- Kıbrıs Seçimleri: Erhürman Müdahalelere Rağmen Kazandı! - Ekim 20, 2025
- Kârlı Çıkan Kim? – GüneÅŸ Gümüş - Ekim 18, 2025
- Yunanistan Polisinden Filistin Eylemine Kanlı Saldırı - Ekim 8, 2025
Sudan’da, Aralık 2018’de ekonomik çöküşü önlemeye çalışan hükümet, acil tasarruf önlemleri almış ve büyük bir devalüasyona gitmiÅŸti. Sübvansiyonların kaldırılmasının ardından, ekmek ve yakıt fiyatlarındaki artış, geçim zorluÄŸunu protesto eden eylemleri tetiklemiÅŸ ve öfke baÅŸkent Hartum geneline yayılmıştı. Sudan Ordusu, El BeÅŸir’i 11 Nisan’da devirdi, ancak protestocular sivil yönetime geçilene dek sokaklarda kalacaklarını açıklamıştı.
Aralık 2018’de kitlesel halk protestolarının baÅŸlamasına yol açmış ve 11 Nisan 2019’da ordu yönetime el koymuÅŸtu ve Nisan 2019’da 93’ten bu yana iktidarda olan Ömer El BeÅŸir devrilmiÅŸti. Kitlelerin; iç savaÅŸ, soykırım, kıtlık, yoksulluk ile yoÄŸrulmuÅŸ rejimle hesaplaÅŸmaması için tıpkı Mısır’daki Sisi darbesi gibi ordu bir kez daha düzenin iplerini eline almıştı.
Sudan’da derinleÅŸen ekonomik kriz Aralık 2018’de kitlesel halk protestolarının baÅŸlamasına yol açmış ve 11 Nisan 2019’da ordu düzenin bekası için, hem önderliksiz kalan kitlelerin devrimine hem de yönetime el koymuÅŸtu. Genel grev hareketi, Sudan Meslek Örgütleri BirliÄŸi[1] (SPA), Mayıs ayında ülkeyi felç eden güçlü bir genel grev çaÄŸrısı yaptı. Güç devrimin elindeydi. Madenciler, doktorlar, eczacılar, öğretmenler, devlet memurları; demiryolları, havalimanları, petrol sektörü, esnaf… tüm ülke hayatı durdurarak devrimin çalınmasına karşı muazzam bir direnç ortaya koydu. SPA’nın sendikal liderliÄŸi ile kitleler koordine ediliyordu ancak mega toplumsal sorunlar için ihtiyaç duyulan devrimci partiden yoksundu. Dahası, savaÅŸ aÄŸalarının arpalığına dönmüş olan Sudan’da, eli kanlı milis güçlere karşı kitleler silahsız ve korumasızdı. Askerlerin halka duyduÄŸu sempati, taraf deÄŸiÅŸtirme ile sonuçlanabilirdi ancak SPA’nın sınırları buraya kadar eriÅŸmiyor. Nil Nehrinden yüzlerce ceset çıkarıldı. Devrimin öncülerinden kadınlar, gerici aÅŸiret milislerinin hedefindeydi: tecavüzler ve katliamlardan kadınlar büyük bir pay aldı.
Dönemin Devlet BaÅŸkanı Ömer El BeÅŸir’in devrilmesinden sonra AÄŸustos 2019’un sonunda Askeri GeçiÅŸ Konseyi kurulmuÅŸtu. Eski rejimin artıkları iktidara kondu: 22 burjuva ve küçük burjuva muhalefet örgütünün çatı grubu olan Özgürlük ve DeÄŸiÅŸim Güçleri (FFC), orduyla anlaÅŸtı. Varılan mutabakata göre geçici yönetim bir yıl daha ülkeyi yönetecek ve güya genel seçim yapılacaktı. Daha o zamandan beri, BeÅŸir iktidarının artığı ordu üst kademeleri, İslamcı Ümmet partisi, SPA gibi unsurların dahil olduÄŸu FFC’nin yaÅŸayacağı ortadaydı.
GeçiÅŸ hükümeti içinde asker ile sivil kanat arasındaki görüşmeler tıkanmış, vaat edilen sivil hükümet seçimlerini 2023’e ertelemiÅŸti. 2020 yılı boyunca, ekonomik ve siyasi geliÅŸmelerin hızını artırması için hükümete baskı yapmaya çalışan direniÅŸ komiteleri bir dizi eylem düzenlemiÅŸti. BaÅŸbakan Hamduk ve bazı siyasetçilerin anlaÅŸmaya uygun ÅŸekilde 17 Kasım’a kadar sivil yönetime tam geçiÅŸ için bastırmasının ardından gerilim arttı. Ekim ayında Hartum’da düzenlenen bir protesto gösterisinde, orduya iktidara el koyması çaÄŸrısı yapılmıştı. Daha büyük bir kitle ise bir an önce seçimlere gidilmesi ve demokrasinin kurulması yönünde eylemler gerçekleÅŸtirdi. Sudan’da askerler arasında da anlaÅŸmazlıklar yaÅŸanıyordu: 21 Eylül’de Ömer el-BeÅŸir’in destekçilerinin darbe giriÅŸiminin önlendiÄŸi açıklandı. Üstelik, tüm bu süreç boyunca ekonomik kriz derinleÅŸmiÅŸi IMF kapıları da aşındırılmıştı. Kuraklık açlığı derinleÅŸtirdi, devalüasyona gidildi, yakıt sübvansiyonlarının kaldırılmasıyla fiyatlar iki katına çıktı; AÄŸustos ayında yüzde 367 seviyesindeki enflasyon, Temmuz ayında ise yüzde 423 seviyesine fırladı. Â
SavaÅŸtan ve iç çatışmalardan beslenen ve dolayısıyla da ordu ve rejimle kuvvetli baÄŸları olan aÅŸiretler de sürecin bir an önce tıkanması için çaba gösterdi. AÅŸiretler, El BeÅŸir iktidarının ekmeÄŸini en çok yiyen kesimler arasında geliyordu. Bu asalaklar haklı olarak Sudan Devrimi’nin demokratik haklar, kadın hakları vb. özlemlerini ayrıcalıklarına yönelik bir tehdit olarak görüyorlar. Bu aÅŸiret reislerinden biri, Sudan’ın Kızıldeniz’deki en büyük limanını zımni askeri destekle ablukaya aldı ve Sudan’ın para, gıda ve yakıta eriÅŸimini boÄŸdu[2].
Geçici hükümet, Sudan’da düzenin hiçbir sorunu çözme kabiliyeti olmadığını hızlı biçimde göstermiş oldu. Hükümetin devrilmesi ile başlayan devrimci ayaklanma, sürekli devrimin test edildiği bir evreye geçti: düzenin tasfiyesi olmadan hiçbir temel sorun çözülemiyor.
Darbenin Kırbacı Bir Kez Daha
Ve beklenen oldu, 25 Ekim’de Sudan’da ordu darbe yaparak yönetime el koydu. BaÅŸbakan Abdullah Hamduk ve geçiÅŸ hükümetinin bakanları gözaltına alındı.Konsey ve geçiÅŸ hükümeti feshedildi, OHAL ilan edildi. SPA derhal sokaklarda barikatları kurma çaÄŸrısı yaptı, ülke geneline yayılan eylemler genel greve dönüştü. Mahalle ve iÅŸ yerlerindeki direniÅŸ komiteleri harekete geçerek devrimci enerjiyi güçlü biçimde yeniden sokaÄŸa taşıdı. Sokaklardaki çatışmalarda en az 7 kiÅŸi katledildi. Buna raÄŸmen 30 Ekim’de Milyonların Yürüyüşü çaÄŸrısı ile yüz binler Khortum’da toplandı. BaÅŸkente ulaÅŸabilmek için, kırsaldan baÅŸkente günlerce yol giden eylemcilerin var olduÄŸu biliniyor. Bu enerji, bu kararlılık, bu devrimci ruh ne büyük ilham!
Sudan’daki kapitalist rejim, insanlara kelimenin tam manasıyla hiçbir ÅŸey vermiyor. Nüfusunun önemli kısmını gençliÄŸin oluÅŸturduÄŸu kitlelerin insanca bir yaÅŸam, özgürlük ve demokrasi istediÄŸi için canını ortaya koyduÄŸunu biliyoruz; uzun yıllardır ÅŸeriatla yönetilmiÅŸ olan ülkede kadınların eÅŸitlik taleplerinin kendisini sokakta en önde ifade ettiÄŸine tanık oluyoruz. Ne yazık ki bu kavramlar, Sudan’da (diÄŸer Afrika ülkelerinde olduÄŸu gibi) hüküm süren düzenden soyutlanamaz. Tüm bu taleplerin önünde egemenler yola oturmuÅŸ bir kaya gibidir ve bu kayayı yoldan kaldırmadan ilerlemenin imkanı yoktur. Nüfusun yaklaşık yüzde 60’ının yoksulluk içinde olduÄŸu, yarısından fazlasının ya iÅŸsiz olduÄŸu ya da en kötü koÅŸullarda çalıştığı; kuraklık ve açlık ile boÄŸuÅŸtuÄŸu bir toplumda düzenin egemen sınıfları devrimle alaÅŸağı edilmeden, kapitalizm yenilmeden; rejimin tepesindeki Sudan’ın geleceÄŸinin deÄŸiÅŸmeyeceÄŸi ortadadır.
Bir avuç kapitalist, savaş ağası militarist güçler ve yolsuzluğa batmış yüksek bürokrasinin büyük emperyalist güçlerle kurduğu çıkar ittifakına dayanan Sudan’daki mevcut rejimin, olağan işleyişinde süren bir demokratik parlamenter bir sisteme evrilebileceğini düşünmek naifliktir. Bu naiflik, egemenler konusunda yanılsama yaratıp devrimci kitlelerin gerici sınıflarla işbirliğinin önünü açarak devrimin boğazlanmasının önünü açmaktadır.
Önümüzdeki günlerde kitlelerin yeni bir katliamdan geçmemesi için acilen silahlı milisler kurulmalı ve süresiz genel grevle iktidar tereddütsüz biçimde devrilerek hayatı gerçek anlamda kontrol eden direniş komitelerinde güç merkezileştirilmelidir. Karşı devrimci güçler burada durmayacaktır. Zayıf durumdaki egemenler, devrimin ateşini söndürmeye odaklanacaktır.
Sudan’da düzenin tüm unsurları tasfiye edilmelidir. Generallerin, bürokratların, burjuva liderlerin ve sermayenin malvarlığına el konulmalı ve devrim talebi siyasal devrimin ötesine geçerek toplumsal devrim hedefine odaklanmalıdır: Sudan’ın, sosyalizmden başka bir seçeneği yoktur. Ülkeyi içinde bulunduğu korkunç yoksulluktan, eşitsizliklerden ve sonu gelmez çatışmalardan kurtarmanın başka bir yolu yoktur. Emperyalizm ve tüm gerici sınıflar Afrika kıtasında yok edilmeden, yani devrim süreklileştirilmeden Sudan’ın kahraman emekçilerinin yolu açılmayacaktır.
Afrika’ya sürekli devrimin haşmeti gerek!
Ekmek, toprak, ekmek, barış, eşitlik için işçi sınıfı iktidara!
[1] Sudan Profesyoneller Birliği adıyla da biliniyor. Grev ilanı, sokaklarda barikatların kurulması, mahalle ve iş yerlerindeki komitelerle devrim sürecinin baş aktörü oldu.
[2] https://www.reuters.com/world/africa/sudan-says-running-low-fuel-oil-wheat-due-port-blockade-2021-10-09/














