Sosyalist Filistinli Khalida Jarrar Özgür!
Khalida Jarrar, Siyonist esaret altında geçirdiği 14 ayın ardından serbest bırakıldı. Filistinli lider Jarrar, İsrail’in apartheid rejimi altında geçirdiği bu süre boyunca, idari gözaltı emirleriyle—resmi suçlama veya yargılama olmaksızın hapsedilme uygulamasıyla—karşı karşıya kaldı. Bu durum, Filistinli aktivistlere ve liderlere yönelik sistematik baskıyı bir kez daha gözler önüne serdi.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin (FHKC) önde gelen isimlerinden biri olan Jarrar, Filistin davasına olan sarsılmaz bağlılığı nedeniyle defalarca hedef alındı. Saygın bir akademisyen, parlamenter ve insan hakları savunucusu olan Jarrar, yaşamını işgale direnmeye ve siyasi mahkûmları desteklemeye adadı. Ramallah merkezli Filistinli mahkûmların haklarını savunan bir STK olan Addameer’deki çalışmaları ve FHKC’deki liderliği, onu İsrail apartheid rejimine karşı mücadelenin bir direniş sembolü haline getirdi.
Siyonizm tarafından geciktirilen ateşkes ve esir değişim anlaşması, İsrail ve Filistin direnişi arasında yürürlüğe girdi. İlk aşamanın bir parçası olarak, 19’unda Pazar günü 90 Filistinli mahkûm—çoğu kadın ve çocuk—serbest bırakıldı. Öte yandan, üç İsrailli kadın serbest bırakıldı; bu kadınların profilleri ve hikâyeleri, Siyonizm ve emperyalizmle uyumlu medyada geniş yer buldu.
62 yaşına yaklaşan Jarrar, FHKC liderlerinden biri olarak Ocak 2006’da Filistin parlamentosuna, bu Marksist örgütün direnişin bir parçası olan diğer iki temsilcisiyle birlikte seçildi. Birzeit Üniversitesi’ndeki Muwatin Enstitüsü’nde akademik araştırmalar yapan Jarrar, 1993 ile 2005 yılları arasında Ramallah merkezli Addameer’de insan hakları ve Filistinli mahkûmların savunusu üzerine çalıştı. İlk tutuklanmasını, 1989 yılında kadın işçilerin hakları ve İsrail işgaline karşı düzenlenen 8 Mart gösterisi sırasında yaşadı.
26 Aralık 2023’ten itibaren gözaltında tutulan Jarrar, son 36 haftasını işkence altında tek kişilik hücrede geçirdi. 2024 Ağustos’unda Filistinli mahkûmlarla dayanışma örgütü Samidoun, onun şu sözlerini paylaşmıştı:
“Her gün ölüyorum. Hücre, küçük, hava geçirmez bir kutu gibi. Hücrede sadece bir tuvalet var ve üstünde küçük bir pencere bulunuyor; transferimden bir gün sonra bu pencere kapatıldı. Nefes alacak alanım yoktu ve hücre kapısındaki gözetleme deliği bile kapatılmıştı. Çoğunlukla oturup nefes alabilmek için küçük bir açıklıktan faydalanıyordum. Hücremde boğuluyor, saatlerin geçmesini bekliyordum; birazcık oksijen bulma umuduyla hayatta kalmaya çalışıyordum.”
Jarrar daha önce 2015, 2017 ve 2019’da, her biri 14 ila 24 ay süren, üç farklı tutuklanma süreci yaşamıştı. İsrail’in Batı Şeria’daki apartheid rejimi, onun ve diğer birçok Filistinli aktivist ve siyasi organizatörün üzerine defalarca idari gözaltı uygulamalarıyla gitmişti. Jarrar’ı asla yıldırmayı başaramadılar: Bu hapis süreleri boyunca dahi İngilizce öğretmeye ve birlikte bulunduğu kadın mahkûmları siyasi olarak örgütlemeye devam etti. Siyonist zalimlik, 2021 Temmuz’unda kızlarından biri olan Suha’nın cenazesine katılmasını engelledi. Ancak Eylül ayında kızının mezarını ziyaret etmesine izin verildi.