SEP'ten 2017 Mesajı: Örgütlenmek, Sosyalist Saflarda Mücadele Etmek…
Sosyalist Emekçiler Partisi, 2017’ye girerken yeni yılda ülke halkını nelerin beklediğini ve ne yapılması gerektiğini ele alan bir mesaj yayınladı. SEP mesajında tek çıkış noktasının emek merkezli sosyalist saflarda mücadele etmek olduğunu vurguladı. Mesaj, SEP’in toplumsal muhalefetin krizine çözüm bulmak hedefiyle yola çıktığını belirtirken, bu alternatifi güçlendirmek üzere yapılan örgütlenme çağrısıyla son buldu. İşte SEP’in 2017 mesajı:
“Örgütlenmek, Emek Merkezli Sosyalist Saflarda Mücadele Etmek Tek Seçeneğimizdir!
2016 yılı işçi sınıfı ve demokratik özgürlükler adına çok zor geçen bir yıl oldu. İşçi düşmanı kapitalist klikler olarak semiren siyasi İslamın iki fraksiyonu, iki eski ortak, tarihsel yükselişlerinin zirve noktası olarak, 15 Temmuz’da ülkenin tek hakimi olmak için askeri darbe ve karşı darbe düzenlediler. Kazanan AK/Saray rejimi, tek adam rejimini örgütlemek için 15 Temmuz’u fırsata çevirmeyi başardı. OHAL ilan etti, KHK‘lar eliyle keyfi yönetimi kurallaştırdı.
Yakın geçmişte paraları sıfırlayanlar 15 Temmuz’dan sonra hukuku ve yargıyı sıfırladılar. 15 Temmuz darbesinde en büyük sorumluluğu olan siyasi iktidar, yavuz hırsız misali, toplumsal muhalefete, basın ve ifade özgürlüğüne karşı ağır bir saldırı başlattı. Muhalif medya, büyük ölçüde susturuldu, gazeteciler tutuklandı, büyük burjuvazinin boyalı medyası ise hepten kanalizasyon medyası saflarına geçti.
7 Haziran 2015 seçim süreci ve sonrasında kaos ve kıyımdan medet uman AKP rejimi, Türkiye’yi içinden çıkılması güç bataklık yollara sokmuştur. Devlete polis olarak giren bir gencin, polis kolejinde radikalleşerek cihatçı bir suikastçiye dönüştüğü bir Türkiye yaratan AK/Saray rejimi, bir zamanlar medet umduğu krizleri yönetemez olduğundan “terörle mücadele” bahanesiyle çareyi toplumu sopayla korkutmakta bulmaktadır.
Son olarak Ahmet Şık gibi bir gazeteci zindana atılmıştır. HDP gibi meclisteki 3. büyük partinin lideri ve Diyarbakır gibi bir ilin belediye başkanı da zindandadır. AK/Saray rejimi, Türkiye’deki burjuva düzeni çok daha sağcı, milliyetçi ve otoriter yeni bir rotaya sokmuştur.
Diğer taraftan bu yeni düzeni kalıcılaştırmak için 2017’de başkanlık için anayasa referandumu virajını almak zorundalar. Bu yüzden önümüzdeki süreçte referandumda çok güçlü bir hayır kampanyası düzenlemek zorundayız. AKP’den rahatsız olan herkesin kendi geleceği için, yarınlarımız ve ülke için kolları sıvaması gereken bir süreçteyiz. Sızlanmak, şikayet etmek ve sadece oy vermekle yetinmenin çok ama çok kifayetsiz olduğu herkes için ortada olmalıdır. Bugün fiili ve aktif mücadeleye katılmamak, AK/Saray rejiminin yarattığı korku iklimine boyun eğmek anlamına gelmektedir. Oysa bizler milyonlarca kişilik bir güç olduğumuzun farkında olmalıyız. Biz pes etmeyip mücadele edersek yüz binleri, milyonları hapse atamazlar.
Esas sorun örgütsüzlük ve dağınıklıktır. Örgütsüzlük ve fiili mücadeleden uzaklık, çaresizlik hissini güçlendirmektedir ki AK/Saray rejiminin önünü açan esas mesele budur. Bizlerin akın akın AKP’ye destek veren emekçi mahallelerine, sanayi bölgelerine gitmesi gerekmektedir. AK/Saray rejiminin dayattığı suni kutuplaştırmaların aşılması ve emekçi halkın gerçek gündemlerinin öne çıkması için bu zorunludur. AKP Türk-Kürt, Alevi-Sünni, laik-muhafazakar kutuplaşmasının sürmesini ve toplumda nefret tohumlarının meyve vermesini arzulamaktadır. Bizlerse farklı farklı kimliklerden gelen emekçilerin haksızlıklar ve sömürü sistemi karşısında birleşmesini sağlamak zorundayız.
Bu süreçlerde baskıya meydan okuyarak mücadeleye sempatiyle bakan, ama henüz gerekli itilimi yakalamamış milyonlara cesaret vermeliyiz. Sırtımızı birbirimize dayamalı, birbirimizden güç almalıyız. Dayanışma ve birbirimize sahip çıkma içerisinde olursak, emek ve özgürlük merkezli aktif bir muhalif çizgi izlersek, çoğalır ve iyi çalışırsak başarıya ulaşmamız ve bu ülke için yeni bir başlangıç yapmamız kaçınılmaz olacaktır.
Ülkedeki toplumsal muhalefetin büyük bir temsil sorunu yaşadığı ve AKP’nin bu durum sayesinde ihya olduğu herkesin malumudur. Bu sorunun yegane çözüm adresi ise sosyalist politikadır. Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP) 2016’da bu alternatifi geliştirmek, bahsettiğimiz mücadelelere öncülük ederek Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkı için sömürü düşmanı devrimci bir seçenek yaratmak için kurulmuştur. Sen de tek çıkış noktamız olan örgütlü sosyalist mücadeleyi büyütmek için SEP’e katıl!“