel direniÅŸine” atıfta bulunuyor, “Aman Tekelciler gibi olmasın” diyordu. Gezi’den bile Tekel direniÅŸi kadar korkmadıklarını gördük. Nuriye ve Semih hocaların eyleminin kalabalıklaÅŸtığı dönemdeki bürokratik yazışmalarda “Ankara’da yeni bir Gezi ve Tekel işçi eylemi yaratmak isteyen provokatif gruplar…” ifadesi kullanılıyordu.Â
Bu korkunun bir altyapısı var. İşçilerin üretimden gelen gücü ve haklılığın onlarda yarattığı moral ve motivasyon önüne kolaylıkla geçilebilecek unsurlar deÄŸil. İşçilerin üretimden gelen gücü derken neyi kastediyoruz? İşçiler, iktidarları ayakta tutan ekonomik çarkı döndürüyorlar. SokaÄŸa çıktıklarında sadece sokaÄŸa çıkmış olmuyorlar. Aynı zamanda bu çarkı da durduruyorlar. Üretim yapmıyorlar. İktidar için daha korkutucu olan ise işçi eylemlerinin “bulaşıcılığı.” Mesela dün Zonguldak’taki maden işçilerine Bartın’dan 240 maden işçisi destek verdi. Metal işçilerinin direniÅŸinde de eylemler diÄŸer ÅŸehirlere kolaylıkla sıçramıştı
ÖrneÄŸin dün AKP ÅŸunu yapabilir miydi: Madenin içine biber gazı atıp işçileri gözaltına alabilir miydi? Böyle bir ÅŸey imkânsız. AKP işçilere haklarını vermeye meraklı olduÄŸu için deÄŸil, zorunda olduÄŸu için geri adım attı. Bu konuda “zorunda kalmamak” için ellerinden geleni yapıyorlar. OHAL süreci boÅŸuna uzatılmıyor. Tayyip ErdoÄŸan bunun itirafını aylar önce yapmıştı. “OHAL döneminde birçok grev engelledik” demiÅŸti.
İşçiler kurtuluÅŸun yol haritasını çiziyor. Laiklik-Muhafazakârlık, Türklük-Kürtlük, Sünnilik-Alevilik söylemi üzerinden ayrışmak AKP’yi ihyâ ediyor. Fakat zenginler ve yoksullar üzerinden ayrışmaktan AKP ölesiye korkuyor. Çünkü milyonlarız. Bir avuç para babasına hak yiyiciye haddini bildirecek güce sahibiz. Yeni Çeltek direniÅŸini anlatan belgeselde bir işçi her ÅŸeyi tek cümleyle özetliyordu: “Madende başımıza bir taÅŸ düştüğünde, Türk müsün? Kürt Müsün? Alevi ya da Sünni misin? diye bakmaz. O taÅŸ birimizin ya da birkaçımızın başına düşer” diyordu.
İnsanlar doÄŸal olarak birçok ÅŸeyden medet umuyorlar. AKP’den kurtulmak için her ÅŸey bir umut oluyor. “ABD ile kavga ettiler; ÅŸimdi iÅŸleri zor” gibi yorumlar yapılıyor. Halbuki AKP her ne kadar sorunlu olsa da ABD ile aynı gemide. ABD, AKP’yi düşürmeye çalışsa bile 15 Temmuz’da olduÄŸu gibi gemiyi batırmadan bunu yapmaya çalıştı. Yurtta Sulh Konseyi denilen Fethullahçı grubun bildirisindeki ilk maddelerden birisi neydi? “Özel mülkiyet güvence altında olacak. NATO ile iliÅŸkiler aynı ÅŸekilde devam edecek” Yani bu grup açıkça diyordu ki “patronlar korkmasın. Eski düzen eski tas eski hamam devam edecek”
İnsanlar içeriden de medet umuyorlar. ÖrneÄŸin son günlerde Meral AkÅŸener rüzgârı esiyor. ÇoÄŸu kiÅŸi AkÅŸener’i, AKP’nin kuyusunu kazacak kurtuluÅŸ limanı olarak görüyor. Aslında böyle düşünenleri yadırgamamak lazım. AKP’den öyle nefret ediyorlar ki normalde yüzüne bile bakılmayacak alternatifler ışık saçan kurtuluÅŸ rotası olarak öne çıkıyor.
Hatırlayınız “Gandi Kemal” de AkÅŸener gibi gelmiÅŸti. “Tayyip’in sonu geldi” diyenlerin sayısı hiç az deÄŸildi. Ne deÄŸiÅŸti? Hiçbir ÅŸey! KılıçdaroÄŸlu kutuplaÅŸmanın bir tarafında durunca AKP süreçten güçlenerek çıktı. AkÅŸener konusunda da farklı bir sonuca ulaÅŸmak mümkün görünmüyor.
AKP tabanı AkÅŸener’i zaten pek sevmiyordu. Fakat CHP tabanından kendisine büyük bir ilgi ve sevgi var. MHP’den de bir miktar oy alacağı kesin. MHP büyük ihtimalle bir sonraki seçimde baraj altında kalacak. Bu tablodan bir kurtuluÅŸ haritasının belirmesi mümkün deÄŸil.
Kestirme Yol Yok!
Siyaset, AKP’nin üzerinde durduÄŸu ayakları eritmeye yönelik yapılırsa bir sonuç alınabilir. Mevcut siyasi partilerin böyle bir isteÄŸi ya da enerjisi yok. Halbuki böyle bir siyasetin küçük örneklerinin bile ne kadar büyük sonuçlar doÄŸurduÄŸunu gördük. 7 Haziran’da CHP asgari ücret temalı seçim çalışması yaptığında oylarını arttırdı. Arttırmakla kalmadı AKP’yi de kendi gündeminin arkasından sürükledi. Mecburen 1 Kasım seçimlerinde AKP de bu topa girdi. Fakat sonrasında kutuplaÅŸmanın bir tarafında durmaya devam ettiler.
Uzun lâfın kısası kestirme bir yol yok. AKP’nin tabanında milyonlarca yoksul emekçi var. Emin olun, onları bu tarafa çekmenin tek yolu gelir adaletsizliÄŸine vurgu yapmak. BaÅŸka bir yol varsa buyurun deneyin.
Sosyalist Emekçiler Partisi olarak OSTİM işçi çalışmasında bunu görüyoruz. OSTİM’in büyük çoÄŸunluÄŸu saÄŸcı. Fakat AKP’li bir işçiyle konuÅŸtuÄŸumuzda bile çıkış yolu aradıklarını görüyoruz. Hepsi patronlardan nefret ediyor. Bir ateÅŸ deÄŸil, kıvılcım olsa o kıvılcımın peÅŸinden gidecekler. O halde bu kıvılcımı hep birlikte yaratmalıyız. Zor olacak; sabır gerektirecek fakat eninde sonunda olacak. Kimsenin şüphesi olmasın.Â
bolsevik.orgÂ
Â













