Tanrıların Eğlencesinden Emekçilere Eziyete – Emre Güntekin
2016 Rio Olimpiyat Oyunları 5 Ağustos’ta başladı, dün gece sona erdi. Olimpiyatlarla beraber Brezilya’da yaşanan ekonomik ve sosyal çalkantılar uluslararası kamuoyunda kendisini daha sık göstermeye başladı. Daha önce de aşina olduğumuz üzere Avrupa şampiyonaları, dünya kupaları, olimpiyatlar gibi yüksek bütçeli uluslararası organizasyonlar sadece sporun değil; düzenlendiği ülkelerdeki emekçilerin sıkıntılarını da bu organizasyonları takip eden milyarlarca insanın gözlerinin önüne seriyor.
Brezilya’da yaşananlar da bunun göstergesi. Brezilya’da hükümet tıpkı 2014 Dünya Kupası’nda olduğu gibi olimpiyat oyunlarını da yoksullar ve emekçiler için bir eziyete dönüştürdü. Sıkıntılarını dile getirenler yine polis baskısıyla yüz yüze. Oyunlar sistemin kirli yüzünü bütün yönleriyle ifşa edecek gibi görünüyor.
Brezilya, Mayıs 2016’da yolsuzlukla suçlanan Dilma Roussef‘in görevden alınmasıyla ciddi bir siyasi krizin içerisine sürüklenmişti. Brezilya İşçi Partisi taraftarları bunu siyasi bir darbe olarak nitelemişti. Yaklaşık 6 ay sürecek dava boyunca görevinden uzaklaştırılan Roussef’in yerine başkan yardımcısı Michel Temer göreve getirildi. Roussef’in siyaset sahnesinden uzaklaştırılması Latin Amerika coğrafyasında reformist iktidarlara yönelik başlatılan ABD destekli müdahalelerin bir halkası olarak görülürken Brezilya halkı Roussef’e destek olmak için birçok eyleme imza attı.
Siyasi çalkantılar nedeniyle olimpiyatların Brezilya’ya verilmesi tartışma yaratmıştı; fakat tepkilerin odak noktasında siyasi krizle birlikte, Brezilya ekonomisinin yaşadığı kırılganlık da bulunuyor. Bu durum kendisini olimpiyatların hazırlık sürecinde de hissettirdi. Rio Valiliği olimpiyatlar süresince hizmetlerin aksamaması için devlet bütçesinden desteğe ihtiyaç duyduklarını açıklarken aksi takdirde organizasyonda sıkıntılar yaşanabileceğini dile getirmişti.
Olimpiyat köyüne gelenlerin en büyük şikâyeti organizasyon eksikliği ve altyapı sorunlarının çözülememiş olmasıydı. Olimpiyatlar başlamadan önce okyanus kıyısına inşâ edilen bisiklet yolunun çökmesi sonucu 2 kişi yaşamını yitirmiş, 3 kişi de yaralanmıştı. Copacabana Saihili’nde plaj voleybolu maçlarının yapıldığı bölgede ise ceset parçaları kıyıya vurmuştu. Olimpiyat köyünde kalan İsveç olimpiyat kafilesi çalışmayan telefonlar, çıplak elektrik ve telefon kablolarıyla karşılaşırken durumu basın açıklamasıyla protesto ettiler. İtalyanlar ise odalarda hâlâ kaba inşaat artıklarının bulunduğu gerekçesiyle otelde özel işçi tutarak tadilat gerçekleştirdi. Yaşanan aksaklıklara en sert eleştiri ise Çin kafilesinden geldi. 2008’de olimpiyatları oldukça görkemli bir şekilde gerçekleştiren Çin, Rio olimpiyatlarının kötü organizasyon bakımından altın madalyayı hak ettiğini dile getirdi.
Daha da kötüsü yelken yarışlarının yapıldığı Guanabara Körfezi’nin durumu. Şehrin kanalizasyon boruları körfeze akarken, yelken yarışçılarına insan dışkılarının eşlik ettiği belirtiliyor. Hatırlayınız, olimpiyatların Brezilya’ya verilmesi sonrasında sağlık problemlerine karşı uyarılar dikkat çekmişti. Özellikle sivrisinekler tarafından yayılan Zika virüsü en ciddi tehdit olarak gösterilmişti. Bu ciddi tehditlere rağmen Brezilya hükümeti altyapı yatırımları yerine olimpiyatlar için bütçenin büyük kısmını güvenliğe ayırdı. 85 bin polis ve askerin görev yapacağı oyunlarda, güvenlik için 895 milyon dolar fon ayrılmış durumda.
Bütün bunlar şaşırtıcı değil. Kendi halklarının en basit gündelik sorunlarını çözmekten aciz bir düzenin gerçekleştireceği bir organizasyonun dört dörtlük olması beklenemez. Brezilyalı emekçiler bu zulmün karşısında, olimpiyatların başlangıcının ardından sorunlarını eylemlerle dile getirmeye başladılar. Hakları sürekli tırpanlanan emekçiler olimpiyatlara yapılan yüksek yatırımların eğitim, sağlık gibi sosyal ihtiyaçlara yapılması için sokaklara çıktı ve polis terörüne maruz kaldı. Rio kentinde öğretmenlerin maaşları 6 aydır ödenmezken 70’den fazla lise işgal altında tutuluyor. Rio de Janeiro Üniversitesi ise protestoların canlı bir merkezi olma ihtimaline karşı 4 aydır kapalı tutuluyor.
Oyunlar başlamadan önce Galeano Havalimanı’nda polisler de eylem yapmış ve gelenlere “Cehenneme hoş geldiniz! Rio’da güvende olmayacaksınız!” yazılı bir pankartla mesaj vermişlerdi. Protestocu polislerden biri olan Andre, AFP’ye şu şikâyetleri dile getirmişti: “Karakollarda kartuş bile yok. Temizlemek için kimse gelmiyor. Bazı karakollarda su yok, tuvaletler çalışmıyor. Tuvalet kağıdını halk getiriyor.” Havalimanı çıkışındaki bir başka yazıda ise kente gelenler “Welcome! We don’t have hospitals”(Hoşgeldiniz! Hastanemiz yok!) yazısıyla karşılaşıyor.
Hükümet, olimpiyatların düzenlendiği bölgelerde bir başka utanca daha imza attı. Favelaların (teneke ve naylonlardan yapılan derme çatma barakaların) görünmemesi için etraflarını duvarla kapatırken bölge yoksulları bu duvarları utanç duvarı olarak ilan ettiler. Ayrıca hükümet, güvenlik gerekçesiyle gecekondu mahallelerinde yoğun bir polis baskısı uyguladı.
Brezilya hükümetinin 12 milyar dolar harcadığı olimpiyatlar öncesinde favelalarda yaşayan 4000 kişi evsiz kalırken bu bölgelerde yaşananların basına yansımaması konusunda da ciddi bir baskı uygulandı. İşin özeti, dünyanın parasının harcandığı bu gösteri için kent; tehlikeli görünen, öfkeli yoksullardan arındırılmış oldu. Olimpiyatlar öncesinde Rio’da 700 ailenin yaşadığı bir gecekondu mahallesi tamamen yıkılırken yerine servis araçları için bir otopark yapıldı. Favelalardan başka kalacak yeri olmayan yüzlerce yoksul aile otopark inşa etmek için evsiz bırakıldı! Olimpiyatların yapılacağı Barra yakınlarındaki Villa Autodromo’da yaşayan Damiao adında bir genç yıkılan yerler için “Bir sürü ağaç vardı, şimdi hiç kalmadı. Birçok arkadaşımız vardı, şimdi birkaç kişi kaldı. Yerel marketler ve barları ile çok mutlu bir yerdi” ifadelerini kullandı.
Uluslararası şovenist damarı ulusal rekabet ve milli zaferler adıyla pompalayan olimpiyat zihniyeti her yönüyle emekçi düşmanıdır. Dünyanın haydut devletlerinin uluslararası gösteriş ve emperyalist organizasyonlarından emekçilerin payına ancak bu kadarı düşer!
Open Democracy adlı sitede Renato Oliveira imzâlı yazıda özellikle insan hakları savunucularının başlarına gelenlerle ilgili çarpıcı bilgiler verildi. Yazıda şunlar ifade edildi: “Brezilya, 2016’da en fazla hak savunucusunun öldürüldüğü ülke. Yılın ilk dört ayında en az 24 hak savunucusu öldürüldü. Rio de Janeiro’da farklı insan hakları alanlarında çalışan hak savunucuları da vahşice cezalara çarptırıldı ya da susturuldu… Ayrımcılığa, zorla yerinden edilmelere veya özellikle gençler ve çocuklara yönelik polis şiddetine karşı çalışan hak savunucuları hedef alınıyor. Bu ihlalleri yayınlayan gazeteciler de saldırılar, tutuklamalar ve tacizlerin hedefi oluyor… Olimpiyat yaklaşırken saldırılar, tehditler, sindirme çabaları ve fişleme arttı. Konuştuğum birçok hak savunucusu, olimpiyat süresince baskıların daha da yoğunlaşacağı yönünde görüş belirtti.” Uluslararası Af Örgütü Brezilya Şubesi Direktörü Atila Roque de Rio’nun Olimpiyat Oyunları’na aday gösterildiği 2009 yılından bu yana 2500 kişinin polis tarafından öldürüldüğünü ifade etti. Roque ayrıca “Brezilya, dünyada en fazla cinayetin işlendiği ülkelerden biri. Her yıl ortalama 42 bin kişi silahla vurularak öldürülüyor” sözleriyle ülkede mafyalaşmanın ve artan suç oranlarının yarattığı güvenlik zafiyetine de dikkat çekiyor.
Brezilya’da olimpiyatlara ve güncel siyasi sorunlara yönelik tepkilerini açılış töreninde dile getirmek isteyen protestocular baskıdan nasibini aldılar. Eylemcilerden bazıları koltuklarından alınarak zorla stadyum dışına çıkarılırken bazıları stadyuma dahi alınmadı. Hükümet sözcüleri ise bu duruma “Rio 2016 kurallarına ve Mayıs ayında geçen kanuna göre Olimpiyatlarda hiçbir siyasi protestoya izin verilmeyeceği” açıklamasıyla yanıt verdi.
Bir parantez de Türkiye için açalım. Türkiye açısından dikkat çeken noktalardan biri açılış seromonisinde Türk bayrağını ırkçılığı tescillenmiş güreşçi Rıza Kayaalp’in taşıması oldu. Kayaalp, Gezi eylemleri sırasında Twitter’dan şunları yazmıştı: “Ermenistan halkı kutlama yapıyormuş Taksim’i işgal ettik, Türkiye’ye rahatça hakaret edebiliyoruz diye, yazıklar olsun bunlara destek çıkanlara! Yazıklar olsun size Ermenilere bıraktınız meydanı! Allah belanızı versin eylemci çapulcuları!” Uluslararası Güreş Federasyonları Birliği (FILA) bu mesajlarından dolayı Kayaalp’e 6 ay müsabakalardan men cezası vermişti.
Netice itibariyle binlerce yıl önce tanrıların eğlencesi olarak başlayan Olimpiyat oyunları, bugün Brezilyalı emekçiler ve yoksullar açısından birer eziyete dönüştü. Brezilyalı egemenler olimpiyatlar ile birlikte kendilerine açılan rant kapılarını kemirmekle meşgul oldular. Yoksullar ise kendilerini derin bir geleceksizliğe iten sisteme öfke dolular. Elbette bu öfke kendisini sadece Olimpiyat Oyunları süresiyle sınırlamayacak. Gelecekte Brezilya’da daha güçlü bir mücadele dalgasının açılması kaçınılmazdır.