SEP Olarak Katılım Gerçekleştirdiğimiz Munzur Festivali’ne Dair Gözlemlerimiz

SEP Olarak Katılım Gerçekleştirdiğimiz Munzur Festivali’ne Dair Gözlemlerimiz

‘Dersim’e , İnancına, Diline, Kültürüne Sahip Çık, Yaşa ve Yaşat ‘ şiarıyla geçtiğimiz hafta düzenlenen 19. Munzur Kültür ve Doğa Festivali yakın zamanda Dersim’deki patlama sebebiyle hayatını kaybeden Nupelda ve Ayaz kardeşler başta olmak üzere katledilen çocuklara atfedildi.

Dersim ve Dersimliler için önemli bir tarihi olan festival 2000 yılından itibaren düzenleniyor. Bu festivalin ilk düzenlenme sebebi köylerin boşaltılması ve yakılması, gıda ambargosu ve halkın üzerindeki baskıya karşı birlikte Dersim’i savunmaktı. 

Birinci festival 2000 yılında gerçekleşti ve 2015 yılına kadar devam etti. 2015 yılında Suruç Katliamı’yla birlikte fiili olarak yapılmayan festival 2016 yılında darbe girişimi ve OHAL ile birlikte 3 yıldır güvenlik gerekçesiyle yasaklanıyordu. 2019 yılı itibariyle de festival yeniden düzenlenmeye devam ediyor.

Gözlemlerimiz

SEP olarak bu yıl Munzur Festivali’nde alanda bulunduk. Partimizin yayınlarının satışlarını gerçekleştirdik; bölge halkıyla iletişim kurma ve sohbet etme imkanımız oldu. Bölge halkı ile yaptığımız görüşmelerde göze çarpan bazı noktalara değinmek gerekirse şunları aktarabiliriz: OHAL ile birlikte bölgede asker ve polis baskısının oldukça arttığını; Nupelda ve Ayaz kardeşlerin hayatlarını kaybetmesi sonucu Dersim’de kolluğun kendini daha fazla hissettirdiğini aktardılar. Şehrin giriş ve çıkışlarının, ilçeler arası geçişlerin asker ve polis tarafından kontrollü sağlanıyor olması, şehir içerisinde kolluk araçlarının düzenli devriye halinde olması bölgeye korku salınmaya çalışıldığının göstergesi oldu. 

Festivale gelecek olursak, 2015 öncesi 50 binleri bulan katılımcısı sayısı bu sene bir kaç bini ancak geçmiş görünüyor. Bunun sebebini hem ekonomik kriz hem de olası bir gerginliğin çıkabilme durumuyla açıklıyorlar. Coşku ve enerjinin de genel olarak düşük olduğunu gözlemledik. Tabi ki katılanların bir çoğu da Dersim Belediye Başkanlığı’na seçilen Fatih Mehmet Maçoğlu’nun başarısını ve kendisini görmek olduğunu belirtti. Ovacık deneyiminin çok başarılı olduğunu ve Dersim’de de bunu yaparsa Türkiye’ye de büyük katkı ve örnek olacağını söyleyen bu sebeple ülkenin çeşitli illerinden Dersim’e gelen bir çok insanla karşılaşma şansımız oldu. 

Festival boyunca alanda Dersim’de faaliyet yürüten kurumların  (SMF, ESP, EMEP gibi) stantları mevcuttu. SEP olarak hem festivale güç vermeye hem de bölgenin emekçileriyle temasta bulunmaya çalıştık. Bizim dışımızda festivale aktif katılımcı olarak dışardan gelen başka bir kurum göze çarpmadı. TKP’ninse seçim çalışmalarının dışında bölgede faaliyetinin bulunmadığı görülüyor. 

3 yıldır gerçekleştirilemeyen Munzur Festivali bu yıl baskılara karşı güçlü bir duruş ortaya koyma gibi bir anlamı da barındırıyordu. En az 3 hafta öncesinden yapılacağı belli olan festivalin çeşitli illerdeki duyurusunun, ulaşım imkanlarının daha iyi gerçekleştirilebileceği ortada. Kitlelerin mücadeleye sempatisini arttıracak coşkulu ve politik açıdan güçlü etkinlikler yıllardan beri iktidarın hedefinde oluyor. Bu yüzden böylesine bir festivali çok daha güçlü geçirmek sol-sosyalist fikirlere, mücadeleye olan sempatiyi de çok daha fazla arttıracaktır. Sonuç olarak festivalin duyurusu genel olarak iyi yapılmamış gibi görünüyor. Bu konuda Dersim Belediyesi’nin geride kaldığını söyleyebiliriz. Özellikle gençlerin katılımının az olması da dikkatimizi çeken bir başka konu.

HDP ise geçmiş yıllarda Munzur Festivali’ne yoğun katılım gösterirken bu yıl yapılan festivale katılım konusunda ağırlık vermediğini gördük. Bu da bu seneki festivalin geçmiş festivallere kıyasla sönük geçmesinde bir faktör oldu.

Festival programında bulunan LGBTİ Kavram Atöylesi, Cumartesi Anneleri, Suruç ve 10 Ekim Ailelerinin katılacağı oturumlar valilik tarafından yasaklandı ve yapılamadı. Hukuk ve İnsan Hakları,Yerel Yönetimler, Kadınların Mücadelesi gibi konularda söyleşi ve gösterimler yapıldı. Bazı etkinlikler polis baskısı nedeniyle belediye binasında yapılamadı ve Sanat Sokağı’nda gerçekleşti.

Kayyumun yarattığı felaket sonrası Dersim’e yapılması gereken, gözlemlediğimiz çok icraat var. Kayyumun bıraktığı enkazın giderilmesi emekçilerden yana icraatlerin gerçekleşmesi yönünde halktan gelen talepler mevcut. Maçoğlu’nun en kısa zamanda somut işler yapması gerekiyor. Aksi durumda halkın güvenini kaybedecektir. Ezelden beri politik yönden güçlü olan Dersim halkının mahalle komiteleriyle yönetime dahil edilmesinin hızlandırılması kayyum sonrası gerçek bir başarı olacaktır. Dersim’in geçmişten bugüne gelen devrimci tutumu da ancak bu şekilde korunabilir.

Dersim’e dair bir diğer sorun da yoğun göç ve işsizlik. Devlet baskısı ve işsizlik insanları göçe zorlayan en büyük etkilerden. Örgütlü bir yerel yönetim örneğiyle işsizlik sorunu çözülebilir ve özellikle gençlerin şehirde kalması sağlanabilir. Bütün bunları gerçekleştirmek ve Dersim üzerindeki baskılara karşı güçlü bir cevap verebilmek için yerel yönetimde sosyalist bir perspektifle mücadele edilmesi gereklidir. Bununla birlikte yerel yönetim deneyimini örgütlü bir mücadelenin gücüyle sosyalizm mücadelesine yönlendirmek, hem kısa hem de uzun vadede gerekli olan yöntemdir. Dersim emekçilerinin, kadınlarının, gençlerinin kurtuluşu bütün ezilenlerin ve sömürülenlerin kurtuluşunda olduğu gibi sosyalizm mücadelesindedir.

KATEGORİLER