Sermayenin Kârları ve Sağlık Hizmetinin Piyasalaşması Öldürüyor! – Ertan Varol

Sermayenin Kârları ve Sağlık Hizmetinin Piyasalaşması Öldürüyor! – Ertan Varol

Gün geçmiyor ki bir işçi daha ihmale kurban gitmesin. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri Kocaeli Gölcük’te gerçekleşti. Ford fabrikasında çalışan Hüseyin Karagül rahatsız hissettiği için önce işyeri doktoruna, sonra hastaneye gitti; ihmaller zincirinin sonucunda hayatını kaybetti.

Ford emekçisi Hüseyin’in kardeşi Tuncay Karagül olayı şöyle anlatıyor: “Hüseyin Karagül kendisini iyi hissetmediğini işyeri doktoruna söyledi. İşyeri doktoru ise ağrı kesici verip işe geri dönmesini söyledi. Ağrıları geçmeyince bir süre sonra ustabaşından izin alarak hastaneye gitti.” Burada açıkça görülüyor ki işçi kendisini kötü hissetmesine rağmen patronların düzeni, kârlarına zeval gelmemesi için işçinin sağlığını ve yaşamını yok sayıyor.

Kardeşinin anlattıkları devam ediyor… İşyerinden çıktıktan sonra Gölcük devlet hastanesine giden Hüseyin Karagül belli bir süre müşahede altında tutulduktan sonra buradan da eli boş bir şekilde eve yollandı. Şiddetli ağrısı devam eden Karagül tekrar hastaneye gitti ama belli bir teşhis konulamadı. Ardından muayenehane için çağrılan uzman doktor “beni bu hasta için niye çağırdınız” diyerek oradaki pratisyen doktorlara fırça attı. Hastaneden ayrılırken bir doktorun uyarısı üzerine Derince Araştırma Hastanesine giden Hüseyin Karagül yolda vefat etti.

Bu olayda da görüldüğü üzere nitelikli bir sağlık hizmetinden faydalanmak, yalnızca parası olana, üst tabakaya, özel hastaneye gidebilenlere tanınan bir ayrıcalık oluyor. Emekçi halkın sağlık hizmetine ücretsiz ulaşımı ne kadar önemli olsa da bu sistemde nitelikli bir sağlık hizmetinin uzağından bile geçmiyor! Hatta emekçiler pek çok durumda sağlık hizmetine ulaşmakta bile zorluk çekiyor.

Özellikle AKP’nin yıllardır övündüğü sağlık politikalarıyla birlikte hastaneler rant ve kâr kapıları oldu. Hastaneler şirketleşerek, nitelikli sağlık hizmeti vereceği yerde para kazanma amacı güdüyor ve emekçilerin sağlığı hiçe sayılıyor.

İşyerlerinde kâr dürtüsüyle işçi sağlığı ve iş güvenliğinin patronlar tarafından zerrece umursanmadığı da ortada. Türkiye’de ortalama günde 5 işçi bir kazadan veya ihmalden dolayı can veriyor. Bu kazaların çoğunluğu önlenebilir nitelikte olmasına rağmen kârlarda azalma olmaması için herhangi bir önlem alınmıyor.

Bütün bu niteliksizliğe, kamu hizmetlerinin piyasacı anlayışa terk edilmesine ve işyerlerimizde sağlığımızın ve canımızın sermayenin azgın kâr hedeflerine kurban edilmesine karşı ise taleplerimizi yükseltip mücadele etmeliyiz. Bunu yapmak çok zor değil yeter ki emekçiler olarak birlikte duralım örgütlenelim. 

ETİKETLER