Suriyeli Muhalifler Ve İsrail: "Zıtlıktan" Doğan Birlik! – Çağın Erdinç

Bilindiği gibi radikal ya da “ılımlı” olsun, İslamcı grupların tamamı İsrail karşıtı söylemlere sıkça başvurur. Zira Ortadoğu’da nüfuz elde etmenin en kestirme yoludur İsrail “zıtlığı” içeren söylemler kullanmak. Ortadoğu’nun öne çıkan tüm liderleri ve grupları, istisnasız bu yolu izlemiştir. İsrail IŞİD gibi, Ortadoğu’nun “kullanışlı” aktörlerinden biridir.
Peki İsrail’e yönelik söylem zıtlığının pratikte karşılığı var mı? İsrail karşıtı söylemlerde bulunmanın son derece kolay olduğu bu coğrafyada, perde arkasından İsrail’in vaad ettiklerine sırt çevirmenin o kadar kolay olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Örneğin İsrail’de yayın yapan Jeruselam Post’ta dün yer alan bir haber oldukça ilginç bilgiler içeriyordu. Söz konusu haberde İsrail’in Nusra savaşçılarına göz yumduğu belirtiliyor. Jeruselam Post, bu haberi The Wall Street Journal’da yer alan habere dayanarak yayınladı. The Wall Street Journal’da yer alan haberin ayrıntılarında şu ifadeler var: “Golan’daki sınırın üçte ikisi ile %90’ı kadarını kontrol eden Sünni unsurlar İsrail’e saldırmıyor. Buradan da görülüyor ki gerçek düşmanlarının kim olduğunu anlıyorlar; belki de düşmanları İsrail değil.” Haberin devamında ise İsrail ordusunun yaralı Nusra savaşçılarını tedavi ettiği vurgulanıyor.
İsrail merkezli yayın yapan Jeruselam Post’un böyle bir habere yer vermesi ve İsrailli yetkililerden haberi kaleme aldığımız vakte kadar herhangi bir yalanlama gelmemesi söz konusu haberin “iddia” olmaktan çok daha fazlasını yansıttığını ortaya koyuyor.

                                            Söylemde Düşman; Sahada Dost

Belirtmek gerekir ki The Wall Strett Journal’in “iddiası” ilk değil ve belli ki son da olmayacak. Suriye iç savaşının başından beri İsrail’in Suriyeli muhalif unsurlara “radikal” ya da “ılımlı” ayırt etmeksizin yardım ettiği biliniyordu. İsrail’in muhaliflere desteği Kaide’nin Suriye kolu El Nusra Cephesi ile Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) 27 Ağustos 2014’te Kuneytre Sınır Kapısı’nı ele geçirdiği saldırıda iyice ayyuka çıktı. BM Ateşkes Gözlem Misyonu (UNDOF) yayınladığı raporlarla İsrail ile Suriyeli muhaliflerin işbirliğini deşifre etti.
Fehim Taştekin’in “İsrail Kaide’yi Destekler Mi? Destekler” başlıklı yazısında değindiği UNDOF raporu oldukça çarpıcı. UNDOF raporunda İsrail’in muhaliflerle defalarca temas gerçekleştirdiği görülüyor.  11 Mart-28 Mayıs 2014 arasındaki gelişmeleri içeren 10 Haziran 2014 tarihli rapora göre Golan’daki İsrailli askerler ile silahlı muhalif unsurlar arasında 59 kez temas yaşandı. Bu temaslarda isyancılar ateşkes hattını geçerek 89 yaralıyı İsrail’in kontrolündeki tarafa taşıdı. Tedavisi tamamlanan 19 kişi ve 2 ceset tekrar Suriye tarafına geçirildi. İsrail askerleri çatışmaya giren muhaliflere iki kutu verdi. Raporda bahsedilen iki kutuda ne vardı? Herhalde şeker kutuları değildi bunlar! Kutuda mühimmat ya da sağlık ekipmanlarının olması kuvvetle muhtemel.
UNDOF’un raporu bununla da sınırlı değil. 12 Haziran 2013 tarihli raporda İsrail’in Suriyeli muhaliflere desteğinin daha erken başladığına işaret ediliyor. Bu rapora göre Golan’daki İsrailli askeri yetkili UNDOF’a, yaralanan 20 militanın İsrail ordusu tarafından tedavi edildiğini ve tekrar Suriye’ye gönderildiğini itiraf ediyor. Eklemek gerekir ki bu raporlar BM Güvenlik Konseyi’ne de sunuldu; ancak söz konusu İsrail’in “ulusal çıkarları” olunca doğal olarak raporlar ses getirmedi
Taştekin’in aynı yazısında Al Monitor yazarı Halid Atallah’a konuşan Kuneytreli bir eylemcinin söylediklerine de yer veriliyor. Eylemci, İsrail ile muhalifler arasındaki “alışverişi” şöyle anlatıyor: “Kuneytra’nın alınmasıyla sonuçlan taarruzun öncesinde Nusra Cephesi liderlerinden Ebu Darda ile İsrail ordusu arasında saldırıya hazırlık babında temaslar ve koordinasyon oldu.”  Muhalif militan röportajın devamında Nusra’nın önderlerinden Ebu Darda’ya İsrail askerlerinin sınır bölgesinin haritalarını ve Suriye ordusunun güneydeki stratejik noktalarını ilettiğini de itiraf ediyor. Hatırlanacağı üzere Ağustos 2014’te Suriye muhalefetinin Nusra Cephesi önderliğindeki Kuneytra sınır kapısına  taarruzu çok etkili olmuştu. Suriye ordusu, NDF ve Hizbullah’ın stratejik noktaları düzenli ordu “titizliğinde” vurulmuştu. Yandaş medya bu operasyonu öve öve bitiremezken Suriyeli muhalifin itirafları saldırıların adeta nokta atışıyla gerçekleşmesinin İsrail istihbaratının verdiği bilgiler sayesinde mümkün olabildiğini ortaya koydu. Hatta söz konusu muhalif militana göre İsrail zaman zaman operasyona bizzat katılıp Esad’a ait bazı noktaları da vurdu.
“İddialar” bunlarla da sınırlı değil. ÖSO’ya bağlı Harameyn Tugayı’nın komutanı Safuri, 22 Temmuz 2014’te sınırda Nusra’nın eline geçtikten sonra bu örgütün kurduğu Dera Şeriat Mahkemesi’ne verdiği ifadede olan biteni tüm çıplaklığıyla anlatıyor (Söz konusu haberin gerçekliği Internete yüklenen video ile tartışılmaz bir gerçek halini aldı) Safuri, İsrailli askeri yetkililerle görüşmek için 5 kez İsrail’e gittiğini, kendisine telefon, ilaç, giysi, 30 tüfek, 10 RPG, 47 roket, 5.56 mm’lik 48 bin mermi verildiğini anlatıyor.

                                                               Sonuç

Suriye’nin güneybatısında muhaliflerin bu kadar sağlam tutunabilmesinin en önemli nedenlerinden biri, hiç kuşkusuz sözünü ettiğimiz İsrail yardımları.  Hatta İsrail “yeri geldiğinde” savaşa hiç çekinmeden müdahil olabiliyor. Mayıs 2013’te Kuseyr’in ele geçirilmesine az bir zaman kala İsrail’in Suriye’de bazı hedefleri bombalayarak muhaliflere nefes aldırdığı gerçeğini unutmamak lazım. Suriye’de ak ve kara birbirine karışmış durumda. Söylemde en sert İsrail karşıtı gözükenler perde arkasında İsrail’le her türlü işi çevirebiliyor!
Sonuç olarak İsrail ile Suriyeli muhalifler arasında yaşananlar iddianın çok ötesinde tartışılmaz gerçeklik halinde ortada duruyor. “One Minute” efelenmesini uzun süre kullanan Erdoğan ise İsrail’le dirsek temasının ötesine geçen unsurları Kırşehir’de eğitip donatıyor. İsrail ise Suriye iç savaşından son derece memnun. Tarihsel düşmanı Esad ve Lübnan Hizbullahı sahada yıpranıyor. İsrail de bu durumdan faydalanıp savaşın devam etmesi için elinden geleni yapıyor. Suriyeli muhaliflerin önemli bir kısmı söylemde İsrail karşıtlığı üzerinden prim yaparken sahada her türlü desteği alıyor. Yani bir çeşit “istemem yan cebime koy” stratejisi uygulanıyor!
 

KATEGORİLER
ETİKETLER