Sabah fethe çıksanız, Avrupa’dan Kaç Günde Özür Dilersiniz? – Ali İhsan İbkal

Sabah fethe çıksanız, Avrupa’dan Kaç Günde Özür Dilersiniz? – Ali İhsan İbkal

AKP’ye yakın Yeni Söz gazetesi 1 Ağustos 2017 günü “Sabah fethe çıksak, Avrupa’yı üç günde alırız”1 manşetiyle çıktı. Bu ve benzeri haberler –besbelli- iktidarın başarısızlıklarının üstünü örterken, AKP’ye oy vermiş kitlelerin moralini de yüksek tutmak amacını taşıyor. Fakat insan ‘üç günde Avrupa’yı kuşatanlar ile kime sataşsa iki gün sonra özür dileyenler aynı AKP mi?’ diye düşünmeden edemiyor.

Haber, George Friedman’dan bir alıntı ile açılıyor: “Türkler, Almanları sadece bir öğleden sonra içerisinde ve Fransızları da eğer ortaya çıkma cesaretini gösterirlerse bir saat içinde bitirebilir.” İlk olarak ‘Kimdir bu George Friedman’ diyenler için, kendisini “jeopolitik tahminci”2 olarak tanıtan ABD’li bir siyaset bilimci; aynı zamanda siyasal tahminler yürüten Stratfor’un da kurucusu. Hem “gölge CIA” olarak pompalanmaya çalışılan Stratfor, hem de Friedman tam da komplo teorisyenlerinin bayıldığı “Üç seneye Amerikan-Japon savaşı çıkar!”, “Türkler 20 seneye süper güç!” ve benzeri iddiaları düzenli olarak ortaya atıyorlar. Bu iddialar ciddiye alınamayacak kadar saçma; ama biz Yeni Söz’ün haberinden dolayı elimizdeki alıntıyı inceleyerek başlayalım.

Friedman’a göre aynı gün içerisinde Avrupa’nın yarısını işgal eden Türkiye, bunu neye dayanarak yapıyor? Biz falcılara değil de gerçeklere bakacak olursak elimizde daha yeni Almanya örneği var. Referandum zamanı RTE’nin şürekasının Almanya ve Hollanda’da yapmak istediği mitingler iptal edilmiş, RTE “Ben Nazilik bitti sanıyordum!” diye Almanya ile atışarak epey puan toplamıştı. Peki sonra ne oldu, daha bu Ağustos ayı içerisinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın, bin megavatlık Rüzgar Enerjisi Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihalesini Siemens-Türkerler-Kalyon ortak girişim grubu kazandı3. Evet, bildiğimiz Siemens; Almanya’nın en büyük firmalarından biri. İhalenin kazananları, 1 milyar doların üzerinde rüzgar tesisi yatırımı yapacak. Ya da Hollanda’yı ele alalım; yine referandum sürecinde yaşanan “olaylı gece”den dört ay sonra, son 2.5 yılda Hollanda’dan alınan 86 milyon dolarlık çiçek mecliste gündem oldu4. Marksist Bakış’ın geçtiğimiz sayısında da İsrail ile ilişkileri yazmıştık. Mavi Marmara üzerinden İsrail ile girilen gerginlik Netanyahu’nun mağdur ailelere ödemeyi kabul ettiği tazminata iktidar tarafından el konmasıyla yumuşamamış mıydı? Şimdi ise haberler İsrail’in Filistin topraklarından gasp ettiği doğalgazı Berat Albayrak aracılığı ile AKP’nin Türkiye üzerinden Avrupa’ya satacağından bahsediyor.

Şimdi aynı AKP bu kadar parayı ve iş anlaşmasını elinin tersiyle itip Avrupa’yı fethe çıkacak öyle mi? Tayyip Erdoğan’ın iktidara gelirken ABD-AB bloğu tarafından nasıl desteklendiğini biliyoruz. Siz kapitalist dünya düzeni içerisinde yapılmış onlarca ticari anlaşma varken, emperyalizm piramidinin basamakları arasında çeşitli ayak oyunlarıyla bir adım yukarı çıkmaya çalışırken; Osmanlıvari işgal hayalleriyle kimseyi kandıramazsınız.

Ver Mehteri!

Yeni Söz’ün haberine dönecek olursak, A Haber’in mehtercisi Erkan Tan’ın gözlerini yaşartacak bu “Özel Haber” Tevfik Şahin tarafından hazırlanmış. Kendisi; haberi araştırma şirketi Gallup’un “Ülken için savaşmayı göze alır mısın?” anketine dayandırıyor ve fetih programını adeta bir tur programı gibi anlatıyor. Programa göre sabah başlayan yolculuk Bellevue Sarayı’nda akşam namazı ile devam ediyor. İkinci günde ise Roma tamamen elinizde oluyor.

Bu namaz kılma meselesini tekrar gündeme getirmenin de bariz bir hata olduğunu söylemek lazım. Zira bunu okuyunca ilk akla gelen RTE’nin Şam’da namaz kılma meselesi oluyor. Suriye ile ilişkileri “komşularla sıfır sorun”dan, Suriye’ye müdahale senaryolarına evrilten iktidar, sayısız fiyaskonun ardından Ortadoğu’nun büyük abisi olacağım derken “küçük eniştesi”5 haline gelmişti. Suriye hatıralarını tazeleyince insanın kafasında sürekli “Oraya sekiz tane füze yollatırım” diyen bir Hakan Fidan, “başarı timsali” Süleyman Şah türbesinin kaçırılması operasyonu ve bulduğu her fırsatta ABD’ye “Saldıralım mı?” yakarışlarında bulunan iktidar canlanıyor. Ya da biraz daha yakın tarihe gelebilir ve şu meşhur Rus uçağının düşürülmesi hadisesini hatırlayabiliriz. Başta “Biz düşürdük” diyen Erdoğan, Putin’den azarı yiyince suçu FETÖ’cü pilotlara atmış, ki sonradan bizzat kendisinin Putin’den özür dilediği ortaya çıkmıştı. Tüm yaşananları hesaba katınca sabah Avrupa’ya girmeye yeltenseler dahi 2-3 saat sonra olacakları tahmin etmek çok da zor değil: özür dileye dileye ülkeye geri dönmek.

Şahin’in haberi, “Türkiye ise 15 Temmuz 2016’da NATO ordusunun saldırısını silah kullanmadan 5 saatte bertaraf ederek neler yapabileceğini göstermişti” diye devam ediyor. Düne kadar kol kola oldukları ve son zamanlarında zaten iç siyasette sıkışmış FETÖ’nün darbe girişimini kendisine oy veren kitleleri ve ellerinin altındaki cihatçıları sokağa salarak bastırmak… Evet, bundan iyi bir Avrupa fethi provası düşünülemez(!). Yalnız şunu unutmasınlar ki “Allah’ın bir lütfu” dedikleri darbe girişiminden sonra toplumsal muhalefet üzerinde yoğunlaştırdıkları tüm

baskı dalgasına rağmen; bugün gerek OHAL sürecinde işlerinden edilen emekçiler gerekse de FETÖ’cülük gibi akla mantığa sığmayan bir iddia ile içeri attıkları Ahmet Şık ve daha bir çok onurlu gazeteci hala gerçekleri korkusuzca suratlarına vurmaya devam ediyor. Dışarıda fethe çıkmaya heveslenenlere rağmen, bu topraklar baş eğmeyerek zalimleri içeriden sıkıştırmaya devam ediyor.

Okumuş bir İşçi Soruyor

Bu Osmanlı tarzı fetih fantezilerinin sürekli bir yerlerden fırlayıp durmasına şaşırmamak gerekiyor. Türkiye, işsizliğin tarihi zirvelere oynadığı6, güvencesiz çalışmada7 ve düşük ücretlerde8 dünya listelerine üst sıralardan giren, yoksulluğun her geçen gün arttığı bir ülke. Osmanlı’nın işgal ganimetleriyle hayatta kalan yapısını göz önüne alırsak böyle bir ülkede size oy veren milyonlarca insanın gönlünü ancak işgal rüyalarıyla hoş tutabilirsiniz. Dış ülkelere destanlaşan(!) çıkışlar yapmadan, el altından BES soygunu ve kıdem tazminatın gasp edilmesi gibi emekçi düşmanı uygulamaları hayata geçirmeye çabalayamazsınız.

Bu yazıda her ne kadar bahsi geçen haberdeki gibi hayallerin saçmalığını ele alsak da, temel mesele bu hayaller gerçekleşse dahi bu ülkenin yoksul emekçilerine bir faydası olmacağının altının çizilmesidir. AKP’nin bir gün sonra döneceği sayısız davadan birisi için on binlerce yoksul emekçinin canına malolacak savaş senaryoları yazmak kimsenin haddine değildir. Biz devrimcilere düşen, AKP’nin bir eliyle kılıç kalkan oynarken bir eliyle iş anlaşmaları imzaladığı, içeriye güçlü görünürken dışarıya el açtığı bu ilüzyonu kırmak, kimin dost kimin düşman olduğunun tüm netliğiyle anlaşılmasını sağlamaktır.

“Hindistan’ı nasıl aldıydı tüysüz İskender?

Tek başına mı aldıydı orayı?

Nasıl yendiydi Galyalılar’ı Sezar?

(…)

Her adımda fırt demiş fırlamış bir büyük adam.

ama ödeyen kimler harcanan paraları?”

(Bertolt Brecht – Okumuş Bir İşçi Soruyor)

1 http://www.yenisoz.com.tr/sabah-fethe-ciksak-avrupa-yi-uc-gunde-aliriz-haber-23826

2 https://www.stratfor.com/about/analysts/dr-george-friedman

3 http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/795397/YEKA_ihalesini_Siemens-Turkerler-Kalyon_konsorsiyumu_kazandi.html

4 http://www.birgun.net/haber-detay/hollanda-dan-ithal-laleler-sorusuna-devlet-sirri-yaniti-169988.html

5 http://bolsevik.org/guncel/suriyede-en-kritik-viraj-cagin-erdinc.html

6 http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-39277870

7 http://disk.org.tr/2016/07/disk-ar-turkiye-guvencesiz-istihdamin-cok-yuksek-oldugu-ulkeler-arasinda/

8 http://www.birgun.net/haber-detay/disk-ar-asgari-ucret-raporu-2-ab-ulkelerinde-asgari-ucret-turkiye-nin-2-kati-138098.html

KATEGORİLER
ETİKETLER