SEP-G: Bize Acil Eylem Planı Gerek: “Ne Yapmalı”(yız)?

Sosyalist Emekçiler Partisi Girişimi’nin darbe ve OHAL sonrasında toplumsal muhalafete çağrısı ve önerileri:

BİZE ACİL EYLEM PLANI GEREK!
“NE YAPMALI”(YIZ)?

“Bu, Allah’ın bir lütfudur.” RTE’nin bu sözleri içinden geçtiğimiz süreci anlamak için fazlasıyla yeterli. Büyük bir çalkantı, şok edici olaylar ve sarsılan kamuoyu… Toplumun henüz hazır olmadığı bazı değişimleri kabullenmesi için bazı şartların oluşması gerekir. Daha düne kadar AKP’nin gizli koalisyon ortağı durumunda olan FETÖ’nün organize ettiği başarısız darbe girişimi, AKP rejiminin kurumsallaşması yönünde yapacağı atılımın koşullarını yarattı. Şimdilerde devlet örgütlenmesinin daha sıkı bir şekilde AKP’ye bağlanması yönünde süreç tam gaz ilerlemekte… “Artık 0 km bir devletimiz var” sözü de bu minvalde anlaşılmalıdır.

Diğer taraftan daha en başından itibaren FETÖ yapılanmasına yönelik operasyon ve tasfiyeler, mesele ile uzaktan yakından ilgisi olmayan sol ve demokrat kesimlere bulaştırıldı. Sendikacılar, tiyatrocular, akademisyenler hedef alınıyor. RTE toplumsal mutabakat görüntüsü altında CHP’ye el uzatıyor görünürken aslında kendisini tüm ulusun önderi, yeni Milli Şef ve bir tür kurtarıcı konumuna yükseltiyor ve bu arada OHAL hukuksuzluğu meşrulaştırılıyor. AKP rejiminin toplum üzerindeki hegemonyasının zirveye ulaştığı bir gerçektir.

“Milli Mutabakat” havasının fazla sürmeyeceği ve FETÖ operasyon dalgasının mantıksal sonuçlarına ulaşmasının ardından önümüzdeki süreçte sıranın açık bir şekilde sol, sosyalist ve Kürt ulusal hareketine geleceğini beklememiz gerekir. Bu noktada özellikle Kürt illerinde yoğunlaşacak çatışmalar “FETÖ’nün ardından sıra PKK yanlılarına geldi” gibi bir söylemle yeni baskı dalgasının bahanesi olabilir. Şimdiden meclisten geçirilen KHK’lar eliyle HDP belediyelerine yönelik operasyonların kapısı aralanmıştır. Böyle bir durumda HDP dışında KESK ve diğer sosyalist gruplar da bu baskı dalgasından nasibini alacaktır.

Bu yüzden sol-sosyalist güçler ile emek cephesinin önümüzdeki sürece bir an evvel hazırlanması gerekmektedir. Sol-sosyalist güçler olarak uzunca bir süredir içinde bulunulan dağınık ve tesirsiz durumdan sıyrılmalı, acil bir yol haritası ve buna uygun bir eylem planı ortaya koymalıyız. Mevcut süreci göğüsleyebilmenin zorunlu temel koşulu budur. RTE etrafında fiilen örgütlenmekte olan tek adam rejimine ve baskı dalgasına karşı ilk elde demokratik hakları savunmak, ama bir yandan da emek mücadelesini büyüterek emekçi halk içerisinde somut bir güç haline gelmek zorundayız.

Bu çerçevede bugün yapılması gerekenler konusundaki önerilerimizi şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Zaten halihazırda oluşum halinde olan birliktelikler, sol-sosyalist güçler, HDP, DİSK ve KESK başta olmak üzere emek örgütleri ve diğer ilerici sivil toplum örgütleri, parti liderliğinin politikasından ötürü ciddi hayal kırıklığı yaşayan CHP tabanını da kapsayacak şekilde, en geniş beraberliği yakalayarak güçlü bir “birlik” oluşturmalıdır. Bu süreci göğüsleyebilmek için bir mücadele ve eylem birliği inşa etmek dışında bir yol bulunmamaktadır.
  • Oluşturulacak bu birliğin en genel ilkeleri, yerleşen dikta rejimine karşı demokratik mevzilerin korunması ve genişletilmesi ile işçi-emekçilerin ekmek kavgası ve hak mücadelelerini yükseltmek olmalıdır.
  • Bu birlik ilk etapta siyasi iktidarın baskısından nasibini alan kesimlerin sesini duyurmalı, tüm ülkede mümkün olan dayanışma eylemlerini örgütlemelidir. Mücadele için bedel ödeyen hiç kimse kendisini yalnız hissetmemeli, mücadele eden ve mücadeleye sempati duyan tüm kesimlerde ortak hissiyatlar ve güven duygusu yaratılmalıdır.
  • OHAL’in bir an evvel sonlanması mücadelesi çerçevesinde hepimiz aynı gemideyiz türünden yürütülen martavallar boşa çıkarılmalı, yaratılmaya çalışan sözde milli mutabakat atmosferi dağıtılmalıdır. Demokratik hakların kısıtlanması anlamına gelecek olan her türlü girişim ve planlama kamuoyu önünde teşhir edilmeli, siyasi iktidar mümkün mertebede baskı altına alınmalıdır. AKP diktası karşısında bunalan ve karamsarlığa kapılan geniş kesimlerin çaresiz olmadığı “pratikte” gösterilmelidir.
  • Oluşturulan birliğin geçmişin gölgesi olan alışkanlıklardan sıyrılması gerekir. Geçmişte sürekli önümüze konulan bürokratik eğilimlerle malül, dar grupçuluğu alışkanlık edinmiş, verimsiz ve hantal yapılar yerine belirli ilkesellikler temelinde sözünü söyleyen, iş koyan ve genelin çıkarlarını ön planda tutan yeni bir siyasi tarz egemen kılınmalıdır.
  • Birlik, ortaklaşılan konu ve gündemlerde yaygın ve enerjik bir çalışma ortaya koymalıdır. Geçmişteki birliklerde görülen çok fazla tartışıp birbirine karşı manevra yapan ama az iş koyan bir toplam yerine kent merkezleri, sanayi bölgeleri, emekçi semtleri ile lise ve üniversitelerde ortak çalışmalar örgütlenebilmelidir. Gerekirse kapı kapı gezip tek tek insanlarlarla konuşabilecek kadar sebatkar, sürecin ihtiyacını karşılayabilecek dinamiklikte, yeni tarzlar geliştirebilen, yaratıcı bir çalışma ortaya konmalıdır.
  • Bu kampanyalar genel söylem ve karşıtlıklar yerine gündemdeki somut konulara ve taleplere odaklanmalı toplam enerji bir noktada yoğunlaşmalıdır. Birlik, “kahrolsun AKP diktatörlüğü” gibi çok genel olan ve çok genel olduğu için de soyut bir hale dönüşen sloganlara takılı kalmak yerine belirli konular üzerine odaklanmalıdır. Emek eksenli mücadelede örneğin geçtiğimiz ayların en önemli konuları olan kıdem tazminatının kaldırılmasına ya da zorunlu bireysel emeklilik soygununa karşı mücadeleye odaklanılabilirdi. Enerjinin tek bir noktada istenen basıncı oluşturması, sonuç elde etmeyi ya da gözle görülür bir tesire sahip olmayı mümkün hale getirecektir. Bu çabaların neticesini şu ya da bu şekilde almamız durumunda emekçilerde ve gençlerde kendilerine ve mücadeleye karşı güven geleceği akıldan çıkarılmamalıdır.
  • Oluşturulan birliğin etkili bir sözcüsü olmalı ve ortaklaşılan konularda derhal sözünü söyleyen etkin bir yapı oluşturulmalıdır. Dost ya da düşman gelişen olaylar karşısında birliğin tepkisini ve ne yapacağını bekler durumda olmalıdır.
  • Birlik, örgütleyeceği eylem planı ve kampanyalarda mümkün mertebede en geniş ilerici aydın ve sanatçı desteğini arkasına almayı başarmalıdır. Birlik, varlığı ve çalışmaları ile bir yandan aydınların da moralini yükseltecek, diğer yandan aydınlar da katkılarıyla mücadelenin toplumu etkileme kapasitesini ve meşruluğunu arttıracaktır.
  • Birliğin örgütlediği kampanyalar boyunca belirlenen ortak slogan ve taleplerin altını her siyasi kurum dilediğince doldurabilmeli, kendi yayın ve materyallerini ortak çalışmalarda kullanabilmelidir. Böylelikle talepler etrafında birleşilmiş, aynı hedefe beraber vururken çeşitlilik de korunmuş olacaktır. Ortak bir cephede yeni bir mücadele ve dayanışma ruhu inşa edilmelidir.
  • Birlik, demokratik görevlerin korunması acil görevinin yanında ülkenin kaderini belirleyecek olan emek mücadelesine ağırlık vermek zorundadır. Kültürel-kimliksel kutuplaşmaların geri püskürtülmesi ve emekçilerin sömürü düzeni karşısında yeni bir politikanın varlığını fark etmesi, tarihsel bir kazanım olacaktır. Sol-sosyalist güçlerin varlık sebebi toplumsal eşitlik mücadelesidir. Türkiye, emekçiler için bir sömürü cehennemi olmuş, yolsuzluk almış yürümüş, iş cinayetleri inanılmaz boyutlara ulaşmış ve zengin ile yoksul arasındaki uçurum her zamankinden daha büyük bir hale gelmiştir. Bu koşullar altında birlik, emek siyasetini yükselterek büyük çoğunlukla AKP’ye destek olan emekçi halkı kazanmak zorundadır. Yoksul halkın AKP’den kopuşu, tek adam rejiminin bitişi ve sol-sosyalist siyasetin yeniden doğuşu, ancak bu şekilde mümkündür.

 

 

KATEGORİLER
ETİKETLER