Röportaj | Azerbaycan İşçi Sınıfının Emek Mücadelesinde Yeni Dönem: Kurye Birliği Kuruluyor
Azerbaycan işçi sınıfının emek mücadelesinde yeni bir dönem başlıyor diyebiliriz. Geçim sıkıntısı arttıkça milliyetçi söylemlerle halkı uyutmaya çalışan Aliyev rejimi, eskisi kadar başarılı olamıyor. Birkaç ay önce, kuryelerin grev ve boykot dalgası başlamıştı. Kısa süre devam eden grev ve boykotlar başarısız olsa da, işçilerin örgütlenme sorunu açısından önemli bir başlangıç oldu. Kuryelerin grev ve boykot dalgası hakkında etraflı okumak için https://www.sosyalistgundem.com/azerbaycanda-neler-oluyor/ yazımıza göz atabilirsiniz.
Geçtiğimiz haftalarda, “Kurye Birliği” [Kurye Birliyi] sendikası kuruldu. Resmi bir yapılanma olması doğrultusunda başvurular yapılacak. Aliyev diktatörlüğünün ve patronların bundan hoşlanmayacağı, hatta tüm alanlarda önlerini kesmeye çalışacakları bir gerçek. Tüm engellere rağmen mücadeleye devam edeceklerini söyleyen Kurye Birliği kurucularından olan Afiaddin Mammadov’la röportaj gerçekleştirdik.
Röportaj: Atilla Aliyev
Merhaba. İlk önce birliğin kurulma amaçlarından başlayalım. Kurye Birliği resmi kayıt için başvuruda bulunacaktır. Öncelikle böyle bir birliğin kurulmasına neden olan olaylardan bahseder misiniz?
Afiaddin Mammadov: Öncelikle bu yılın başından itibaren “Demokrasi 1918 Hareketi” [Demokratiya 1918 Hərəkəti] olarak Azerbaycan’daki atıl ve etkin olmayan sendikalara karşı ve işçilerin sorunlarının öne çıkarılması amacıyla yeni bir sendika kurmak için bir plan hazırladık ve 1 Mart’ta “İşçi Masası Sendikası” kurduk. İşçi Masası Sendikası’nın kurulmasından sonra, özellikle Nisan ayında, ne yazık ki Azerbaycan’da örgütlü tek işçi kesimi olan kuryelerin memnuniyetsizliği yaşandı. Belli boykotlara hazırlandılar, kendi çaplarında boykot etmeye çalıştılar. Ne yazık ki boykotları başarısız oldu, çünkü tam olarak örgütlenmediler. İşçi Masası olarak bu boykota desteğimizi ifade ettik ve desteğimizi ifade ederken nasıl bir ittifak yapabileceklerini ve yasal süreçleri açıklamaya çalıştık. O dönemde 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda Wolt ve Bolt firmalarının kuryeleri istismar etmesini ana sorun olarak ön plana çıkararak “Sömürüye Son” kampanyası başlattık. Bundan sonra kuryelerin örgütlenme süreçleri için koordinasyon merkezleri oluşturma meselesine başladık. Bu yıl Eylül ayına kadar koordinasyon merkezlerinin kuruluş ve organizasyon süreçleri kendi gücüyle devam etti ve iki binin üzerinde kuryeye ulaştık. Maalesef Wolt firması fiyatları tekrar indirdi. Her 100 metrede servis ücreti 8 kuruştan [qəpik] 3 kuruşa [qəpik] düşürüldü. Bu nedenle kuryelerde yeniden bir protesto dalgası başladı. Bu sefer kampanya 1 gün yerine tam 7 gün sürdü. Eylemin organizatörü İşçi Masası oldu. Orada daha fazla kuryeye ulaşabildik ve eyleme yaklaşık 2500 kurye katıldı. Eylemimiz ve boykotumuz ses getirse de maalesef yine sonuç alamadık ve hukuki mücadeleye geçebileceğimizi düşündük.
Kurye Birliği hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Kaç işçiye ulaşabilirliği, kaç kurucusu var, kaç avukatı var ve ne tür faaliyetler yapmayı planlıyor?
Başlangıç olarak kurucu ekip; ben ve bana ek olarak 2 avukatın ve 50’ye yakın kuryenin katılımıyla gerçekleşti. Yaklaşık 2.500 kuryeye erişime sahip yaklaşık 50 kurucu kurye ile başladık. Kurye Birliğinin temel amacı, Azerbaycan’da sendikal faaliyet gösterilmemesinin ve Azerbaycan’da herhangi bir kurye birliğinin olmamasının önüne geçmektir. Azerbaycan’daki Kurye faaliyetleri yasalarla düzenlenmediğinden hakları büyük ölçüde ihlal edilmektedir. Bu nedenle, böyle bir Birlik kurulmasının önemli olacağını düşünüyoruz. Maalasef ki, Azerbaycan’da iş sözleşmesi olmadığı için sendikaya kaydolmak mümkün değildir. Bu bağlamda alternatif bir seçenek olarak bir Kamu Birliği kurmamızın daha uygun olacağını düşündük. Başlangıç olarak 50 kişilik bir kurucu ekip ve yaklaşık 2.500 destek kuryesi ile çalışmalarımıza başladık.
Azerbaycan’da Sendikalar ile ilgili belirli yasalar var. Ancak bu sendikalar devletin ve patronların hegemonyası altındadır. Bir sendikanın devlet ve işletme sahiplerinin hegemonyasından bağımsız olarak faaliyet göstermesine izin verileceğini düşünüyor musunuz?
Azerbaycan’da sendikalar tabii ki devletin hegemonyası altındadır ve hemen hemen hepsi sarı sendikalardır. Sanki bir devlet kurumuymuş ve hepsi devlete bağlıymış gibi herhangi bir faaliyette bulunmazlar, işçileri hiçbir hak ihlallerinden korumazlar, onlarla sürekli iletişim halinde olmazlar. Bir sendikaya üye olan çok az sayıda işçiyi kapsamaktadır. Bu işçilerin paralarından sendikalara bir miktar para tahsis ediliyor ve onlar o parayı yemekle meşguller. İşçilere para karşılığında herhangi bir hizmet sunmazlar. Bu nedenle kendimizi onlardan tamamen ayrı görüyoruz ve onlarla birlikte çalışmayı düşünmüyoruz. Hükümetin böyle bir bağımsız sendikanın kurulmasından kesinlikle hoşlanmayacağını biliyoruz. Önümüze engeller çıkaracaklarını çok iyi biliyoruz, hatta kayıt bile yaptırmayacaklarını da biliyoruz. Ancak denemek istiyoruz. Belki de hükümetin buna izin vereceği bir moment olacaktır. Ama büyük bir ihtimalle %90-95 izin verilmeyeceğini düşünüyoruz.
Bu birliğin kurulması engellenirse ne gibi adımlar atmayı düşünüyorsunuz?
İzin verilmese de durmayacağız, faaliyetlerimize devam edeceğiz. Bizim için asıl olan kayıt değil, işçilerin yanımızda olması, bizim de işçilerle birlikte olabilmemizdir. Her şeye rağmen faaliyetlerimize devam edeceğiz. Kayıtlı olsak da olmasak da bu birliğimiz kurulacaktır. De facto kurulur, de jure olursa nü güzel; olmazsa da bize bir etkisi olmaz. Resmi olarak kayıt altına alınamasak da da yine de işçilerin haklarını koruyacağız, onlar için mücadele edeceğiz ve bu doğrultuda çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Aliyev diktatörlüğüne karşı sınıfsal mücadele ne kadar mümkün? Yıllar sonra gerçekleşen grevlerle Azerbaycan işçi sınıfının geleceği hakkında ne gibi öngörülerde bulunulabilir?
Bildiğiniz gibi Azerbaycan toplumu çok apolitik ve bu toplumda insanları politize etmek çok zor. Muhalefet de bu konuda çok zayıf; Muhalefet yıllardır insanlarla toplantılar düzenlemekten kaçınıyor, özellikle işçi sınıfıyla ilgili sorunlarını vurgulamak için hiçbir şey yapmadı. Sadece siyasi bir mücadele verdiler, işçi sınıfının mücadelesi arka planda kaldı. Bunu ön plana çıkarmaya ve işçilerin diktatöre karşı mücadelesini örgütlemeye çalışıyoruz. Örneğin 50 kuryeyi bu alanda politize etmeyi başardık. Ve faaliyetimiz başarılı bir şekilde devam ederse 1 yıl sonra, yani gelecek yılın sonunda bu 50 kişinin yüzlerce hatta binlerce kişiye dönüşebileceğini düşünüyoruz. Burada yürüteceğimiz mücadele yöntemi, onları apolitiklikten siyasallaşmaya götürecek strateji çok önemli ve bunun üzerinde çalışıyoruz, planlarımız var ve bu alanda başarılı olacağımızı düşünüyoruz.