- Kıbrıs Seçimleri: Erhürman Müdahalelere Rağmen Kazandı! - Ekim 20, 2025
- Kârlı Çıkan Kim? – GüneÅŸ Gümüş - Ekim 18, 2025
- Yunanistan Polisinden Filistin Eylemine Kanlı Saldırı - Ekim 8, 2025

9.CumhurbaÅŸkanı Süleyman Demirel, dün (17 Haziran) tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Ölümünün hemen ardından TRT dahil bütün burjuva medya ardından yaslar tutmaya baÅŸlarken, BaÅŸbakan DavutoÄŸlu üç günlük ulusal yas ilan etti. Her zaman olduÄŸu gibi Demirel’in ölümünün ardından da tam anlamıyla “eÅŸek ölür, badem gözlü olur” havası estirilmeye çalışılıyor. Peki ya fötr ÅŸapkası ve sempatik hitabetiyle hafızalara kazıtılmaya çalışılan Süleyman Demirel’i aslında nasıl hatırlamak gerekir?
Elbette ki devrimciler açısından Demirel’i en çok unutulmaz(!) kılan olay Deniz GezmiÅŸ, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam kararları mecliste oylanırken oturduÄŸu koltuktan “üç bizden gitti, üç de sizden gidecek” ÅŸeklinde bağırmasıdır. Yine aynı oturumda, genel baÅŸkanı olarak en ön sırasında oturduÄŸu Adalet Partisi grubunu gözleriyle taramış ve hayır oyu kaldırmaya cüret edebilen var mı diye kontrol etmiÅŸtir. Yine İlk baÅŸbakanlık deneyimini yaÅŸadığı 30. hükümet görevdeyken 6. Filo İstanbul’a demirlemiÅŸ, büyük bir ÅŸaÅŸa ile karşılanmıştır. GençliÄŸin Amerikan 6.Filosu’na karşı baÅŸlattığı gösterilerin zirve noktası sayılabilecek 16 Åžubat 1969 tarihli mitinge büyük bir faÅŸist saldırı düzenlenmiÅŸ ve tarihe “Kanlı Pazar” olarak geçmiÅŸtir. O günde geriye de akıllarda en çok kalan ise, bir devrimci bıçaklanırken polisin hemen yanında bunu seyrediÅŸinin fotoÄŸrafı kalmıştır. 68 fırtınası ise durulmadan esmeye devam etmiÅŸtir. 12 Mart 1971’de ordunun verdiÄŸi muhtıranın ardından hükümetten çekilmiÅŸ, ordunun “ortalığı temizlemesini” beklemiÅŸ, 68 kuÅŸağının ağır darbeler aldığı 1971-74 teknokrat hükümetlerinden sonra 74’de yapılan seçimlerden sandıktan Ecevit çıkmış, bu dönemde çıkan afla yaralarının saran 68 kuÅŸağı çok daha gür bir ÅŸekilde kavgaya atılmıştır.
Ecevit hükümetinin devrilmesinin ardından, emekçilerin ve gençliÄŸin yükselen dalgasına karşı Demirel’in başını çektiÄŸi “Milliyetçi Cephe” hükümetleri görev başına gelmiÅŸlerdir. 12 Eylül’den önceki son dönemeçte tek başına azınlık hükümeti kuran Demirel, emekçiler için büyük kayıpların habercisi sayılabilecek, ekonomide neo-liberal dönüşümlerin en sert reçetesi olacak 24 ocak kararlarına imza atmıştır. Ancak 12 Eylül darbesiyle egemenlerin korkulu rüyası olan sınıf hareketi yerle yeksan edilene dek bu kararların uygulanması mümkün olmamıştır. Darbe’nin ardından Demirel’in müsteÅŸarı olan ve 24 Ocak kararlarının yaratıcısı olan Turgut Özal’a ekonominin dümeni teslim edilmiÅŸ ve iktidar olduÄŸu dönemlerde de dikensiz gül bahçesinde bu kararları yürürlüğe koymuÅŸtur. Taa ki 1989’a kadar…
1989’da baÅŸlayan 1991’e deÄŸin süren emekçi baharı Anavatan Partisi’nin sonunu getirmiÅŸ, yerine ise yeniden sahneye atılan Süleyman Demirel’in DoÄŸru Yol Partisi iktidara gelmiÅŸtir. Özal’ın ölümünün ardından ise Demirel, CumhurbaÅŸkanı seçildi ve siyasi kariyerinin son dönemine girdi. Demirel’in CumhurbaÅŸkanlığı ve BaÅŸbakanlık yaptığı 1991-2000 dönemi ise yüzlerce faili meçhul, binlerce gözaltında kayıp, iÅŸkence ve baskılarla anıldı.
Özet olarak otuz yılı aÅŸkın süren siyasi kariyeri boyunca Demirel, egemenlerin baÅŸlarda santraforu olarak sahada bulunmuÅŸ yaşı ilerledikçe yedek kulübesinde bekletilmiÅŸ olsa da her sahaya sürüldüğünde gol atmayı baÅŸarmıştır. Her döneme esnek ÅŸekilde kendisini uyarlattıran tarzı baÅŸarısının formülü olmuÅŸ ve bu durumu en iyi özetleyen sözü de “dün dündür, bugün bugün” olmuÅŸtur.














