Selçuk’un Gözümüze Soktuğu Acı Gerçek: Türkiye’de Çocuk İşçiliği – İnci Gürkan
Türkiye’de çocuk işçiliği, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un geçtiğimiz günlerde yaptığı paylaşımla birlikte gün yüzüne bir kez daha çıktı. Bakan Selçuk paylaşımında “Geçtiğimiz pazar günü mevsimlik işçilerin çocuklarıyla tarladaydım. Yaz tatili kitaplarını bir salkım domates ile takas ettik. Öğretmenlerimizden, müdürlerimizden bir ricam var: Yolunuzu tarlalara düşürün bu yaz. Çocuklara kitabını verin, sohbetinizi verin lütfen.” ifadelerini kullanmıştı. Bakanın, geçimini sağlamak için tarlada mevsimlik çalışan emekçilerin, çocukları ile birlikte çalışmasını sorgulamak yerine, çocukların emek sömürüsünde bir araç olarak kullanılmasına romantizm ve hamaset ile yaklaşımı şaşırtıcı olmadı. Bakan Selçuk 15 yaşından küçük çocukların çalıştırılmasının yasalarda suç teşkil ettiğini bilmiyor olamaz. Fakat, çocukların mevsimlik tarım işçiliği gibi ağır bir işte emek sömürüsüne tabi tutulmasına karşı çıkmak bir köşede dursun, bu tavrıyla çocuk işçi çalıştıranları epeyce cesaretlendirdiği aşikar.
Türkiye’de Çocuk Nüfusu ve Çocuk İşçiliği
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “İstatistiklerle Çocuk – 2019” araştırma raporunu yayınlamıştı. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarından derlenen verilere göre; 2019 yılsonu itibari ile Türkiye nüfusu 83 milyon 154 bin 997 kişi iken toplam nüfusun 22 milyon 876 bin 798’ini (nüfusun % 27,5’unu) çocuklar oluşturuyor.
Türkiye’nin onayladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 1. maddesi, 18 yaşından küçük herkesi çocuk olarak tanımlamaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ise 15-24 yaş grubunu genç işçi olarak tanımlamaktadır. ILO aynı zamanda 15 yaşın altındaki çalışan çocukları “çocuk işçi” olarak adlandırmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu da Uluslararası Çalışma Örgütü’nün yaptığı yaş gruplarına göre dağılımı kabul ederek 15 yaşını doldurmamış çocukları “çocuk işçi”, 15-18 yaş grubu çalışan çocukları da genç işçi olarak kabul etmektedir. Türkiye’de 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasalarca suç olarak adlandırılmaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 7 yıl aradan sonra 2019 yılının son çeyreğinde yaptığı 5-17 yaş grubundaki çocuklara uygulanan “Çocuk İşgücü Araştırması” adlı anket çalışmasına göre Türkiye’de 5-17 yaş grubunda 720 bin çocuk işçi var. TÜİK araştırmasında “Bir ekonomik faaliyette çalışan 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 720 bin kişi olup çalışan çocuklar arasında 5 yaşında çocuk gözlenmedi” ifadeleri yer alıyor. Yapılan araştırmada çalışan çocukların; yüzde 79,7’sini 15-17 yaş grubundakiler, yüzde 15,9’unu 12-14 yaş grubundakiler, yüzde 4,4’ünü de 5-11 yaş grubundaki çocuklar oluşturdu. Çalışan çocukların yüzde 70,6’sını erkek çocuklar, yüzde 29,4’ünü de kız çocuklar oluşturdu. Çalışan çocuklar yaş gruplarına göre incelendiğinde; 5-14 yaş grubundaki çalışan çocukların yüzde 71,9’unun, 15-17 yaş grubunda çalışan çocukların ise yüzde 64,1’inin aynı zamanda eğitime devam ettiği görüldü. Çalışan çocukların yüzde 34,3’ü eğitime devam etmedi. Çalışan çocukların yüzde 30,8’i tarım, yüzde 23,7’si sanayi, yüzde 45,5’i ise hizmet sektöründe yer alıyor.
TÜİK’in yayınladığı çocuk işçi sayısı Türkiye’de çalışan çocukların gerçek rakamlarını yansıtmıyor. TÜİK’in 2012 yılında yaptığı araştırmada 890 bin olan çalışan çocuk sayısı, 2019’da yapılan araştırma ile 720 bine düşmüş görünmektedir. Yapılan araştırmaya yönelik pek çok eleştiriler mevcut. Örneğin; araştırma okul sürecinde yapıldığı için mevsimlik tarım işçiliğinde çalıştırılan çocuk işçi sayısı rakamlara tamamıyla yansımamış durumda. Araştırmada Suriyeli çalışan çocukların rakamlara dahil edilip edilmediği belirtilmemiş. Aynı zamanda araştırmalar arasındaki sürede çocuk nüfusu da artmış durumda. Çalışmaların yaz aylarının göz ardı edilerek yapıldığını da eklemek gerekiyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin 2018 verilerine göre, Türkiye’de resmi olmayan rakamlara göre 2 milyonun üzerinde çocuk işçi bulunduğu tahmin ediliyor. İSİG Meclisi araştırması, Türkiye’de 2013-2019 yılları arasında 419 çocuğun iş kazalarında yaşamını yitirdiğini ortaya koyuyor.
Çocuk İşçiliği ile Mücadele
Çocuk işçiliği insan hakları sorunu olduğu gibi bununla birlikte emek sömürüsün en vahşi şekillerinden biridir. Kapitalist düzen içerisinde “çocuk işçiliğini azaltma” adı altında yapılan çalışmalar gerçeklerin üzerini örtmekten başka bir işe yaramıyor. Onlarca yıldır yapılan faaliyetler neticesinde ne çocuk işçiliği azaldı ne de çocukların ekonomik refahını sağlamaya yönelik iyileştirmeler yapıldı.
Emekçilerin yaşadığı ekonomik sıkıntılar çalışan çocukların sayısını her yıl arttırmaktadır. Çocuklar zor koşullar altında üç kuruşa sağlıksız koşullarda çalışmak zorunda kalıyor. Göçmen çocuklar da işgücü piyasasında yer alıyor. Göçmen çocuk işçiler; güvencesiz, ucuza ve zor koşullarda patronlar tarafından çalışmak zorunda bırakılıyor. Çocuk işçiliğinin varlığı ekonomik refah seviyesini yükseltmenin çok ötesinde sınıfsal sorun olarak karşımıza çıkıyor. Çocuk işçiliğinin; hükümet tarafından üretilen politikalarla, özel günler ile son bulmayacağı apaçık ortadadır. Bugünün çocuklarını “işten eve sapsarı iskelet” olarak getiren kapitalizmi, çocuk işçiliğinin temel nedenini yok etmeliyiz. Çocukları yarının eşit, özgür, güneşli günlerine götürmek için mücadelemizi büyütmeliyiz!